Hükümetin terörle mücadeledeki kararlýlýðý ve yürüttüðü etkili operasyonlar, PKK'nýn Devrimci Halk Savaþý stratejisini tamamen boþa çýkardý. Özellikle KCK'nýn halký mobilize etme kabiliyeti önemli ölçüde kýrýldý. Son dönemde gerçekleþen gösterilerde katýlým oraný yüzde 40'lar civarýnda azaldý. Kýþ üstlenmesine geçmeden önce eylemlilik ortaya koyarak çekilmeyi amaçlayan örgüt, hamle yaptýkça daha fazla kaybediyor.
Bu süreçte devletin tüm enstrümanlarý devreye koyarak nihai çözüme ulaþmaya çalýþmasý, geçmiþten alýnan dersler ve ulaþýlan tecrübeyle farklý strateji ve taktikler ortaya koymasý kaçýnýlmaz bir durumdur. Devlet bir yandan demokratikleþmeyi sürdürüyor, halkla gönül baðýný güçlendirecek icraatlar ortaya koyuyor, diðer yandan örgütün hamlelerini boþa çýkararak eylem kapasitesini kýrýyor ve silah býraktýrmayla ilgili yapýlabilecekleri deðerlendiriyor.
Baþbakan Erdoðan, Milli Birlik ve Kardeþlik süreciyle ilgili çalýþmalarýn sürdüðünü, yakýn zamanda önemli geliþmeler olabileceðini vurguladý...
***
Ýç içe geçen, giderek girift bir hal alan bu tür meselelerde devletin çok boyutlu çalýþmalar yürütmesi de olmasý gerekendir. Dün Halime Kökce de yazýsýnda vurgulamýþtý; Demokratik Açýlým, Hükümetin ilk günden itibaren geliþtirdiði bir yaklaþým ve pratiktir. AK Parti'nin parti programýnda da, hükümet programýnda da bu mesele deðerlendirilmiþ ve iktidar olunduðu günden itibaren demokratik reformlar hayata geçirilmiþtir. Oslo ise hükümetin ikinci döneminde geliþen bir süreçtir. Yani demokratikleþme asli olan ve daha önce baþlayan bir süreçtir. Bunun dinamikleri, muhtevasý, aktörleri çok farklýdýr. Oslo görüþmelerinin dinamikleri, muhtevasý ve aktörleri de farklýdýr. Bu iki süreç arasýnda elbette bir iliþki vardýr. Neticede devletin böyle bir görüþmeyi gerekli görmesi, sorununun farklý bir veçhesini çözmek için farklý bir enstrümaný kullanmasýný gerektirmiþtir. PKK ve silah býraktýrma konusu, büyük sorun kümesinin iliþkili bir boyutudur. Oslo süreci akamete uðrayýnca hükümetin diðer boyutlarý ihmal etmemiþ, kararlý bir þekilde meselenin üzerine gitmeyi sürdürmüþtür. Baþbakan Erdoðan'ýn görüþmelere yönelik sözleri her türlü ihtimalin deðerlendirildiðini göstermektedir.
Bu süreçte Kürtlerin CHP'si gibi davranan BDP elinden gelen engellemeyi yapmýþtýr. Her þeye karþý çýkmayý siyaset zanneden bu anlayýþýn yeni dönemde nasýl bir tavýr sergileyeceði hala meçhuldür. PKK'dan gelen çatlak sesler de yanlýþta ýsrar edecekleri gibi bir görüntü vermektedir.
Son günlerde gazetelere yansýyan bazý görüþmelerin 'yeni bir durum' gibi lanse edilmesi çok doðru deðildir. BDP'li grup baþkanvekilleriyle AK Parti yetkilileri Meclis gündemiyle ilgili farklý konularda sýklýkla görüþebilmektedir. Bunun üzerinden yanlýþ algýlar üretilmemelidir. Nitekim BDP yönetimi yaptýklarý görüþmelerde yeni bir durum olmadýðýndan açýklama yapmadýklarýný duyurdu. Elbette herkes iyi þeyler olmasýný istiyor, ancak bu havanýn fazla pompalanmasý beklenti çýtasýný yükselttiði gibi psikolojik tatminsizlik ve hayal kýrýklýðý da oluþturabiliyor. Algý bozukluðu çoðu zaman realiteyi ve gidiþatý da olumsuz etkileyebiliyor.
***
Hükümet kanadýndan görüþme olabileceðine dair söylemlerin arttýðý bir dönemde ABD Büyükelçisinin 'vurma' öncelikli projelerden bahsettiðine dair haberler ilginç bir durum ortaya çýkarýyor. Bu haberlerin ne kadarý doðrudur, gerçeði yansýtmaktadýr bilmiyorum. Ama ABD'nin bu konudaki niyetinin ciddiyetini göstermesinin birçok yolu bugüne kadar da vardý, bugün de var. Nitekim Öcalan'ýn yakalanmasý meselesinde olduðu gibi geçmiþten bu yana ABD bu meselede ciddi katkýlar yapmýþtýr. Türkiye, artýk süreci idare edecek destekler deðil, neticeyi saðlayacak iþbirlikleri istiyor.
Suriye konusunda kendisinden beklenen etkiyi pratiðe dökemeyen ABD'nin bu konjonktürde PKK konusunda ne kadar etkili iþbirlikleri geliþtirebileceði önemli bir konudur. ABD'nin bu konuda yeterli güce sahip olduðundan þüphe edilemez. ABD ile Türkiye arasýnda birçok alanda çok boyutlu iþbirlikleri vardýr, bunlarýn ayrýntýlarýnýn ortaya dökülmesi veya spekülasyonlar oluþturulmasý da çok anlamlý deðildir. Türkiye-ABD iliþkileri belki de tarihinin en iyi noktasýndadýr. ABD yönetiminin kararlýlýk mesajlarýna raðmen, sorundan caný yanan Türkiye'nin daha ileri adýmlar beklemesi de yadýrganmamalýdýr.
Özellikle bölge ülkeleri açýsýndan baktýðýmýzda PKK'nýn bölgesel denklemden çýkarýlmasýný istemeyen bir tutum gözlemleniyor. Birçok ülke veya odak, Türkiye'yi markaja alacak þekilde bu faktörün denklemde kalmasýný istiyor.
Türkiye dostlarýnýn ne tür katkýlar yapabileceðini de, düþmanlarýnýn neyi murad ettiðini de bilebilecek devlet aklýna sahiptir ve kendi menfaatlerini koruyacak þekilde süreci devam ettirecektir. PKK'dan medet uman ülkeler elbette Türkiye'nin bu sorunu çözmesini veya farklý yöntemleri kullanarak PKK'yý denklemden çýkarmaya yönelik giriþimlerde bulunmasýný sabote etmek için ellerinden geleni yapacaklardýr. Nitekim bunun somut örneklerini de bugüne kadar farklý þekillerde gördük.
Bu meselede hükümet, süreci etkileyen iç dinamikleri ve dýþ dinamikleri hesaba katarak, kararlý ve cesur þekilde her alanda yapmasý gerekenleri yapmayý sürdürecektir.