Sevgili dostlarým; “Korku duvarlarý” çok hýzlý bir þekilde yýkýlýyor!
Ve en önemlisi; “Yeni Bir Türkiye için yeni bir coðrafya, yeni bir YAÞAM” tanýmlýyoruz!
Türkiye’de atýlan adýmlarý, yaþananlarý ve “yýllardýr korkudan yanýna bile yaklaþýlamazken bugün sorgulananlarý” küçük bir açýdan ele alanlar þöyle diyorlar; Türkiye nereye gidiyor? Devlet dönüþüyor mu? Ülkede bölünme tehlikesi var mý?
Sevgili dostlar, ben de onlara diyorum ve soruyorum; Olaya bir de þu açýdan bakýn; Türkiye Cumhuriyeti 1900’lerin baþýnda kendine yeni bir “yaþam alaný tanýmladý” ve neredeyse 100 sene bu yolda devam etti. Þimdi 2000’lerin baþýndayýz, tam 100 sene geçti ve tanýmlanan alan bize küçük geliyor, þimdi yeni bir alan tanýmlamaktan baþka çare var mý? Yoksa tercihiniz “YENÝ YAÞAM ALANI” tanýmlamak yerine “dikilen korku duvarlarýnýn” içinde “küçük olsun, bazýlarýnýn olsun” ölçüsünde kalmaya mý devam etmek!
Sevgili dostlar, 1900’lerin baþýnda bir imparatorluk mirasýndan “yeni bir devlet” biçmeye çalýþanlar, savaþ dinamiði içinde “bir devlet ve bir bir millet tanýmlamak” zorundaydýlar. Attýklarý adýmlarda 700 yýllýk koca bir imparatorluk tortusundan bir “tanýmlama” yaptýlar ve arkasýndan “millet oluþturma” çalýþmasýna baþladýlar. Adýmlar eksikti fakat o gün için daha iyisini yapmak mümkün deðildi. Tam 100 yýl sonra tarihin sarkacý yine üstümüze düþtü ve yeni dünya düzeni kurulurken “tanýmlarýn deðiþmesi” daha kapsamlý olmasý artýk kaçýnýlmazdý. Bugün yapýlan iþte BU! Türkiye her alanda DUVARLARI YIKIYOR ve kendine “YENÝ YÜZYILI” için yeni bir yaþam alaný tanýmlýyor!
Bu noktada herkese soruyorum; Türkiye içindeki Kürt bölgeleri baþta olmak üzere, çevredeki “etnik çeþitlilik” barýndýran bölgeleri kendimize eklemleyecek miyiz yoksa birbirimizle iþbirliði yaparak “model anlamýnda” GENLEÞMEMEKTE ýsrar ederek yerimizde kalma paranoyasý içinde TARÝHÝN BÝZE VERDÝÐÝ GÖREVLE savaþacak mýyýz? Veya YERLEÞÝK DÜZEN tarafýndan “Devlet-Vatandaþ-Din” arasýna çekilen çizgiler içinde “bizim olana yabancý” durmaya, özümüzü inkar etmeye ve bu yolda hala “sanal korkular” içinde kavga etmeye mi devam edeceðiz! Etmeyeceðiz, bizim olaný “heryerde Kabul edeceðiz, kabul görür” hale getireceðiz ve getiriyoruz!
Sonuç: “Çözüm Süreci neden var”, “baþýný örten kýzlar nasýl okula gidiyor” veya “Ortadoðu’da ne iþimiz var” gibi ANLAMSIZ-ÇAÐDIÞI kalmýþ sorgulamalar içinde “YENÝ bir Türkiye ve yeni bir coðrafya denklemi” tanýmlama sürecini okuyamayanlar, þunu lütfen idrak etmeye çalýþsýnlar; YENÝ DÜNYA DÜZENÝ ve bu denklemde güçlenen YENÝ TÜRKÝYE gerçeði gereði bu adýmlarý atmak ve DOÐAL olarak geliþen düzene uygun geliþmeleri önceden görerek gerekli düzenlemeleri yapmak zorundayýz. Bu sürece bir de bu açýdan bakalým ve “neler yapabileceðimizi” bu açýdan sorgulayalým...
Son söz: Türkiye “çevresinde 4 deniz olan” yeni bir maddi sýnýra doðal olarak ulaþýyor, manevi olarak yüzyýllarýn zorluklarýný aþýyor ve bizler “olmaz-kendimizle kavga edeceðiz” diye ýsrar ediyoruz... Lütfen KÜÇÜK olaný korumaya özellikle kendi çýkarlarý için bunu yapanlara kulak vermeden yolumuza devam edelim... Gelecek BÝZÝM, gelecek YENÝ TÜRKÝYE’nin! Hepimize þimdiden hayýrlý olsun...
Önemli not:Türk Halký kendisine katýlmak, BÜYÜK ve BÝRLEÞÝK BÜTÜN’ün parçalarý olmak isteyenleri kucaklayacaktýr. Bu ne bölünme ne de yok olma olarak algýlanamaz, algýlanmamalý! YENÝ bir gerçek ortaya çýkýyor ve bizler bu gerçeði þimdiden idrak ederek gerekli adýmlarý atmalýyýz!