Çözüm sürecinde her konunun çok yönlü olarak tartýþýlmasý, konuþulmasý elbette sürecin de lehinedir, Türk demokrasisinin de hayrýnadýr. Süreci destekleyen kesimlerin sorgulayan ve istikamet vermeye çalýþan yorumlarý da bir ‘oyun bozanlýk’ deðil, aksine yararlý katký olarak görülmelidir.
Bununla birlikte bazý aydýnlarda gereksiz bir kaygý ve panik hali hissediliyor. PKK’ya ‘devletin oyununa gelmeyin, ucuza gitmeyin’ türü çaðrý yapanlarý bir kenara býrakýrsak demokrasi-çözüm iliþkisini irdeleyen yazarlarýn kaygýlarýný anlamak önem taþýyor.
Demiray Oral’ýn belirttiði gibi “Kürt meselesi çözülmeden demokrasi gelmiyor, demokrasi gelmeden Kürt meselesi çözülmüyor gibi bir havuz problemi” oluþturuluyor.
Onlarca yýldýr söylediðimiz bir husus var: Terör sorunuyla iliþkili hale getirilen Kürt meselesi Türkiye’de ‘sorunlarýn anasý’ olarak görülebilecek önemdedir. Ýnkarcý-asimilasyoncu-reddiyeci paradigmaya dayanan statüko, belli düðümlerle, belli kilitlerle kendisini þekillendirmiþ ve oluþturmuþtur. Bu düðüm veya kilitlerden birisi bu sorundur. Bu düðümü çözmek, bu kilidi açmak, statükoyu tamamen deðiþtirmek için þarttýr. Vesayetçi odaklar uzun yýllardýr terör üzerinden siyaseti dizayn etmeye çalýþmýþlardýr. Anti demokratik eðilimler, kayýtdýþý yönetim pratikleri hep bu sorundan beslenmiþtir. Bu yüzden Türkiye’nin demokratikleþme serüveni ile bu mesele kaçýnýlmaz þekilde iliþkilidir.
***
Elbette bir sorunun çözülmesi ileri demokrasiye ulaþýldýðýný göstermez; sorunun nasýl ve hangi muhtevayla çözüldüðü de demokratikleþmenin yönünü belirler. Ancak þunu da kabul etmek durumundayýz; terörden kurtulmuþ ve iç barýþýný güçlendirmiþ bir Türkiye, demokratik geliþim için büyük bir avantaj ve kazaným elde edecektir.Çözümün demokrasi, özgürlük, hak-hukuk olmadan geliþeceði varsayýmý üzerine oluþan kaygýlar boþtur. Bu tür çok boyutlu sorunlar elbette hayatýn her alanýnda rahatlamalar saðlanarak aþýlabilir. PKK’nýn silah býraktýðý bir süreç tek baþýna ileri demokrasinin geldiðini anlamýný taþýmasa da doðru yolda ilerleyen bir demokratikleþme yaþandýðýnýn göstergesidir.
Teröre bulanmýþ böyle devasa bir sorunun çözümü, Türkiye’de yeni bir dönemin baþladýðýný gösterir. Bu inisiyatifin baþlamasý ve bunun þartlarýnýn olgunlaþmasý bile baþlý baþýna yeni dönemin iþaretleridir.
CHP’nin telaþý, biraz da sürecin baþarýya ulaþacaðý endiþesinden kaynaklanýyor. CHP’nin ulusalcýlarý, sürecin çökmesi halinde ‘eski düzene’ dönülebileceði gibi bir hayale tutunmuþ, böyle bir seraptan medet umar hale gelmiþ durumdalar. Bu süreç baþarýyla sonuca ulaþsa da ulaþmasa da eski Türkiye muhaldir.Yeni Türkiye’de bu tür sorunlara da, bundan beslenen partilere de yer yoktur.
A. Turan Alkan, barýþ ihtimalinin kazanmasýný muhalefet için birvarlýk-yokluk meselesi olarak niteleyerek þöyle diyor: “Kandil hafriyatçýlarý için durum dramatiktir ve onlarýn çözüm sonrasý Türkiyesi’nde kendileri için bir yer tasavvur edemediklerini düþünüyorum”.
Diðer yandan ‘Sorun çözülürse AK Parti’yi kimse tutamaz’ düþüncesi, çözüme yönelik karamsarlýk yayan bir panik görüntüsü oluþturuyor. Bu tür kaygýlar, ‘Çin’de savaþ yok, demokrasi var mý’ türü anlamsýz laflara kapý açýyor. ‘Demokrasi olmadan barýþ olur mu, demokrasiyi yýkarak çözüm olur mu’ türü söylemler, bir yönüyle de “daha güçlü Erdoðanfobisi”nden kaynaklanýyor.
Çözüme yönelik Türkiye’nin geldiði bugünkü nokta zaten baþlý baþýna demokrasimizin imkan ve kabiliyetlerinin geliþimiyle ilgilidir. Sürecin baþarýyla sonuçlanmasý da bu imkan ve kabiliyeti daha da geliþtirecektir. Meseleyi yumurta-tavuk sarmalýna sokmanýn kimseye bir faydasý yok...