Bu yazýyý, halkýmýz sandýk baþýna gitmeden 24 saat önce yazýyorum, akan sonuçlara göre de deðiþtirmeye hiç niyetim yok!.. “Seçilmiþ cumhurbaþkaný” Recep Tayyip Erdoðan’a yeni görevi hayýrlý olsun, yapacaklarý millet için bereketler getirsin, Allah utandýrmasýn...
Cumhurbaþkaný seçim kampanyasý, kýsa, ama anlamlýydý.
1. Erdoðan liderliðinde memleketin son 13 yýlýna damgasýný vuran AK Parti hareketinin, yalnýz kendini ve Türkiye’yi deðil, muhalefeti de dönüþtürdüðü ortaya çýktý. Mustafa Karaalioðlu’nun belirttiði gibi, CHP’nin, Sosyalist Enternasyonal’den deðil, Ýslam Ýþbirliði Teþkilatý’ndan bir aday çýkarmasý tarihi önemdedir.
2. Kürt hareketinin cumhurbaþkaný adayý çýkarmasý, Selahattin Demirtaþ’ýn kampanyasýnýn olgun kimliði Türkiye açýsýndan büyük bir kazanç oldu, ülke, bölünme senaryolarýnýn harmanlandýðý bir dönemde, Kürtler’in, ülkelerine ve güçlenen demokrasisine sahip çýktýðýný gördüler.
3. Erdoðan oyununu açýk oynadý, cumhurbaþkaný seçildikten sonra ne yapacaðýný, nasýl bir siyaset sürdüreceðini halka tek tek anlattý, “bunlarý kabul ediyorsan bana oy ver” dedi. Halk ondan, artýk “çözüm süreci”ni sonlandýrmasýný, devletin kimliðini deðiþtirmeye çalýþan gizli yapýlanmalarý da temizlemesini beklemektedir.
En önemli nokta
Erdoðan’ýn kampanyasýndaki en önemli cümlenin þu olduðuna inanýyorum: Devlet din ve inançlarýn üzerinde baský kuramayacaðý gibi, hiçbir dini ve inanç grubu devleti kontrol edemez.
Bu, halk oyuyla Çankaya’ya rotalanan ve bugüne kadar “reformcu karakter” sergilemiþ bir siyasinin Türkiye Cumhuriyeti’nin ana zeminini oluþturan “laiklik” anlayýþýný sergilemektedir. Aslýnda, “Arap Baharý” sürecinde ziyaret ettiði Mýsýr, Libya ve Tunus’ta altýný çizerek ifade ettiði “Bireyler laik olmayabilir ama devlet laik olmalýdýr” düþüncesinin devamýdýr. Erdoðan, “laiklik” anlayýþýnda Cumhuriyet’in benimsediði Fransýz “katý seküler” yapýlanmadan “esnek Anglo-Sakson” geleneðe dönüþü sergilemektedir. “Devlet-millet kucaklaþmasý” açýsýndan kabul edilebilir bir anlayýþtýr.
Yeni bir rejim mi?
Ýki meslektaþýmýn, bugünden itibaren geliþmesi beklenen yeni tartýþma ortamýnýn habercisi yazýlarýný hatýrlatmam gerekiyor: Mustafa Karaalioðlu’nun (Yeni bir tarihi baþlatma fýrsatý, STAR, 9 Aðustos 2014) ve Sedat Ergin’in (Cumhurbaþkaný deðil, rejim modeli seçeceðiz, HÜRRÝYET, 9 Aðustos 2014). Karaalioðlu, “Pazartesi gününden itibaren ülke yeni bir rejimle yönetilmeye baþlanacaktýr. Her aþamasýnda halkýn kararýnýn ve denetiminin egemen olduðu yeni bir rejim.” diyor. Ergin ise konuyu, Erdoðan’ýn “otoriter” bulduðu kiþiliðinin “tek adamlýk” çerçevesinde Çankaya’ya taþýnmasý olarak deðerlendiriyor.
Aslýnda bu iki yazý, Türkiye’nin kaçýnýlmaz olarak sürükleneceði yeni tartýþma ortamýnýn da iþaret fiþeði kimliði taþýmaktadýr. Buna, 2012 Mart ayýndan bu yana dikkat çektim, son uyarým da geçtiðimiz nisan ayýnda oldu. (Bakýn, kilitlenmeye gidiyoruz, STAR, 10 Nisan 2014).
Anayasa deðiþikliði þart
Türkiye’nin cumhurbaþkanýný halk oyuyla seçmesi, zaten bir “rejim deðiþikliðidir...” Ülke, parlamenter demokrasiden “baþkanlýk veya yarý-baþkanlýk sistemine” geçiþin kararlýlýðýný göstermiþtir, fakat, yeni dönemin adý anayasal zeminde konulmamýþtýr. Bir süre, siyasetin bir kesimi, halk oyuyla seçilmiþ cumhurbaþkanýna “yetkilerini aþýyorsun, git, Çankaya’da senden öncekilerin yaptýklarý gibi çalýþ” diyecek, diðer kesimi, “seçim kampanyasý ile oraya gelmiþ bir siyasetçi icranýn her þeyinden sorumludur, býrakýn gömleðini ýslatsýn” diye yanýt verecek.
Tartýþmanýn sonlanmasý için çözüm, anayasa deðiþikliðidir. Bir ülke “fiili durumla” yönetilemez, “yeni rejimin adýnýn konulmasý” gerekir. Bu konudaki düþüncemi 2012’den bu yana yazýyorum, tekrarlayayým: Türkiye gibi vesayet sisteminden çýkmýþ ülkelerde (Güney Kore, Brezilya, Arjantin vb.) Meclis’in Baþkanlýk Sistemi’nde üstlenmesi gereken kontrol-denge görevini yürütecek güce ulaþamadýðý izlendi. Bu nedenle, ülkenin, Meclis’e, içinden çýkan hükümet yoluyla sisteme ortak olduðu bir yapý sunan “yarý-baþkanlýk sistemine” geçiþ için derhal gerekli adýmlarýn atýlmasý gerekir.
Erdoðan, dediðinin takipçisi bir siyasetçi. Vizyon Belgesi’nde þunu söylemiþti: Yeni Anayasa yeni bir gelecek demektir. Cumhurbaþkaný seçilirsem, yeni Anayasa öncelikli iþlerim arasýnda yer alacak.
Bu cümleyi bir “garanti” olarak görüyorum.