Baþlýða bakýnca ‘paralel yapý’ya dokunulmayacaðýný anlayacaklar için baþtan söyleyelim;
Devletin içinde ‘yetkili’ pozisyonlara yükselmiþ, ancak bu pozisyonlarýný ‘hukuk’ ve ‘görev/yetki’ sýnýrlarýnýn ‘dýþýnda’, bir baþka ‘üst merci’den aldýklarý talimatlar için kullanan kadrolarýn tasfiyesi saðlanacak.
Ama bu, ‘Ergenekon süreci’nde gördüðümüz birçok örnekteki gibi ‘zorlama’ yöntemlerle veya ‘hukuk sistemini kopma raddesine kadar esneterek’ ya da tamamen hukukun dýþýna çýkarak olmayacak.
Demokratik sistemin ‘icra’ makamý olan siyasi irade, bu süreci, kendi meþruiyetinin de dayandýðý ‘hukuk sistemi’ içinde yürütecek.
Yani ‘olaðan hukuk süreci’, yani ‘olaðan yargýlama süreci’ içinde...
Çünkü artýk Türkiye’de ‘devlet güvenlik mahkemeleri’ yok; ‘özel yetkili’ savcýlar, yargýçlar ve mahkemeler yok.
Yani ‘özel durum’ yok...
Olaðanüstü Hal’i kaldýran AK Parti hükümetlerinin ‘olaðanüstü yargý’yý da kaldýrmýþ olmasý, bu ‘yeni vesayet giriþimi’ ile mücadelede elini zayýflatýyor gibi görünse de, aslýnda ‘hukuku’ güçlendirdi.
Çünkü eski ‘olaðanüstü’ yetkiler aslýnda hukuk sistemimizin zayýf olduðunun bir göstergesiydi. Zira hukuk sistemimiz güçlü olsaydý ‘olaðanüstü yetkiler’e ihtiyaç duymayacaktýk.
Ama þimdi hukuk sisteminin gücünü, hukukun üstünlüðü ilkesinin geçerli olduðunu gösterme fýrsatý ve zorunluluðuyla karþý karþýyayýz.
Benim izlenimim, hükümetin de bu düþüncede olduðu.
- Evet, yeni bir vesayet sistemine izin verilmeyecek;
- Yeni vesayetçilerin ‘operasyonel kadrolarý’ tasfiye edilecek;
- Yeni vesayet arayýþlarýný ‘caydýracak’ hukuki yaptýrýmlar uygulanacak;
- Devlet kurumlarýna bir baþka vesayet unsurunun yerleþmesine müsaade edilmeyecek...
Ancak bunlar ‘hukuk sistemi’ içinde yapýlacak.
- Devlet, ‘operasyonel’ olmayan olaðan aidiyetleri ‘olaðan þüpheli’ saymayacak;
- Kurumlar, kendi içlerindeki ‘operasyonel unsurlar’ýn suç niteliðindeki eylemlerine ‘kurumsal korumacýlýk’ refleksiyle göz yummayacak;
- Polis, ‘kumpasçý’ olmakla suçlananlara dahi ‘kumpas’ kurmayacak;
- Yargý, polisten gelen delil ve iddialarý otomatik olarak ‘iddianameye ve tutuklamaya’ dönüþtüren deðil, sorgulayan bir mekanizma olacak.
Adana’daki tutuklama kararýna bakýn.
MÝT TIR’larýna yönelik operasyonun ihbarcýsý ve yürütücüsü olan Jandarma Ýstihbarat görevlileri, operasyonu yaptýran savcý, ihbarýn ve operasyonun yapýlýþ biçimi... Jandarma’nýn ‘kurumsal korumacýlýk’ göstermeden sorumlularý adalete teslim etmesi...
Herþey ortadayken tutuklama kararý bugüne kadar bekledi...
Að çözüldükçe deliller oluþuyor, deliller oluþtukça að çözülüyor.
Çok taraflý, çok noktalý bir süreç bu.
Adana’dan baþlayan ‘operasyon’ süreci Ankara, Ýstanbul ve Ýzmir’e de uzanacak.
‘Casusluk’ boyutuyla da, ‘casusluk soruþturmasý’ boyutuyla da...
Sonuç sadece ‘tam istiklal’i getirmeyecek, ‘tam hukuk devleti’ni de saðlayacak.
‘Paralel krizi’ böyle bir fýrsat sunuyor.
Dört minik göz size baktýðýnda
Aslýnda bir þey görmediklerini biliyorsunuz ama bu bilginin o an hiçbir ehemmiyeti yok.
Size bakmalarýný dört gözle beklediðiniz dört minik göz...
Hayatýnýzýn sonuna kadar gözlerinizin içine böyle bakmalarýndan baþka bir þey istemeyeceðiniz...
Küçük Meryem’in minik kardeþleri Yaren ve Ahmet dün ailemize katýldý. Mutluluðumuzu dualarýyla paylaþan dostlarýmýza ve okurlarýmýza minnettarým.
Bu mutluluk için ne büyük zorluklara göðüs gerdiðine tanýk olduðum sevgili eþim Natali için ise teþekkür ve minnettarlýðýn ötesinde bir sözcüðe ihtiyacým var.