Herkes kim kazandý, kim kaybetti?” sorusuna cevabýn peþinde; haklýlar, her olayda olduðu gibi Gezi Parký’ndan dört bir tarafa yayýlan eylemlerin de ‘kazananlarý’ ve ‘kaybedenleri’ mutlaka vardýr. Ancak ayrýntýlý bir rapor için vakit henüz erken...
Yine de bir ilk deðerlendirme yapabiliriz...
Ýlk deðerlendirmemin sonucu þu: ‘Sosyal medya’ kazananlarýn ilk sýrasýnda yer alýyor...
Baþbakan Tayyip Erdoðan ‘Twitter’ için ‘büyük belâ’ dedi demesine, ama insanlarýn görüþlerini baþkalarýna duyurmak, geniþ kitlelerle tekli veya çoklu iliþkiler kurmak amacýyla kullandýklarý ‘Twitter’ aracýný en iyi deðerlendirenler arasýnda kendi yakýn çevresi var.
Siyasiler ve devlet adamlarý verimli kullanýyor bu aracý; Cumhurbaþkaný Gül dünyada en fazla takipçisi bulunan on kiþiden biri Twitter’da... Kullanýcýlar hem görüþlerini açýklýyor, hem de birbirleriyle haberleþiyor...
Tamam, bazen gerçekten ‘büyük belâ’ denmeyi hak edecek dezenformasyonlar, yalan ve çarpýtýlmýþ haberler de yayýlýyor alternatif mecralardan; hazýrlýklý olmayanlar orada okuduklarýndan tahrik olup yanlýþ iþler de yapabiliyor. Gezi Parkýhareketlenmesinin ilk günü bir çok tezviratýn o yoldan yayýlmasýna tanýk olundu.
Dizi þöhretlerinden biri, “Taksim’de oluk oluk kan akýyorken, ben nasýl sette kalabilirdim?” diyordu kameralara; okuduðu yalan Twittler’den etkilendiðini belli ederek...
Eskiden ‘fýsýltý gazetesi’nin iþlevini bugün sosyal medya görüyor...
Kendi dertlerimizle meþgul olduðumuz için pek farkýnda deðiliz, ama Batý’nýn öndegelen demokrasileri siyasi skandallarla çalkalanýyor: ABD’de bakanlarýn kellelerinin alýnmasýna sebep oldu birbiri ardýna patlayan skandallar... Fransa’da devlet baþkaný onlar yüzünden burnunun ucunu göremez hale geldi... Ýngiltere’de seks, rüþvet ve iltimas iddialarý hükümeti sarsýyor...
Neden bu kadar yoðunlaþtý siyasi skandallar?
“Acaba ‘Arap baharý’na mý yoksa ‘Occupy Wall Street’ olayýna mý benziyor bizde yaþananlar?” sorusu eþliðinde gündemimize giren baþka ülkelerdeki hareketlenmeler, kalabalýk kitleleri istenilen mekânlarda toplayabilme kolaylýðýyla yakýndan ilgiliydi. Yüzbinlerce insan her yönden akarak geldi meydanlara; sanki sözleþmiþ gibi...
Bu nasýl olabildi?
Her iki sorunun ortak cevabý þu: Sosyal medya yardýmýyla... Gizli-saklý kalacaðý sanýlan pek çok olay, tanýklarý tarafýndan, artýk herkesin üzerinde bulunan kameralarla tespit edilip sirkülasyona sokulduðu gibi, bazý sýrlarý duyanlar da bunu baþkalarýna da duyurmak için derhal harekete geçiyorlar. Baþka duyumlar, ilk bilgilere gelen eklemelerle gizli-saklý pek çok olay kamuoyunun bilgisi dahiline giriveriyor...
Vaktiyle ancak gizli kameralar ve minik dinleme cihazlarý gerektiren kayýtlar için akýllý telefonlar yeterli oluyor. Ayný telefon tespit edileni yaymaya da yarýyor...
Dünyamýz artýk böyle bir dünya. Bir adým sonrasýnda, teknoloji sayesinde, þeffaf (siz buna ‘çýrýlçýplak’ da diyebilirsiniz) hayatlar yaþayacaðýz.
Kurtuluþ yok bu durumdan; en iyisi, herkesin kendisini bu yeni þeffaf dünyaya uyarlamasý...
Geliþme herkes için önemli, ama en fazla siyaseti ve siyasileri ilgilendirdiði de açýk. ‘Büyük belâ’ da ‘büyük fýrsat’ da sosyal medya... Bundan kaçýþ yok...