Bilenler bilir, "asabiyet" kavramý, Ýbn Haldun'un kaleme aldýðý dev eseri "Mukaddime"nin omurgasýný oluþturur. Ayrýca siyasal hayatýn en tepesinden en alt katmanlarýna kadar fert, toplum ve devlet davranýþlarýna çok çarpýcý bir açýklama getirdiði için alabildiðine kullanýþlý ve ufuk açýcýdýr. Bu kavram üzerinden Ýbn Haldun, insaný hayretler içinde býrakan evrensel hakikatlere ulaþýr. Bu yüzden insanýn bireysel, örgütsel davranýþ kalýplarýyla ilgilenen hiç kimsenin bigâne kalamayacaðý, kalamadýðý bir kavramdýr. Ben de yazýlarýmda sýk sýk bu kavrama baþvururum.
Önümüzde yerel seçimler, ondan önce de partilerin aday belirleme süreçleri var. Ýster istemez bu kavrama bir kez daha baþvurma gereði doðdu. Dediðim gibi, son derece izah edici bir kavram.
Bu kavram baðlamýnda Ýbn Haldun, özellikle devletleþme sürecinde güçlü asabiyete sahip topluluklarýn diðerlerine göre daha þanslý olduklarýný ve aradan sýyrýlýp devleti ele geçirdiklerini anlatýr. Zaman zaman bir aþiret içinde en üst otoriteyi ele geçirmenin de aþiret içinde güçlü bir asabiyete sahip olmaya baðlý olduðunu vurgular. Kýsacasý en küçük toplumsal birimden en büyük birime kadar yönetmeye talip olan bireyin, topluluðun, bugünkü ifadesiyle partinin bir asabiyetinin olmasý gerekir.
Ýbn Haldun, "asabiyet"e "grup içi motivasyon"a yakýn bir anlam yükler. Birey olsun, topluluk olsun, devlet olsun yönetmek için bir motivasyona sahip olmak bir zorunluluktur, der. Bu asabiyetin, yani motivasyonun tamamen iyilikten ibaret olmasý da gerekmiyor. Bazen ve hatta devletler tarihi açýsýndan bakýldýðý zaman, çoðu kere kötü niyetler de güçlü bir motivasyon saðlayabiliyor. Batý medeniyetini, dünyayý yönetme pozisyonuna kadar ulaþtýran sömürgecilik motivasyonu gibi. Ýbn Haldun, "Ýnsan doðasý gereði baþkasýnýn sahip olduklarýný zorla alýr" demektedir.
Bu kavramýn yerel seçimler baðlamýnda ifade ettiði anlam ve göreceði iþlev meselesine gelince, 12 Eylül Darbesi'nden sonra toplumsal motivasyon, birey, toplum ve parti baðlamýnda, tam bir çöküþ hali egemendi, kimi akýmlar doyum noktasýna ulaþtýklarý ve asabiyet açýsýndan yozlaþtýklarý, kimi de esasen asabiyetleri olmadýðý halde dýþarýdan desteklendikleri için tükenmiþti. Her zaman, kitlesini uzak hedeflere yönelik olarak motive etmesini bilen Erbakan'ýn Refah Partisi, o günleri yaþadýðým için biliyorum, en yüksek motivasyona, yani asabiyete sahip hareketti. "Manevi kalkýnma", "Adil düzen" gibi kavramlar toplumda bir heyecan yaratýyordu. Nitekim darbecilerin izin verdikleri ilk yerel seçimlerde, bu anlayýþýn uzun süre yerel yönetimler baðlamýnda ülkenin baþ gündemini oluþturacaðýna iliþkin bir geliþme yaþandý. Van ve Urfa belediyelerini Refah Partisi kazandý. Motivasyon o kadar güçlüydü ki hâlâ belediyeler baðlamýnda model olarak gösterilen bir süreçti bu. Nitekim ayný asabiyetin, yani motivasyonun devamý olan Konya Belediyesinin baþarýlarý, Millî Görüþ Hareketi'ne yerel iktidarýn, ardýndan da genel iktidarýn kapýlarýný açmýþtý.
Kürtlerin yoðun olarak yaþadýðý illerde on yýllardýr belediye ve hatta genel seçimlerde "kimlik" odaklý bir asabiyetin, motivasyonun belirleyici olduðu bir gerçek. Yerelde bu asabiyetin bir getirisinin olmadýðý da aþikâr. Bu yüzden partilerin kimliði dýþlamayan hizmet esaslý motivasyona sahip adaylarla bölgeye yönelmeleri baþarýyý getirecek ve hatta yeni bir sürecin kapýsýný da aralayacaktýr. Bu baðlamda HÜDA PAR'ýn, göstereceði adaylarýn motivasyonuna baðlý olmak üzere, bir zemin olma þansý var.
Baþta söylenmesi gerekeni sonda söyleyeyim; bu bir siyasal tercih ve de temenni yazýsý deðil. Sadece "asabiyet"i olan kazanýr, demek istiyorum. Türkiye'nin batýsýnda "hizmet", doðusunda "kimlik ve "hizmet" bu asabiyetin anahtarýdýr. Bu yüzden batýda Ak Parti, doðuda da HÜDA PAR uygun bir zemindir.