Yeni Türkiye zihniyeti veya adil ol çaðrýsý

Dýþiþleri Bakaný Ahmet Davutoðlu’nun geçen cuma Meclis’te yaptýðý Suriye konuþmasý, yalnýzca Suriye’de deðil, tümüyle deðiþim ve demokrasi isteyen pek çok bölgede etkili oldu. Kafkaslar’da, Orta Asya’da ve Rusya’da ciddi anlamda ilgi gören bu konuþma tartýþýldý ve birilerini açýkça tedirgin etti. Ancak halklarýn üzerinde olumlu bir iz býraktý. Þu anda Suriye ve Ortadoðu’daki geliþmeleri yakýndan takip eden Kafkaslar’da, Orta Asya’nýn malum ülkelerinde, hatta Rusya’da Türkiye’nin duruþu, özellikle Davutoðlu’nun dýþ politika kavramý araþtýrmaya açýlmýþtýr.

Bu konu Kafkaslar’da Gürcistan gibi demokrasiyi artýk yaþamaya baþlayan bir ülkede baþka anlam arz etse de, Azerbaycan’da, Rusya’da, Özbekistan ve Ermenistan’da tamamen farklý yorumlanmaktadýr.

Bu yorumlarý ikiye ayýrýrsak, yönetimler nezdindeki etki ve yorumlar, halklar ve kamuoyu nezdindeki etki ve yorumlardan farklý olmaktadýr.

Eðer Davutoðlu’nun sýfýr sorun kavramýný irdelersek, bu konuda baþarýlara imza atýldýðýný görebiliriz. Þayet eðer komþu denen halklar düþünülürse, o zaman bu bölge halklarýnýn üzerinde olumlu etkinin arttýðýný, hatta daha derin baðlarýn oluþtuðunu fark etmek zorundayýz. Eðer komþu denen bu ülkelerin yöneticileri düþünülürse, o zaman evet: orada sýfýr sorun oluþmamýþtýr.

Türkiye’nin, Varþova Paktý’nýn daðýlmasýndan ve medeniyet coðrafyasýnda herkesin gözünün onun üzerinde olmasýndan, yani  91 senesinden itibaren, coðrafyaya yönelmiþ ciddi projeleri veya politikalarý olmadýðýný görmekteyiz. Ýþin en üzücü yaný, özellikle Demirel’in siyasi tavrýnýn, yani bu bölgede daha ziyade yöneticileri destekleme politikalarýnýn, coðrafya insaný ile Türkiye arasýnda kalýn bir hudut çizmesi olmuþtur.

Demek ki sýfýr politika kavramýný anlayarak yorumlamak durumundayýz. Türkiye’nin eskiden kalma duruþunun yerine halklardan yana tavýr sergilemesi, halklarla Türkiye arasýnda gönül baðýný pekiþtirmiþtir. Hatta “Türkiye yalnýz Araplar’a deðil, bizim taraflara da baksýn!” diyenlerin sayýsý oldukça artmaktadýr.

Rusya ve Ýran’ýn bölgede, ister Orta Asya ister Kafkaslar’daki duruþunu dikkate alarak olayý yorumlarsak, o zaman bu bölgedeki insan profilinin Türkiye’nin dýþ politikasýnýn yanýnda yer aldýðýný göreceðiz. Tabii olarak, bu ülkelerdeki yöneticilerin bundan hoþnut olduðunu söyleyemem. Ama bu önem arz etmemelidir. Büyük devlet kavramý içerisinde, adalet, vicdan ve ufkun ötesini görmek, büyümenin ve kudret olmanýn þartlarýndadýr.

***

Türkiye’nin komþularla sýfýr sorun politikasý maðlup deðil, aksine galip olmuþtur. Her ne kadar istenilen perspektif tam bu olmasa da, halklar nezdindeki itibar ve sevgi, yöneticiler üzerindeki olumsuz etkiden çok çok daha önemli olmalýdýr.

Bu kadar çabaya raðmen Türkiye’nin daha keskin duruþ sergilemesini isteyen gruplar da mevcuttur. Her ne kadar Türkiye içerisindeki muhalefet hükümetin fazla ileri gittiðini düþünse de, coðrafyada, özellikle örneðin Azerbaycan’daki muhalif gruplar Türkiye’nin daha keskin ve net olmasýný arzulamaktadýr.

Rusya ve Ýran, özellikle Türkiye’nin dýþ politika deðerlerine zaman zaman eleþtiri getiriyor olsalar da, saygý gösterdiklerini de gizlemiyorlar. Özellikle Rusya’dan çýkan sesler hem düþündürücü hem de perspektif kurgusunda dikkate alýnacak kadar ciddidir. Sömürge düþüncesi ile politika üreten Rusya siyaset ekolü, genel anlamda Türkiye’nin tarzýndan rahatsýzdýr. Ama artýk Rusya’da, geçmiþte olduðu gibi Türkiye’yi hesaba katmamak veya dikkate almadan siyaset üretmek gibi gafletler ortadan kalkmýþtýr. Bugün ciddi anlamda Rusya, özellikle Putin siyaset frekansý, Türkiye’yi dikkate alarak hareket etmek gerekliliðine inanmaktadýr.

Putin’in Rusya için ciddi anlam arz eden alternatif enerji yolu konusunda Türkiye’den yol ve dolayýsý ile destek aldýðýný, ne Putin ne de derin Rusya Devleti unutmuþtur. Ve Putin’in bakan Taner Yýldýz’la görüþerek, hem Türkiye’nin hem de baþbakan Erdoðan’ýn unvanýna söylediði hoþ sözler, belki birileri tarafýndan sýradan olarak nitelendirebilir. Ama bölgeyi iyi bilip analiz edenler, bu manzaranýn önemini anlamaktadýrlar.

Türkiye dýþ politikasýnýn kabuðunu kýrarak, artýk ona etnik köken, din ve tarih bakýmýndan yakýn olan baþka coðrafyalarda en az ABD gibi boy göstermesi kadar doðal ne olabilir? Türkiye’nin bu coðrafyada en az ABD kadar etkili olmasý þarttýr ve bunun için Türkiye gerekeni yapmalýdýr.

Gürcistan baþkaný Saakaþvili’nin Gürcistan’ý Türkiye’nin uzantýsý gibi gördüðünü dile getirmesi sýradan bir laf deðil. Ve bu siyaset Türkiye’nin son yýllarda sergilediði dýþ politika çabasýnýn neticesidir. Buradaki halklarýn ve devletlerin Türkiye’ye bakýþý, ne Rusya’ya ve Ýran’a ne de ABD’ye bakýþ gibi deðildir.

Her ne kadar ABD hak ve özgürlükler konusunda cesur adýmlar atsa da, bölgede býraktýðý acý ve hüzün dolu hikayelerle karþýt tepkilere de neden olmuþtur. Türkiye’yi ayný kefeye koymak en basitinden adaletsizliktir. Türkiye’nin kimsenin topraklarýna müdahale etmesi veya iþgal etmesi söz konusu olmamýþtýr ve olamaz da.

Lakin mevcut durumda Türkiye’nin, Rusya, Ýran veya baþkasý gibi yalnýzca kendi devlet menfaatleri için deðil, bu coðrafyadaki halklar ve devletlerin de milli menfaatlerini dikkate alarak harekete geçmesi, Ahmet Davutoðlu’nun da söylediði gibi bu coðrafyada Türkiye’yi söz  sahibine dönüþtürmüþtür.

Bu yeniden inþa edilen, ismi demokrasi olan zaman çarkýnda Türkiye, imtihandan yüksek puanla çýkmaktadýr. Ýçeride ciddi sorunlarý olmasýna, halen þehit vermesine, terörle mücadele etmesine, vatan evlatlarýmýzý yitirmesine, içerideki demokrasi algýsý halen tartýþma konusu olmasýna raðmen bu zorluklar içerisinden bir yýldýz gibi parlamasý, kendinden söz ettirmesi, bence akademisyenlerin ve araþtýrmacýlarýn araþtýrma konusu olmalý. Türkiye’yi bu duruþuyla irdelemek, devletçilik gelenekleri için baþkalarýna portföy oluþturacaktýr. Kendi içerisinde kimsesizi varken, baþka ülkelerdeki kimsesize gönül vermek; kendi ülkesinde yoksul varken, baþka yerlerdeki yoksulu baðrýna basmak... Bu bence araþtýrmaya tabi tutulacak ve onur verici bir durum. Zannediyorum tüm Batýlý araþtýrmalarýn içerisinde, Türkiye algýsýný araþtýrma gayreti buna baðlýdýr.

Her þeye raðmen coðrafyasýný kucaklamaya devam eden bir zihniyet, tefekkür etmiþ bir zihniyettir. Bu zihniyet Ecdad’dan miras kalan “Adil  ol!” felsefesini sahiplenme zihniyetidir. Bu “Yeni Türkiye” zihniyetidir.

* Bu yazý STAR Gazetesi için kaleme alýnmýþtýr.