Cezaevinde bulunan 28 Þubat maðdurlarý olduðundan bahsediyoruz. Daha doðrusu bahsetmeye çalýþýyoruz. Ne zaman aðzýmýzý açsak “Durun þimdi, þu meseleyi bir hallederim onu da halledeceðiz” denilerek laf aðzýmýza týkanýyor. Maðdurlarýn özgürlüðü bir yana, maðdurlarýn maðduriyetlerini dile getirmenin bile özgürlüðü neredeyse yok! Hiç bitmeyen “þu mesele(ler)” sebebiyle gözardý edilen hak, adalet ve hukuk…
“28 Þubat maðdurlarý” derken mücerret bir þeyden söz etmiyorum. Mevzuyla ilgilenen çeþitli kuruluþlarýn ortak hazýrladýðý listede 300’ü aþkýn isim var. Bu isimler, ortalama 20 yýldýr zindandalar. 20 yýlý geçenler de var. Zindanda 300 isim ve bunlarý aileleri 20 yýldýr adaleti bekliyor!
Suçlular-suçsuzlar tartýþmasýna girmeden çok basit bir þey isteniyor: Yeniden yargýlama.
Yeniden yargýlama istiyorlar çünkü:
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan Darbeleri Araþtýrma Komisyonu hazýrladýðý raporda “28 Þubat darbedir. Hukuksuzluklar yapýlmýþtýr” diye yazmýþtýr. Darbe ortamýnda ezilecek kesimler belirlenmiþ ve bunlara çeþitli suçlar isnad edilip, gözaltýnda aðýr iþkencenin ardýndan hapishaneye atýlmýþlar ve kýþlalarda düzenlenen brifinglerde haklarýnda verilen cezalar mahkemelerde yüzlerine okunmuþtur! TBMM’de bulunan tüm partilerin imza attýðý raporda bahsedilen hukuksuzluða uðrayan iþte o 300 kiþi bu rapora binaen yeniden yargýlama istiyor.
Yeniden yargýlama istiyorlar çünkü:
Hâkimler ve Savcýlar Yüksek Kurulu yayýmladýðý “Kurul Kararý”nda, Fethullahçý Terör Örgütü (FETÖ) mensubu yargý unsurlarýnýn örgütlerine düþman gördükleri kiþi veya topluluklara nasýl kumpas kurduðunu anlatýyor: “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargý kuvveti içerisinde; organizasyonu ve hiyerarþik yapýsý bulunan, devlet yargýsýna alternatif olarak faaliyet gösteren, örgütlü olarak yargý içerisinde yuvalanan, kendinden olmayan herkesi düþman kabul edip kullanamadýðý kiþileri de düþman sayan, örgüte boyun eðmeyenleri ve farklý düþünen herkesi düþman görüp hedef hâline getirerek yargý kararlarý ile emniyet operasyonlarýnýn hedefi haline getiren, istihbarat toplayan, operasyon kararý alan, emniyet ve yargý üzerinden toplanan istihbarata göre örgütün üst düzey yöneticilerinin verdiði kararýn icrasýna baþlayan, basýn ve yayýn üzerinden linç giriþimi gerçekleþtiren, topluma yönelik algýyý yöneten, örgütte yer alanlarý kahramanlaþtýran, unutturma sürecini tekrarlayan, suç faili veya masum olduðuna bakýlmaksýzýn birçok kiþiyi yargý eliyle maðdur eden, çözümü mümkün olmayan abartýlý, ayrýntýya boðulmuþ, gerçeklerin gizlendiði, kasýtlý, taraflý ve delilsiz davalar açan, bu davalarla Türkiye’nin mafya ve terörle mücadele ettiði algýsý yaratan, Devletin birçok kurumuna yerleþen Paralel Devlet Yapýlanmasý Terör Örgütü isimli bu yapýnýn yargýdaki uzantýlarý olduklarý ve cemaat cuntasý þeklinde paralel bir yargý gücü oluþturduklarý görülmüþtür.”
Ýþte o 300 kiþi, HSYK’nýn mezkûr “Kurul Kararý”na binaen yeniden yargýlama istiyor.
Yeniden yargýlamalar, hak hukuk gözetilerek yapýlsýn ve adalet yerini bulsun! Çok þey mi isteniyor…
Ergenekoncusu’na, Balyozcusu’na gösterilen ‘hassasiyet’ niye Anadolu’nun evlatlarýna gösterilmiyor?
Zindandaki 300 kiþinin tek suçu “darbeci” olmamalarý mý?..
Yoksa, devlet kadrolarýnda ‘dayýlarýnýn’ olmamalarý mý?..
Evet, “Yeniden Yargýlama” istiyorlar çünkü:
Masum olduklarýný biliyorlar…
Haklý olduklarýný biliyorlar…