Birinci Dünya Savaþý’nýn ardýndan cetvelle çizilen sýnýrlar, galiplerin güç paylaþýmlarý, içinde bulunduðumuz coðrafyada kan ve gözyaþýnýn sürekli akmasýna neden oldu.
“Ýmparatorluk genlerini” reddeden Türkiye Cumhuriyeti’nin bu kan ve gözyaþýna müdahale etmesi, istemiþ olsaydý bile mümkün olamazdý. 20. Yüzyýlýn baþýnda yeni dünya kurulmuþ, Türkiye bu düzenin dýþýnda yer almayý tercih etmiþ, en azýndan dýþarýda býrakýlmýþtý.
Aradan geçen neredeyse bir asýrlýk süreç o düzenin artýk iþlemeyeceði gerçeðini ortaya çýkarýnca, 21. yüzyýl için yeni bir düzenin kurulmasý elzem hale geldi. 2000’li yýllarýn baþýndan itibaren hayata geçirilmesi planlanan bu yeni düzende Türkiye’ye biçilen rol eskinin devamýydý.
Kabaca “etliye sütlüye karýþma sana verilenle yetin” anlamýna gelen bu kimliði Türkiye’nin kabul etmesi mümkün deðildi. Ama Ak Parti iktidarýnýn ilk yýllarýnda bunu haykýrabilmek de mümkün deðildi. Plan basitti. Olabildiðince güçlenilecek, ülke olarak diklenmeden dik durulacak, yeniden dizayn edilen coðrafyada söz sahibi bir ülke olunacaktý.
Sultan 2. Abdulhamid’in 33 yýl batýlý devletleri idare ettiði gibi Erdoðan da hem muhataplarýný hem de içerideki uzantýlarýný belirli bir süre idare etti. Ancak muhataplarýn bundan haberi olmamasý mümkün deðildi. FETÖ’yü, PKK’yý, DAEÞ’i zaman zaman tek tek çoðu zaman da hep birlikte Türkiye’nin üzerine saldýlar. Amaç Türkiye’nin bu süreçte meþgul edilmesi, masadan uzaklaþtýrýlmasýydý. Geziyle birlikte aslýnda bunu da baþardýlar. Ama Erdoðan pes etmiyordu.
Son hamle FETÖ hücrelerinin, asker içinde yuvalanmýþ hainlerin kamikaze yapmasýydý. Bu sayede Erdoðan’ý öldürüp, halký da bastýracaklardý.
Ýþte “Ýmanlý Çýlgýn Türkler” bu hýyanete sessiz kalamazdý. “Yenikapý Ruhu”nu tetikleyen bu giriþimin ardýndan hainler püskürtüldü. Þimdi onlar için hesap zamaný. Fakat bizim açýmýzdan mücadele bitmedi.
Ne yapmalýyýz?
Diklemeden dik duruþa devam etmeliyiz. Olmazsa olmazýmýz bu olmalý. Erdoðan ülkenin baþý her sýkýþtýðýnda, ülkeye yönelik yabancý destekli her hamlede vatandaþa, bizlere seslendi. Amacý gayet basit ve anlaþýlýrdý. Millet, liderinin arkasýnda olduðu müddetçe onlarýn bir þey yapmasý mümkün olamazdý. Bugüne kadar yapabilecekleri en büyük hamleyi gerçekleþtirdiler, 240 þehit ve 2 binin üzerinde gazi ile cevaplarýný aldýlar. Bu ülkeyi onlarýn emellerine kurban etmeyeceðimizi, peþkeþ çekmeyeceðimizi anladýlar.
Buna raðmen tabiki pes etmeyecekler. Erdoðan muhataplarýna “Türkiye olmadan oyun kuramazsýnýz, bizi hesaba katmadan hesap yapamazsýnýz” diyor. Bunu derken 79 milyonu gösteriyor. “Yenikapý Ruhu”nu bölgede serbestçe at koþturma niyetinde olan muhataplarýnýn üzerinde bir kýrbaç gibi kullanýyor. Yoksa milyonlarýn 26 gün boyunca meydanlarda demokrasi nöbeti tutmasýnýn bir anlamý olamazdý.
Tarih anlýk yazýlmaz. 20 yýl sonra bugün atýlan adýmlarýn nasýl sonuçlar doðuracaðýný Allah-ü Teala ömür verirse birlikte göreceðiz. Günlük acýlar, ýstýraplar elbette can yakýyor, üzüntüye sebep oluyor ama çekeceðimiz bu üzüntüler sayesinde yarýn evlatlarýmýz rahat edecekler. Erdoðan’ýn hesabý bu.
Rusya ile sil baþtan
Devletlerin dostluklarý olmaz. Çýkarlarý vardýr. Dün Türkiye’nin çýkarý rest çekmekti rest çekti bugün iliþkileri tamir etmek ve tamir ediyor. “Yenikapý Ruhu”nun estirdiði fýrtýna nedeniyle sesini çýkaramayanlar ufaktan ufaktan mýzmýzlanmaya baþladý. Tükürdüðümüzü yalamaktan bahsediyorlar. Ciddiye almayýn. Unutmayýn biz Rusya’ya G-20’de görüþelim dediðimiz halde “hayýr hemen görüþelim” teklifi Rusya’dan geldi. Çünkü onlarýn da çýkarý Türkiye ile iliþkileri tamir etmekten geçiyor.