Yeni Türkiye’yi kime anlatalým

En kýsa yoldan söyleyelim. Bütün bu olup bitenden yeni bir Türkiye çýkacak. Bu Türkiye’de siyasetin, yönetim modelinin, ekonomik dengelerin ve asýl önemlisi paylaþýmýn nasýl olacaðý üzerinde bir çatýþma yaþýyoruz. Muhtemelen 2000’li yýllarýn baþýnda ortaya çýkan deðiþim sürecinin ikinci perdesinin sahne hazýrlýklarýný izliyoruz.

Kuþkusuz tüm bunlarý sokaktaki eylemciler üzerinden söylüyor deðilim. Þu halde geliþmeleri nereden ve nasýl okumalýyýz sorusu da önem kazanýyor. Mesela þu sýralarda iþi tümden iþportacýlýða vuran merkez medyanýn eski darbecisi ve yeni devrimcisine bakarak olup biteni okumak herhalde mümkün olmaz. Ya da sokaða laiklik ve Kemalizm gibi son kullanma tarihi geçmiþ kýlýflar uydurmaya çalýþanlarý da ciddiye almak imkansýz.

Düne kadar kendi siyasi sýnýrlarýný kutsal sayan, onun ötesine çýkma ya da en azýndan bakabilme konusunda cesaretsiz olan bir ülkenin, þimdi neredeyse bölgeyle ve küresel ölçekte deðer taþýyan baþlýklarla ilgilenmesi elbette kolay alýþýlabilir bir gerçek deðil.

Bu gerçeði ve gidiþatý görüp, onu birtakým operasyonlarla kuþatmak, zayýflatmak ve içini boþaltmak isteyenlerin, haftalardýr sokaklara yansýmasýný görüyoruz. Ne düþündüðümüz kadar hafif, ne de özellikle bu operasyon sahiplerinin göstermek istediði kadar büyük. Ama tüm bunlar hala belli fay hatlarý üzerinden operasyona açýk olduðumuz gerçeðini deðiþtirmiyor.

***

Dahasý da var. Uluslararasý düzeyde tezgahlanan bu saldýrýnýn kendi içimizdeki doðal uzantýlarý ve iþbirlikçileri, istediklerini elde edemeseler de, Türkiye’nin gidiþatýna geçici bir darbe vurduklarýný düþünüyor. Muhtemelen bu durum onlara uzun zamandýr aradýklarý özgüvenin altyapýsýný verebilir. Bu ciddi bir tehlike sinyalidir; ülkemizdeki bazý dengelerin hayli saðlam görünmesi, özellikle de ordu baþta olmak üzere sisteme müdahil olan güçlerin geriletilmesi önemli olsa da, bu güçlerin yeniden yükseliþe geçme arayýþlarý asla sürpriz sayýlmamalý.

Diðer yanda ise mevcut iktidarýn ve güç dengesinin bozulmasýný istemeyen, ancak onu nasýl devam ettireceði ve bazý baþlýklarý nasýl yeniden yorumlayacaðý üzerinde kafasý karýþýk olanlar var.

Önümüzde deðiþimin tüm sancýlarýný yaþayan, neredeyse tamamý bizim doðrudan ilgi alanýmýzda bulunan geniþ bir coðrafya var. Kaderimizi bunlardan baðýmsýz görmek mümkün olmadýðýna göre, bu alanlara gösterdiðimiz ilginin devamý geçmiþe göre daha deðerli. Sözgelimi, asla Suriye konusunda geri adým atamayýz, Irak’la ilgili saðladýðýmýz stratejik derinlikten vazgeçemeyiz. Elbette aslolan bu ülkelerin kendi hikayeleridir, dinamikleridir; ama bu sahnede Türkiye’nin rolü de hala vazgeçilmezdir.

***

Toplumun geniþ kesimlerine ve özellikle de karar vericilerin bulunduðu alanlara, yeni Türkiye’nin gücünü koruyup devam ettirmesinin ve kendi dinamiklerini esas alarak yol almasýnýn, ancak güçlü bir liderlikle mümkün olduðunu anlatmak doðru bir yöntem olacaktýr.

Bir önceki yazýda da dile getirmiþtim. Þahsen güçlü bir Türkiye’den yedi düvelin rahatsýz olduðu yönündeki düþüncelere katýlmýyorum. Aksine kiminle kavga edip kiminle ittifak edeceðini doðru tarif eden bir Ankara’nýn, sanýldýðýndan çok daha deðerli bulunduðuna inanýyorum.

Ancak bunu saðlamak için kendi iç dengelerimizi daha saðlam tutmak, neden güçlü bir Türkiye için güçlü bir liderlik gerektiðini belki tekrar ve ama yeni bir dille anlatmak gerekiyor.

Geniþ kesimlerin bunu anlamaya hazýr olduðu, özellikle Gezi operasyonu sýrasýnda gösterilen saðduyu ile ortaya çýkmýþtýr. Geriye bu insanlara nasýl bir gelecek tasavvurumuz olduðunu ifade etmek ve böyle bir heyecan etrafýnda birleþmek kalýyor.