Basýnýndan öðrendiðimiz kadarýyla Gümrük Birliði yeniden ele alýnýyor. Ekonomi Bakaný Zeybekçi, AB ile yapýlmýþ olan GB anlaþmasýnýn yeniden müzakereye açýldýðýný duyurarak anlaþmadan kaynaklanan bazý sorunlara iþaret etmiþ.
Ýþaret edilen sorunlarýn baþýnda, AB’nin 3. ülkelerle yaptýðý Serbest Ticaret Anlaþmalarý (STA) geliyor. AB’nin yaptýðý STA’ya göre AB ile 3. Ülkeler arasýndaki mal ticaretinde vergi ve miktar kýsýtlamalarý uygulanmýyor, dolayýsýyla taraflar mal ticareti açýsýndan her türlü büyük pazar olanaklarýndan yararlanýyor. Türkiye, AB üyesi olmadýðýndan yapýlan anlaþmalarýn tarafý sayýlmýyor, kýsacasý AB-3. Ülke anlaþmalarýnýn dýþýnda kalýyor. Ancak öte yandan Türkiye GB içinde olduðundan söz konusu 3. Ülke mallarý Türkiye’ye girerken AB’nin yaptýðý anlaþmalar esas alýnýyor.
Kýsacasý 3. Ülkeler Türkiye’ye gümrüksüz ve kýsýtsýz mal satarken, Türkiye o ülkelerin gümrük ve kýsýtlarýna takýlýyor.
Bu durum Türkiye’yi iki bakýmdan son derece olumsuz etkiliyor. Birincisi, söz konusu 3. Ülke piyasalarýnýn dýþýnda kalýyor; ikincisi bu ülkelerle olan küresel rekabetinde dezavantajlý duruma düþüyor.
Sorun tek deðil
Deðil Gümrük Birliði, Ankara Anlaþmasý’nýn bile Türkiye’yi yarýn AB’ye (o zamanki adýyla AET’ye) üye yapacakmýþ gibi algýlanmasýnýn sonuçlarý bunlar. Üye olsaydý ya da epeyce yaklaþsaydý, bunlar sorun olmayacaktý. Türkiye’nin AB üyelik yolunda yaptýðý hatalarý, kaçýrdýðý trenleri sýralamak ise bu satýrlara sýðmaz.
Gümrük Birliði’nin yeniden müzakereye açýlmasýný gerektiren bir diðer konu da vize muafiyeti konusu. Gümrük Birliði, mallarýn, yani sanayi ürünlerinin ve o mallara iliþkin hizmetlerin serbest dolaþýmýný öngörür. Türkiye’den AB ülkelerine gidecek mallar uçarak kendi baþlarýna gitmeyeceklerine, hizmeti de robotlar vermeyeceðine göre, kiþilerin de serbest dolaþýmý gerekir.
Serbest dolaþmak, AB ülkelerine vizesiz, engelsiz girip çýkmak demek. Bu, her Türkiye vatandaþýnýn valizini kapýp AB ülkelerine yerleþmesinin önünü açan bir uygulama deðil. Oturma, çalýþma konularý ayrý. Kýsacasý Türkiye vatandaþlarý gidecek, iþini yapacak, belirli süre sonrasýnda dönecek; ama olmuyor. Üstelik anlaþmalardan doðan bu hak, ‘Geri Alým Anlaþmalarý’na baðlanmýþ durumda. Türkiye AB’nin yasa dýþý göçmenlerini kabul edecek, geldikleri ülkeye gönderebilirse gönderecek, gönderemezse barýndýracak, karþýlýðýnda da belki kendi yurttaþlarý vizeden kurtulacak.
Ya üyelik?
Anlaþmanýn yeniden müzakere edilmesine olan ihtiyaç açýk. Ancak ortada bir sorun bulunuyor. Gelinen aþamadan zarar gören taraf Türkiye; AB bu anlaþmadan dolayý bir kayba uðramýyor; hatta avantaj saðlýyor.
Bu durumda müzakere söyle sürebilir: Türkiye müzakere sýrasýnda durumun iyileþtirilmesini talep edecek, AB ise ‘bakarýz’ diyecek. Tam bu noktada Türkiye ne diyecek, temel sorun burada. GB anlaþmasýnýn Kýbrýs’la da geniþlemesi gündeme gelecek, Türkiye muhtemelen buna itiraz etmeyecek, karþýlýðýnda belki bir iki müzakere baþlýðýnýn açýlacaðý duyurulacak; ama kaç tane açýlmýþ müzakere baþlýðýnýn kapanabileceði gündeme gelmeyecek. Diðer bir ifadeyle AB, GB’ye dair sorunlarý üyelik sürecinde atýlacak küçük bir adýma baðlayacak, Türkiye de beklemeye devam edecek.
Gümrük Birliði’nin müzakere edilmesi olumlu bir geliþme, tabi AB tarafý da olaya böyle bakýyorsa. Ancak müzakerenin GB ile sýnýrlý kalmasý, sadece taraflar arasýndaki ticareti ve bazý sorunlarý konu eder. Oysa Türkiye’nin üyelik sürecinin yeniden müzakereye açýlmasýna, öyle ya da böyle, sona iliþkin somut bir yol haritasýna ihtiyacý bulunuyor.