Hiç unutamadýðým ‘Ecevit o gece neleri kurtardý’ baþlýklý yazýsý iþte bu satýrlarla bitiyordu.
O günlerin hadsiziydi, bugünlerin ise utanmazý.
Hac dönüþünde baþlarýný örtme ve bundan sonra da ‘ofislerine’ örtülü olarak gitme kararý alan; AK Parti milletvekilleri Sevda Kaçar, Nurcan Dalbudak, Gülay Samancý ve Gönül Bekin Þahkulubey’e ‘Bugün mü hidayete erdiniz?” diye soran ‘kronik utanmazýmýz’ 2 Mayýs 1999’da TBMM’de ant içme törenine baþörtülü gelen Merve Kavakçý’nýn nezdinde de hepimizi yakasýndan iþte böyle silkelemeye çalýþýyordu!
Yok. 14 yýl önce öyle ‘Kusura bakmayýn, saygýsýzlýk addetmeyin’ gibi sözlerle de yanlýþ anlamayýn caným ‘sadece bir etik tartýþmasý açmak istiyorum’ gibi girizgahlarda da bulunmuyordu.
Yekten höykürüyordu.
Hürriyet okurlarýna, o gece nelerin kurtarýldýðýný muþtulayarak ‘Büyük siyasetçi iþte böyle anlarda parlar, büyür, devleþir’ övgülerine boðduðu Ecevit’in ‘Bu kadýna haddini bildiriniz’ sözlerinin ise tarihe geçtiðini yazmýþtý.
Merve Kavakçý metanetliydi. Ama ben hiç metanetli olamadým. Merve Kavakçý ne kadar soðukkanlýysa ben o kadar gözü yaþlýydým.
‘Düþün bu ülkenin yakasýndan!’ sözlerini hiç unutamadým, ama ne kindarlýk ne öfke ne de rövanþist duygularla deðil, kendime saygý anlamýnda unutmadým.
Zira ‘ülkeden’ kasýt elbette kendileriydi, ‘yakadan’ kasýt da kendi beyaz yakalarýydý.
Ertuðrul tek deðildi o günlerde, o kadar çoklardý ki...
Bugün baþýmýza demokrasi havarisi kesilenler, hükümeti otoriterleþmekle suçlayan ‘baðzý aydýnlarýmýz’, ‘baðzý yazarlarýmýz’ o gün hepsi birer Ertuðrul’du.
Hatýrlayalým.
***
Fatih Altaylý: Merve Kavakçý ya da benzerleri, 75 yýldýr bu Meclis’e türbanla girecek cesareti gösteremediler de, þimdi bu cesareti nereden buldular. Yürütülecek mücadele Kavakçý’ya karþý deðil, onu oraya sokma ve onu orada oturtma cesaretini gösteren kafaya karþý yapýlmalý. (Hürriyet ‘Teke tek’ baþlýklý yazýsý 5 Mayýs 1999)
Enis Berberoðlu: Yasalar, tüzükler, hatta gelenek ortadayken hukuk delinemez. DSP’nin milliyetçi Meclis’te tek baþýna sergilediði tutum bize göre de doðrudur: Türbanlý Merve dýþarý! (Hürriyet, 4 Mayýs 1999 ‘Türban siyasi mevzidir’ baþlýklý yazýsý.)
Can Ataklý: Gerçekten bir ajan provokatör olan Merve Kavakçý, Meclis´teki tüm partilerin gafletinden yararlanarak, çaðdaþ ve laik Türkiye´yi yaralayan eylemini gerçekleþtirdi. Meclis Genel Kurulu’na girmesi, yemin ettirilmese bile uzun süre oturmasý rezalettir, skandaldýr. (Can Ataklý, Vatan gazetesinde kaleme aldýðý 2.11.2011 tarihli ‘O yazýyý bugün de yazardým’ baþlýklý yazýsýnda herhangi bir piþmanlýk içinde olmadýðýný bir kez daha vurguladý.)
Güneri Civaoðlu: Bir geceyarýsý oldu bittiye getirilerek, Merve Kavakçý’nýn Meclis kürsüsünde baþörtüsüyle yemin etmesi saðlanýrsa ne olur? Kimilerinin geceyarýsý ne yapacaðý belli olmaz.
Hasan Cemal: Merve Kavakçý, Fazilet milletvekili. Daha Meclis’in ilk gününde türbanýyla meydan okudu. Bunalým kýþkýrtýcýlýðý yaptý.
Zülfü Livaneli: Merve Kavakçý, kiþisel özgürlükleri elde etme deðil, siyasi bir huruç hareketi yapma misyonunu taþýyor. Buna sistem izin vermez.
Oktay Ekþi’nin ne yazdýðýný ne söylediðini tekrar etmeye lüzum dahi yok.
Kýyamet kopar, sistem çöker diyorlardý.
Kýyamet kopmadý. Sistem de çökmedi.
Dün bunlarý yazan kalemler, (Ertuðrul Özkök hariç) kendi içlerinde içselleþtirmemiþ dahi olsalar bugün ayný çýðýrtanlýðý yapmadýlar.
Bugün saygý duyduklarýný, elbette baþörtülü vekilin yerinin Meclis olduðunu yazdýlar, baþörtülü vekilin mecliste olmasýnýn demokrasinin bir gereði olduðunu yazabildiler. Ne güzel.
En fazla, Þafak Pavey’in içindeki Kemalist zihniyetin hortlamasý sonucu ortaya çýkan, ne olduðu, ne anlatmaya çalýþtýðý belli olmayan konuþmasýndan medet ummaya çalýþtýlar.
‘411 el kaosa kalktý’ manþetlerinden, ‘Açýk açýk konuþtular’ ve ‘Türban pozu’ manþetlerine...
Son on yýlda geldiðimiz aþamaya baktýðýmýzda, son on yýlý en güzel anlatan ‘hayaldi gerçek oldu’ sloganýný hatýrlamýyor musunuz sizler de...
Demokrasinin önündeki bir engel daha bu kez ‘Meclis’te aþýldý.
Haydi hayýrlýsý.