Yeni Zelanda katliamý ve küresel beka

Yeni Zellanda'da Cuma namazý esnasýnda vuku bulan katliam tüm Ýslam Aleminde infial yarattý.

Kabul edilebilir bir þey deðil, masum insanlarýn video eþliðinde katledilmesi. Hiçbirinin birazdan öldürüleceðinden haberi yok, kimi yeni abdest almýþ kollarý sývalý, kimi yalýnayak Kýbleye yürüyor, kimi sessizce duasýnda, tesbihinde. Derken bir mahluk giriyor içeri, insan diyemezsin asla deðil, canavar desen canavara haksýzlýk edersin, aþaðýlýk, mel'un bir iblis... Ne olduðunu bile anlayamadan üst üste düþüyor cansýz bedenler, ortalýk kan gölüne dönüyor bir kaç dakikada, Nur Caminin halýlarý kýpkýzýl... 

Namaz Allah'a yönelme, kulluk ve dua içeriðiyle, sükunetle yapýlan bir ibadettir. Camiler, mescitler,  gönlünü ve istikametini Allah'a açmýþ, yönlendirmiþ Müslümanlarýn ibadethanesidir. Orada sessizce bir Allah'a yöneliþ vardýr. Ayrýca, zor zamanlarýn sýðýnaðýdýr camiler. Zulümden korkanlar, felaketle karþý karþýya gelenler, yolda kalanlar camilere sýðýnýrlar. Savaþ zamanlarýnda da gariplikte de camiler her daim sýðýnaðýmýzdýr.    

Olay duyulur duyulmaz Ýslam Alemi ayaða kalktý. Endonezya'dan ve Malezya Üniversitesi'nden tanýþtýðým öðrenciler derhal arayarak, “Türkiye ne yapacak, Baþkan Erdoðan ne diyor” diye sordular. Bu durum beni çok etkiledi. Hem haber akýþýný ve Türkiye'deki tepkileri aktardýk Uzak Doðu'daki kardeþlerimize... Hem de onlarýn Türkiye'ye bakýþýný, duyduklarý güveni, sorumluluðumuzu kat be kat artýran o gözlerini gözlerimize dikerek bakýþlarýný görmek bizi ziyadesiyle müteessir etti. 

Her birimizin yapmasý gereken iþler var. Sadece devlet büyüklerinden ve siyasetçilerden beklemek olmaz. Hepimiz paylaþmalýyýz bu Türkiye'ye has sorumluluðu. Bir kere bu olay; kullanmayý sevmesem de ‘islamofobia’ vak'asýdýr, Ýslam nefretine dair apaçýk bir emsal. Yeni Zelanda'yla sýnýrlý bir vaka deðil, Ýslam ümmetine yönelik bir saldýrý. Ýkinci mühim mevzu ise; katliam manifestosunda Türkiye ile ilgili hedef göstermelerdir. Dolayýsýyla sorumluluðumuz sadece ümmetle ilgili deðil hem dini hem de millidir. Bu milli mesele hakkýnda siyasi partilerimizin ortak bir hassasiyetle davranmalarý gerekiyor. “Ama müslümanlar da þöyle...” diye baþlayan ayraçlarý kabul etmiyoruz! Beka mevzuunda eleþtirel tutum takýnan muhalefet partileri ve yan çizmeye baþlayan AK Partililer de ibret alsýnlar, beka hem milli hem küresel anlamlarýyla ciddi bir meselemizdir. 

Sivil toplum örgütleri, bu durumu dünya dilleriyle haykýrmak zorunda. Hukukçular, insani yardým örgütleri, öðrenci temsilcilikleri, sendikalarýmýz bu durumu bir bilinçlenme imkanýna dönüþtürebilmeli. 

Sosyal medya, bugün en geniþ küresel iletiþim olanaðýmýzdýr. Troller birbirlerine bodoslamadan giriþecekleri yerde, bu akýl almaz, kabul edilemez, tüm vicdanlarý kanatan katliam karþýsýnda birleþtirsinler güçlerini. Sadece laf yarýþý olarak da deðil. Dünya dilleriyle paylaþýlacak aklý baþýnda yorumlar, vicdan çaðrýlarý tam da bu zamanlamada çoðalmalý...

Sanatçý ve yazarlarýn, fikir adamlarýnýn, bu açýk nefret ve ýrkçýlýk hakkýnda yapacaklarý yorumlar belki siyasilerin yorumlarýndan bile daha etkin olacaktýr. Çoðulcu ve çeþitlilik arz eden bir katýlýmla hem katliamýn tel'ini, hem de Ýslamofobia eleþtirisinin kavramsallaþtýrýlmasý en kýsa zamanda yapýlmalýdýr.