Kendisine yeni zamanların Rus Çarı rolünü verdiği anlaşılan Putin'in, Ukrayna askerlerine hitaben yaptığı, "Ukrayna'yı yağmalayan ve halkıyla alay eden cuntaya değil, Ukrayna halkına bağlılık yemini ettiniz. Onun emirlerine uymayın! Derhal silahlarınızı bırakıp evinize gitmenizi rica ediyorum..." sözleri çok etkilememiş olmalı ki; evvelki gün de, Ukrayna ordusuna, açıkça, "Darbe yapın, bu hükûmeti devirin, o zaman daha iyi anlaşabiliriz..." demesi ilginçti... Ama, o çağrı da etkili olamadı ki, şimdi, ordularına, "Ukrayna'ya her tarafından saldırmaları" emrini vermiş bulunuyor.
*
Rusya tarihini, sadece son yüzyıldaki komunist dönemle değil, (bizde Deli diye anılan) Petro zamanındaki tarih yorumlarına göre değerlendiren Putin, sınırlarını kendilerinin belirleyeceği Rusya merkezli yeni bir dünya kurmayı planlıyor; "Dünyanın en büyük gücüyüz..." diyor.
Donbass, Donetsk ve Lugansk isimlerini telaffuz etmeyi yeni öğrenmiştik ki, meselenin orada kalacağı sanılırken, şimdi bütün Ukrayna'yı yutmaya hazırlanıyor.
Ve, başta NATO olmak üzere, dünya, Zelensky'ye masal ve maval okuyor.
*
Aslında, Ukrayna ve Gürcistan'ın da NATO'ya alınması 2008'de prensip olarak gündeme geldikten sonra, Gürcistan'ın başına getirilenler, Osetya ve Abhazya'ya bağımsızlık ilân ettirip sonra da Rusya'ya bağlanışlarının, Ukrayna için de sözkonusu olabileceği düşünülebilirdi, hele de Kırım'ın yutulmasından sonra...
*
Bu taktikler geçmişte de vardı. Nitekim, 1968'de, Çekoslovakya Buhranı dünyayı meşgul ederken, Sovyet Rusya'nın müdahale edebileceği konuşuluyordu. İşte o günlerde, bir akşam, Çekoslavya'nın Pilsen şehrinde Varşova Paktı ülkelerince bir andlaşma imzalanmış ve dünya rahatlamıştı... Ama, o gecenin sabahında saat 05.00 civarında ise, Varşova Paktı ordularının binlerce tankı Çekoslovakya'yı istilâya başlamış ve yakalanan Başbakan Alexander Dubçek'in, elçi sıfatıyla Ankara'ya gönderildiği açıklanmıştı.
Ama, Rusya'nın bodoslamadan saldırıları daha ünlüdür. 1956'da Macaristan'daki komunist sistemin tehlikeye düşmesi üzerine Rusya tanklarının nasıl kanlı bir ezme yöntemi uyguladığı, 27 Nisan 1978'de Afganistan'da komunist rejim kurulmasında ve 1990'da Azerbaycan'da, 1995'lerde Çeçenistan'da, 2008'deki Gürcistan'da sergilenen katliâmlar... Suriye ve Libya, daha bir ayrı konu... Şimdi de, Ukrayna için 'uydurma bir devlet' diyor...
Belarus da başı kaldıracak olsa, aynı âkıbetle karşılaşacak... Hattâ Polonya bile...
Finlandiya'nın NATO üyesi olmaması için tehdit aldığını Fin başbakanı Mm. Sanna Marin açıkladı önceki gün... Kezâ, İsveç de öyle...
*
Amerikan Başkanı Biden, Putin'in NATO'yu bölemediği iddiasında... Ama, NATO Putin karşısında fiilen, geri çekiliş halindedir. Çünkü, Amerika kendi askerini göndermiyeceğini söylüyor... NATO'nun karar mekanizması Amerika'nın elinde olduğuna göre, başkalarını ve NATO'da Amerika'dan sonraki en büyük ordu olan Türkiye ve diğerlerine roller verecek... Ama, yaptırabilir mi?
NATO esaslı yara almıştır...
*
Putin, 2. Dünya Savaşı sonrasında, dünyanın bölüşüldüğü Yalta ve Potsdam Konferansları'nda olduğu gibi yeni bir dünya düzeni kurmak hayalinde...
Günü gelir, Amerika'yla da anlaşabilir; 'Şey, şeyin ayağına basmaz...' misali...
*
Putin evet, kurnaz ve kelimelere yüklediği yeni mânaları gücüyle kabul ettirmeye çalışıyor... Ortada bir savaş ve işgal değil, bir askerî operasyon var diyor... Ama, dünyadaki bütün halkları ahmak sanmayacak kadar zeki olması da temenni edilirdi... Birinci Petro güce güvenmek konusunda daha temkinliydi.
*
Biraz da iç konulara değinelim:
İki NOT:
1- Dünyanın sayılı büyük köprülerinden olan Çanakkale Köprüsü'nün 26 Şubat günü törenle açılacağı bildirilmişti.
Ancak, Başkan Erdoğan, daha sonra, 'köprünün açılışının Çanakkale Zaferi'nin yıldönümü olan 18 Mart'ta yapılacağını' duyurdu...
Bu ertelenişin sebebi dün anlaşıldı.
Çünkü, (26 Şubat), Tayyib Bey'in doğum yıldönümü idi ve birileri, bu açılışın o güne rastlatılmasını özellikle plânlamıştı.
Bunun üzerine, Tayyib Bey, o programı derhal değiştirdi.
Daha önce de Tayyib Bey'in heykel ve büstlerini yapmak için harekete geçen birileri, gerekli kalıpları hazırlamışken, Tayyib Bey, derhal, 'Bizim inancımızda böyle şeylere yer yoktur..' diyerek, o kişilerin plânlarının etkisiz hâle getirmişti.
Tayyib Bey'in bu gibi konulardaki hassasiyeti, 'Barekallah...' dedirtecek cinstendir.
2- 24 Şubat sabahı, İstanbul-Gaziosmanpaşa Belediyesi'nin sosyal tesislerinden (büyük bir kitaplık ve yüzden fazla öğrencinin derslerini çalışabildiği salonları bulunan ve güzel bir mekân olan) Fârika'da, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nûrî Kabaktepe, kahvaltıya dâvet etmişti. Yazar Resul Tosun, gazeteci-yazar Ekrem Kızıltaş, eğitimci-ilâhiyatçı yazar Sibgatullah Kaya ve Osman Nûrî Bey'in İl Başkanlığı Yardımcıları'ndan yazar Halime Kökçe Hanım da hazirûndan idiler. Sâde bir kahvaltıyla başlayan sohbet toplantısının sonuna doğru, GOP Belediye Başkanı Hasan Tahsin Usta Bey de katıldı. Üç saati aşkın bir süre boyunca, ülkenin ve dünyanın karşı karşıya bulunduğu aslî meseleler üzerinde görüş alış-verişi oldu.
Elbette ülke içi meseleler konuşulurken, siyasî, sosyal ve ekonomik konularda bazı eleştiriler de yapıldı... Kezâ, özellikle de Sibgatullah Bey'in müslüman kürd halkı üzerinde içerde ve dışarıda tezgâhlanmak istenen ve müslüman halkın birliğini vurmayı hedef alan şeytanî oyunlar konusunda neler yapılması gerektiği konusundaki görüşleri dikkatle dinlenildi. Osman Nûrî Bey'in konulara ilgisi ve hâkimiyeti de alkışı hak ediyordu.