Siz bu satýrlarý okurken kimbilir kaç kez Paris’teki saldýrý “Fransa’nýn 11 Eylül’ü”ne benzetildi. Doðrusu ayný ölçekte olmadýðý düþünülse de, bu saldýrýnýn benzer sonuçlar üreteceði bir dönemdeyiz.
Kýta Avrupasý’nýn özellikle iki büyük ülkesinde devam eden Ýslam karþýtý havanýn, baþka ülkelere de sýçrayarak giderek eylemli bir biçim almasý, nedense çok ciddiye alýnmýyordu yakýn bir tarihe kadar. Camileri hedef alan saldýrýlar, her zaman olduðu gibi Almanya’da bu tür yaklaþýmlarýn hýzla örgütlü hale gelmesi, sýradan bir toplumsal gerginlik gibi okundu ýsrarla.
Kuþkusuz sözgelimi Almanya’da bu karþýtlýk ve düþmanca havanýn, iþsizlik ve birbiri ardýna gelen ekonomik krizlerle bir baðý var. Ancak meseleyi bundan ibaret görmek eksik olduðu kadar yanýltýcý ve tüm bunlarýn arkasýndaki eli görmemizi engelliyor.
11 Eylül saldýrýsý sonrasýnda, dünyayý sözde terörle mücadele adýna kana bulayanlar, Afganistan’dan Irak’a, Suriye’den Yemen’e kadar geniþ bir alanda kaosun derinleþmesini saðladýlar. Kim terörist, kim kimin ardýnda tartýþmalarý devam ederken ortaya IÞÝD gibi bir baþka sorun çýktý. Paris’te bir dergiyi düzenlenen kanlý saldýrý ise, olup bitenin çok daha geniþ bir alana yayýlmak istendiðinin net ifadesi.
Rusya’nýn Ýslam dünyasýnda bir denge ve ittifak arayýþýna girdiði bir dönem. Ayný zamanda bölgemizdeki tüm Amerikan politikalarýnýn iflas ettiði, hatta ABD ve müttefiklerinin Mýsýr örneðinde olduðu gibi askeri rejimlerin ardýnda pervasýzca durduðu bir dönem. Suriye’de kanlý rejim, ayný mantýkla ayakta tutuluyor. Irak’ta akýllara durgunluk veren bir terör dalgasý yükseliyor.
Fransa’daki saldýrýnýn failleri, eylemin yapýlýþ biçimi, profesyonel hareket tarzý üzerine pek çok deðerlendirme yapýlýyor saatlerdir. Ancak eylemin tüm bunlarý aþan bir aklýn ürünü olduðunu, yakýn gelecekte Ýslam’a ve Müslümanlara yönelik bir büyük operasyonun parçasý olarak görülmesi gerektiðini unutmayalým.
Hýzla ve son derece açýk kaynaklar ve araçlar üzerinden bu hava týrmanacak, Avrupa’da aralarýnda milyonlarca vatandaþýmýzýn da olduðu Müslümanlara yönelik baský ve dýþlanma faaliyeti artacaktýr. Eylemi kim yapmýþ olursa olsun, ilk sonuçlarý kabaca böyle þekillenecek.
Ancak muhtemelen bununla da kalmayacak. Bu eylemle birlikte baþlayan düþmanca hava, sadece Kýta Avrupasý’nda deðil, çok daha geniþ bir alanda Ýslam, demokrasi ve benzeri tartýþmalarý bambaþka bir mecraya sürükleyecek. Mýsýr’da askeri rejimin meþru iktidarý deviren ve mensuplarýný hukuk dýþý bir yolla yargýlayan yaklaþýmý, kimilerine daha hoþ ve makul gelecek.
Bu saldýrý, topyekun Ýslam dünyasýný, dünyanýn dört bir yanýnda yaþayan Müslümanlarý ve onlarýn bulunduklarý ülkelerdeki yaþama þartlarýný doðrudan etkileyecek bir büyük operasyonun parçasý olarak karþýmýzda duruyor.
Sakince, ayný zamanda olup bitenin bizi nereye sürüklemek istediðini doðru okuyarak olaylarý anlamaya çalýþalým.
Bu ve benzeri saldýrýlarýn artacaðýna dair öngörümün haksýz çýkmasýný umut ediyorum. Ama bizi bu karanlýk eylemlerin götürmek istediði yere direnecek kadar aklýmýz, saðduyumuz ve tecrübemiz var. Bunu dünyaya taþýmakta gecikmeyelim ve cesurca duruþumuzu ifade edelim.