Yerim sizin nesnelliðinizi

Cumhuriyet gazetesinin FETÖ haberlerine bakýn: Küçük dilinizi yutacaksýnýz... “Cumhuriyet gazetesi bu mu?” diyeceksiniz.

Bir nesnellik.

Bir objektiflik.

Bir özen.

Bir titizlik.

FETÖ elebaþý Fetullah Gülen, darbeci Sisi’ye yakýn bir Mýsýr gazetesine konuþuyor. “Darbeyi ulusalcý-laik bir kesim yapmýþ olabilir” diyor.

Ulusalcý-laik gazete Cumhuriyet de, hiçbir sýfat, hiçbir tanýmlama, hiçbir suçlayýcý ifade kullanmadan, bu cümleyi “olduðu gibi” baþlýða çýkarýyor.

Örgütün “cemaat” olarak anýldýðý dönemde, nesnelliðin “n”sini bile hatýrlamayan Cumhuriyet, darbeciliði tescillendikten sonra örgütten söz ederken gazeteciliðin neredeyse bütün evrensel kurallarýný uyguluyor.

Utanmasalar, “hoca efendi” diyecekler.

Diyebilirler ki, “Biz terörist derken, siz hoca efendi güzellemeleri yapýyordunuz. Biraz da güzelleyelim. Bakalým ne çýkacak?”

Bir defa siz “terörist” demiyordunuz; açtýðýnýz “dinci-yobaz” torbasýna týkýþtýrýyordunuz; Fetullah Gülen’le dinen, fýkhen, siyaseten uyuþsun uyuþmasýn, “dindar” kimliðiyle bilinen herkese uyguladýðýnýz gibi...

Ki, Fetullah Gülen’i baþkalarýnýn maðduriyetinden pay sahibi kýlmak dýþýnda bir iþe yaramýyordu.

Öyle saldýrýyordunuz ki, hisse sahibi olduklarý halde Gülencileri bile “28 Þubat’ýn maðduru” haline getiriyordunuz. Allah için, onlar da pek güzel oynuyorlardý rollerini.

Hadi diyelim ki, bir kesim, yakýn zamana kadar “hoca efendi güzellemeleri” yapýyordu.

Peki, siz niçin vazgeçtiniz “dinci-yobaz” tanýmlamasýndan?

Eskiden devleti ele geçirmekle suçladýðýnýz bu “dinci yobaz güruh”, sosyolojik bir kesimin maðduriyetinden yararlanarak önce kendini legalleþtirdi, sonra devleti ele geçirdi.

Son olarak da, “darbe”ye kalkýþtý.

Niçin darbeci týynetini sere serpe ortaya sermiþ bu örgütün faaliyetlerine “kriminal” bir gözle bakmýyorsunuz?

Ne oldu o zehirli ve iðneli dilinize?

Üstelik devleti ele geçirmekle suçladýðýnýz bu “dinci yobaz güruh”, darbe tarihimizde görülmemiþ bir icraata imza attý; tanklarýný halkýn üzerine sürdü, meydanlarý yaylým ateþine tuttu, Meclis’i bombaladý, 249 insanýmýzý katletti.

“En kanlý darbe giriþimi”olarak tarihe geçen bu olay karþýsýnda niçin suspussunuz?

Hikmet Çetinkaya nerede?

Bir zamanlar nerdeyse “cemaat”siz cümle kuramayan, “din baronlarý”nýn en sýký temsilcisinin Fethullah Gülen olduðunu söyleyen, konu hakkýnda mebzul miktar makale ve kitap yazmýþ Hikmet Çetinkaya nerede?

Ýzmir’in kavaklarý, laiklik, Mustafa Kemal’in çakmak çakmak bakan gözleri, çaðdaþ cumhuriyetimiz, Nazým Hikmet, imbatla gelen akþamlar, ipil ipil yaðan yaðmur, Körfez, Karþýyaka’nýn kýzlarý, hepsi iyi hoþ da, Hikmet Çetinkaya’nýn mazmunlarýna ne oldu?

Kim unutturdu Ýzmir’in bu fettan kalemine ezberlerini?

Hani “ýþýk evleri”nden yükselen tehlike?

Laik cumhuriyetimizi “gýrtlaklayan” din baronu nerelere kayboldu?

Ýlhan abi’nizi bir sabah derdest edip götürmüþlerdi... 

Sonunda yüreðine indirdiler adamcaðýzýn.

Uður Mumcu’nun sütununa konuþlandýrdýðýnýz “caným arkadaþýnýzý” (Mustafa Balbay’ý) yýllarca cezaevinde tutmuþlardý... 

“Ergenekon örgütünün ana karargâhý” ilan ettikleri gazetenize bomba býraktýrýp güya bombacýlarla iliþkilinizi belgelemiþlerdi...

Sahte gizli tanýklarla hayatýnýzý karartmýþlardý...

Gözlerini kýrpmadan her melaneti iþlemiþlerdi...

Neden bu çeteye karþý sonsuz bir hoþgörü ve sevgi içindesiniz?

Haberlerinizdeki bu objektif bakýþýn, bu “nesnel” dilin, bu kýlý kýrk yaran dikkatin esbabý nedir?

HAMÝÞ

FETÖ’nün “hizmet” ve “cemaat” diye anýldýðý dönemlerde saplantý halinde peþ peþe Gülen aleyhtarý kitaplar yazan Hikmet Çetinkaya bir sabah “hidayetle” uyandý, darbeye kalkýþacak kadar gözünü karartmýþ FETÖ’nün terör örgütü sayýlamayacaðýný söyledi. Bu sözler, Zaman gazetesinin manþetini süsledi. Unutulmasýn!