Harp Akademileri, bir hafta arayla, ikinci ‘stratejik’konuþmaya sahne oldu. Ýlk konuþmayý bir hafta önce Baþbakan Tayyip Erdoðan yapmýþtý; sonradan açýklanan metninden Baþbakan Erdoðan’ýn Akademi’de demokrasi eksenli bir konuþma yaptýðýný öðrenmiþtik; Cumhurbaþkaný Abdullah Gül ise, dün, Türkiye’nin dünyadaki yeriyle ilgili görüþlerini paylaþtý kurmay subaylarla...
Cumhurbaþkanlýðý tarafýndan hemen açýklandýðý için Abdullah Gül’ün konuþmasýnda nelerden söz ettiðini biliyoruz: Dünyanýn son yýllarda çok kapsamlý yeni bir deðiþim dalgasý yaþadýðýna inanýyor; Doðu Avrupa ve Latin Amerika’da 1989 sonrasý yaþanan‘dalga’ikinci sayýlýrsa, Tunus’ta baþgösterip bölgemizdeki baþka ülkelere yayýlana‘üçüncü dönüþüm dalgasý’ denilebilir.
“Artýk korku duvarlarý yýkýlmýþtýr; halk hareketleri Ýslâm’ýn demokrasiyle uyumlu olmadýðýný iddia eden ‘siyasi oryantalistleri’ de, ‘Biz baþka bir kültüre aidiz’ kisvesi altýnda halklarýný insan haklarýndan, demokrasiden ve cinsiyet eþitliðinden mahrum býrakan ‘kültürel rölativistleri’ de hayal kýrýklýðýna uðratmýþtýr...” Bu cümlesinin altýný özellikle çizdim.
Tespitin doðruluðunun ispatý olan bir ülke Türkiye... ‘Arap Baharý’nýn hemen sonrasýnda Mýsýr’a, yakýnlarda da Tunus’a yaptýðý geziler sýrasýnda Cumhurbaþkaný Gül’e gösterilen olaðanüstü ilgiye tanýklýk ettiðim için biliyorum: Deðiþim arzusunu sonucuna ulaþtýrmýþ olanlar da, henüz yolun baþýnda bulunanlar da, umutsuzluða düþtükleri anda Türkiye’ye bakýp umutlarýný yeniliyorlar.
Kendiliðinden ülkemize özel görevler yükleyen bir durum bu. Cumhurbaþkaný Gül’ün kurmay subaylara,“Ecdadýmýzýn çekilmesinin ardýndan Ortadoðu halklarý neredeyse bir asýrdýr barýþ ve huzurdan mahrum yaþamaktadýr” cümlesiyle hatýrlattýðý gibi, þimdilerde yaþanan deðiþime Türkiye’nin yaklaþýmý baþkalarýndan farklý olmak zorunda.
Nasýl farklý? AGÝT benzeri bir ‘bölgesel güvenlik mimarisi’kurulmasýyla kitle imha silâhlarýna ihtiya cýn ortadan kalkmasý, bölge ülkeleriyle halklarýnýn katmanlarý arasýndaki gelir farklýlýðýný azaltýp refahý yayacak bir ‘ekonomik iþbirliði mekanizmasý’ oluþturulmasý dahil bir dizi teklifi var Cumhurbaþkaný Gül’ün...
Önünde görüþ açýklanan kiþiler ‘subay’olduklarý için, cumhurbaþkaný düzeyinde yapýlan “Dünyadaki sorunlarýn üstesinden gelmede askerî gücün tek baþýna yeterli olmadýðý” uyarýsý elbette önemli. Gül, kalýcý barýþ ve istikrara ulaþýlabilmesi için ülkemizin zaten göz kamaþtýrýcý askerî gücüne ek olarak baþka unsurlarý da devreye sokmasý gerektiðine inanýyor.
‘Erdemli güç’, þimdiye kadar kullanýlan ‘yumuþak güç’ ve ‘akýllý güç’ gibi kavramlarýn yetersizliðini telâfi edebilsin diye -galiba ilk kez- Cumhurbaþkaný Gül tarafýndan telâffuz edilen bir kavram... Farabi’nin ‘erdemli kent’ (Medine-tül Fazýla) eserinden esinlenmiþ Cumhurbaþkaný. Türkiye’nin ilerlemesi gerektiðine inandýðý bu yolda‘güvenliðin sadece askerî/siyasî boyutuna deðil, adalet ve beþerî deðerler veçhesine de ayný derecede önem verilmesi gerektiðini’onun aðzýndan iþitti kurmay subaylar...
Bir þeyi daha: Sadece istikrar ve büyümeyle yetinilemeyeceðini, yapýlmasý gerekenin diðer ülkelerin öne geçmeye çabalamak olduðunu da...
Cumhurbaþkaný Abdullah Gül’ün çevik, daha kolay hareket edebilen bir orduya sahip olabilmek için çerçevesini çizdiði, terörle mücadelenin kolluk kuvvetlerine devredilmesini de öngören, yeni bir‘stratejik vizyonu’var.
Dikkatle üzerinde durulmasý gereken bir konuþma...