Yeryüzündeki yabancý: Mülteci ve Müslüman

Mülteciler meselesi, ekonomik ve siyasi bir mesele olmaktan çýkmýþ artýk ahlaki ve insani bir mesele haline gelmiþtir. Uluslararasý evrakta; mülteci, sýðýnmacý, göçmen, vatansýz gibi farklý tanýmlarla ifadesini bulan insanlarýn, giderek “yabancý” baþlýðýnda bir nefret objesine dönüþtüðünü seyrediyoruz...

Ýlticayý, sürgünü, göçü konuþurken, buna sebep olan saiki konuþmadan geçeriz çoðu kez. Zira saik, öylesine güçlü ve acýmasýzdýr ki çoðu kez, dünya onu durduracak takatten kesilmiþ bir seyricidir ancak! Ve yapýlacak çok iþ vardýr, sökün ederek sýnýr kapýlarýna gelip dayanmýþ mültecilerin bir þekilde durdurulmasý için... Veya en iyi ihtimalle, bir çadýr, bir battaniye, bir þiþe su veya dikenli tellerle örülmüþ sýtma kamplarýdýr konukseverliðimizin en þaþalý hali... Onlarý bir gece vakti sadece sýrtlarýndaki çantayla hiç bilmedikleri uzun bir yola çýkartmýþ “saik”le hesaplaþmaya ise zamaný yoktur dünyanýn.  

Uluslararasý Af Örgütü’nün hazýrladýðý GÖÇ Raporu’na göre: Bugün dünyada kaydý tutulan 60 milyon civarýnda mülteci var. Her gün 42 bin kiþi ekleniyor bu sayýya... Sadece bu durum bile nasýl vahim bir durumla karþý karþýya olduðumuzu ortaya koyuyor...

Suriye’de yaþanan iç savaþ ise artýk insanlýk krizi halini almýþ, globalizm üzerinden yapýlmakta olan evrensel hukuk ve barýþa dair pozitif retorik, çökmüþ durumda... Kapýya dayanan iltica dalgasýna din ve yaþ sýnýrlamasý getirebilen Avrupa ülkelerinin yanýsýra, Macaristan’da medyaya yansýdýðý þekliyle mültecilere uygulanan açýk þiddet ve nefret, Türkiye’nin kabul görmeyen insani yardým koridoru ve güvenlikli bölge teklifleri gibi konularsa, ciddi bir insanlýk sýnavýna dönüþmüþ durumda.

BM’nin 2013 raporlarýna göre nüfusu 23 milyon civarýndaki Suriye’de yaþanan kriz neticesinde 7 milyon kiþi ülkesini terk etmek zorunda kalmýþ, 5 milyon kiþi ülke içinde zorunlu olarak yer deðiþtirmiþ, nüfusun 2/3’si yardýma muhtaç hale gelmiþtir. 2015 ilk yarýsý itibariyle, Avrupa’ya giriþ yapan 150 bin mültecinin yüzde 30’u Suriyeli’dir. Halen Türkiye’de 2.5 milyon civarýnda Suriyeli bulunmaktadýr...

***

Kimdir yabancý, iltica ettiði yer neresidir, mülteci kendisini nerede tamamlayacaktýr, yeryüzü zannetiðimiz kadar geniþ midir, daha da önemlisi sahibi kimdir derin denizlerin ve ufuklar boyunca uzanan sýradaðlarýn...

Bu sorularýn karþýsýnda kendisini yabancý olmaktan baþka hiçbir kelimeyle tarif edemeyeceðini söyleyen þair Edmond Jabes, terk etmek zorunda kaldýðý ülkesi Mýsýr’ý hep özleyerek vefat edecekti Paris’te. Cenazesi kaldýrýlýrken hayrete düþmüþtü ona “Arap” diyen komþularý, onu “katolik” zanneden toy muhabirleri de yanýltmýþtý ölümüyle, 1957’den 1967’e kadar ilkin sýðýnmacý ardýndan mülteci damgasý taþýyan kimlik bilgilerine raðmen, o arada kimliksizken yazdýðý 43 þiir, halen Fransýz þiirinin en güzel örneklerinden... “Konukseverlik kadar hiçbir þey sevindiremez mülteciyi, çünkü o, göklere sýðýnmýþ kuþlar kadar kýrýlgandýr” diyor Jabes..

Yerinden yurdundan edilerek bozguna uðratýlmanýn adeta soy kütüðünü tutan, ilticanýn arkeolojisini akademiye taþýyan Edward Said’se, sürgün için; “üstesinden gelinmeyecek derin bir hüzündür ve özdedir” diyor.

***

2012’deki “Merkezin Dönüþümü” baþlýðýný taþýyan araþtýrmasýyla Ebert Vakfý, Almanya’daki “yabancý” algýsýný ortaya koymuþtu. Alman kamuoyunun %36’sý, “yabancýlar, sadece sosyal devlet sistemimizi istismar etmek için geliyorlar ülkemize” fikrindeydiler bu araþtýrmaya göre... Doðu eyaletlerinde bu oran, %54’lere týrmanýyordu. Her 2 Alman’dan birisi, dýþarýdan gelen ve gelecek olana, istismarcý gözüyle bakýyordu...

The Guardian’da yayýmlanan nüfus araþtýrmasý da ilginç...

Fransýzlar, ülkelerindeki yabancý müslümanlarýn nüfus yoðunluðunu %23 zannediyorlarmýþ oysa sadece %8’miþ ülkelerindeki “yabancý müslümanlar”Belçikalýlar da %23 zannederlerken %6 imiþ gerçekteki rakam. Kanada’da %18 zannedilirken, %2... Ýngiltere’de %16 zannedilirken, %5... Ýspanya’da %14 zannedilirken, sadece %2 imiþ, yabancý Müslümanlarýn yoðunluðu...

Müslüman kimliðinin de týpký Mülteci kimliðinde olduðu gibi giderek “yabancý”lýkta eþitlendiði bir demdeyiz. Bunlarýn hepsi yeryüzünde ve gözönünde oluyor...