Bitti. Çatýgillerin adayýnýn her gece sarsýlarak uyandýðý kabuslara bir son verildi. Oh be! Ýstiklal Marþý’nda da “Þu seçim nedir? Var mý ki dünyada eþi? En kesif partilerin yükleniyor onu onbeþi...” diyerek tasvir edilen bir seçim atmosferinden çýkýldý (Ekmel Bey daha doðrusunu bilir tabii, bir de ona sormak lazým). Kýlýçdaroðlu’nun ‘anketlerde göremedim’ dediði oranýn biraz üstünde bir oy ile son 11 yýldýr rakiplerine tur bindiren aday, ikinci bir tura ihtiyaç olmaksýzýn seçimleri kazandý. Yine birilerinin ifadesiyle ‘dönemin baþbakaný’, yeni Türkiye’nin cumhurbaþkaný oldu. Millet, içinde bulunduðumuz ‘eyyam-ý buhur’ günlerinde, yüzyýlýn siyaset ustasýna ülkeyi yönetmesi için destur ve destek verdi. Ya da baþka bir ifadeyle, ‘dog days’ denen yazýn bu sýcak günlerinde ayný millet, irili ufaklý 15 itilaf kuvvetine destur vermedi. Hesaplar tutmadý, virütik videolarýn etkisinin olmadýðý anlaþýldý. Bu yeni Türkiye maratonuna müthiþ bir ‘itici güç’ oldu. Ýþte, bu ‘turbo’ takviyeyle Türkiye önündeki tüm yokuþlarý rahatça çýkacaktýr. Hayýrlý, uðurlu, forslu olsun!
Bazý þeylerse bitmedi. Örneðin, hýrs, intikam, hazýmsýzlýk vs... Halen, Cumhurbaþkaný olmuþ bir Baþbakan’ý koltuðundan indirmeye çalýþan bir güruh var ya, onlardan bahsediyorum. Televizyonu yeni açanlar için bir kez daha söyleyelim, Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan Cumhurbaþkaný olmuþtur. Yemin ediyorum ya. Virütik videolarla sevenlerine en aðdalýsýndan ‘koltuk üstüsubliminal’ mesajlar verenlerden, matematik dehasý ya da eski Türkiye’nin de gerisinde kalmýþ köhne kadim parti liderlerinden bahsediyorum. Kendini pehlivan zannedenlerin yaþadýðý ‘yenilgi doyumsuzluðu’ hali yani. Ama þimdi kurucu iradenin nefesi olan Pir’in sözüyle þimdi yeni þeylerden bahsetme zamaný.
Þu artýk bilinmeli ki, Türkiye 10 yýl önceki Türkiye deðil artýk. Türkiye deðiþmiþtir, geliþmiþtir. Yeni bir Türkiye süreci hýzla devam etmektedir. Bunu sadece ülkeyi en son 10 yýl önce görenler deðil, içinde sürekli yaþayanlar da rahatlýkla görebiliyor. Tabii, bu herhangi bir rahatsýzlýðý olmayanlar için geçerli. Akýl balið durumu. Bu geliþimi görenler daha iyi bilir ki, önümüzdeki on yýllar bu süreç çok daha büyük, çok daha hýzlý olacaktýr. Çünkü bu millet ‘butik devlet’ olmaya deðil, süper güç olmaya alýþýktýr. Bu genlerine iþlemiþtir. Gelin biz bunlarý konuþalým.
Bu noktadan sonra, bize ne bölgesel güç olmak ne de evrensel güç olmak yeter. Bu kavramlar bize dar gelir. Bize atalarýmýz gibi süper güç olmak yakýþýr. Bunun için Türkiye’nin makro siyaset planlarýna ihtiyaç vardýr. Bu makro plan içinde kesinlikle olmasý gerekenlerden yerimiz elverdiðince bahsetmek isterim. Birincisi, ‘kendine güvenmek’. Toplumun her kesiminde bulunan insanlarýn özellikle de siyasetçi, bilim insaný, yatýrýmcý ve kamuoyu önderlerinin kendine güven konusunda altyapýnýn hazýrlanmasý öncelikli konulardan biridir. Ýkincisi ‘hedef’. Hedefe süper güç olmayý koymaktýr. Süper güç olmanýn yolu ise evrensel güç olmaktan geçer. O da bölgeselden. Türkiye’nin fiziki ve kültürel hinterlandý, bu açýdan son derece müsaittir. Diðeri, ‘medeniyetine sahip çýkmak’. Medeniyetini baþkalarýnýn medeniyetlerinin etkisinden kurtarmak. Bununla atbaþý giden, ‘diline ve kültürüne sahip çýkmak’. Dýþiþleri hariç bütün kamu kurum ve kuruluþlarýndaki yabancý dil barajlarýný ve baskýlarýný kaldýrmak. Üniversiteler kanununu bir an önce hayata geçirmek ve yüksek eðitim kurumlarýný sosyal ve teknik Ar-Ge merkezleri haline getirmek. Bunlarý gerçekleþtirdiðimiz zaman, yeni Türkiye’nin forsu artacak, olmasý gerektiði gibi ‘süper güç’ olacaktýr.