Yeter, kesin sesinizi

Bir 28 Þubat’ý daha idrak ettik. Duygular ön planda mýydý, evet. Fakat toplum, özellikle 15 Temmuz’dan sonra yakaladýðý geleneksel “bilge” kimliðiyle 28 Þubat’ý bir ayrýþma ve alýþýldýk hamaset sözleriyle deðil, aksine, toplumsal uzlaþmaya geniþ manevra alaný oluþturan kimlikle deðerlendirdi. 

“Laiklik” diktatoryal hedefler doðrultusunda kullanýldý, “irtica ile mücadele” kýlýf yapýldý, hepimizin ortak gururu “10’uncu yýl Marþý”, birlik deðil bölmek için kullanýldý ama bugün fikrimiz, hatta 28 Þubat sürecindeki yerimiz ne olursa olsun bir konuda mutabakata varmýþ durumdayýz: 28 Þubat, týpký, 15 Temmuz gibi ülkemize dönük “küresel müdahaledir...”

Emperyalizm, 15 Temmuz’da, ordumuza 40 yýllýk sinsi plan çerçevesinde yerleþtirdiði 1 Dolar’lýk askerleriyle, 28 Þubat’ta ise asker-hukuk-medya üçgeninde üzerimize geldi.

Ýþin siyasi yönünde, 28 Þubat’ýn, FETÖ’nün askerlerine yol açmasý, Nuh Albayrak’ýn 24 TV-Farklý Görüþ’te ifade ettiði gibi 15 Temmuz’un da “anasý” olmasý gerçeði nettir. 

Ülke, yalnýz siyasi darbe yemedi, terörizmle mücadelesi Ýsrail’den gelecek çürük-çarýk insansýz hava araçlarýna, ambargolu savaþ malzemelerine de mahkum edildi. Baþbakan açýkladý, 28 Þubat’ýn Türk ekonomisine vurduðu darbe 390 milyar dolar!.. Prof. Dr. Kerem Alkin hesaplamýþ, 28 Þubat yaþanmasaydý, Türkiye’nin yýllýk ekonomik hacmi bugün 860 milyar dolar deðil, 1.5 trilyon dolar olacaktý!.. Dünya sýralamasýnda da bugünkü 17’inci sýramýzýn çok önünde Güney Kore’yi de geçerek 11’inci sýrada yer alacaktýk!.. 

Dünya ekonomisinde ayný sýraya ancak 2030 yýlýnda varabileceðiz, niye fakirleþtirdiniz bu ülkeyi, yaþattýðýnýz ekonomik krizler sonrasýnda daðýlan ailelerin, çöken sosyal yapýda ana-baba ayrý yaþamak zorunda kalan o çocuklarýn ne suçu vardý?.. 

 

Yeni tür kýþkýrtýcýlar

Soðukkanlý analizler ve geleceðe dönük ortak hedeflerle, toplumsal fay hatlarýný kapatarak yürümeye çalýþtýðýmýz bir dönemde, adamýn biri, bir TV ekranýndan konuþmuyor, baðýrsak boþaltýyor. 

Neymiþ, “sivil öldürmeye kalkarlarsa þuradan buradan baþlarlarmýþ...” Çoðul konuþtuðuna göre sormak hakkýmýz: Siz kimsiniz, silahlanýp onu-bunu öldürmeye mi hazýrlandýnýz, bahsettiðiniz semtlerdeki insanlarý katliam hedefi haline getirerek memlekette iç savaþ senaryolarý mý geliþtiriyorsunuz? (Ýstifa ettiði söyleniyor, laf ortada mý kalacak?)

Ne’siniz arkadaþ siz?.. 

Tam 28 Þubat yýldönümü öncesinde neden hepiniz birden ortalýða döküldünüz, birileri yeni “Aczmendiler” (sahi nerede o adamlar) mi oluþturmaya karar verdi?.. 

Gözümüzden kaçmýþ, ayný ekranda, bir baþkasý da, Mustafa Kemal için “zurnanýn son deliði” demiþ,OdaTV yakalamýþ, sen hangi zurnanýn kaçýncý deliðisin, gel bir söyle bakalým… 

Kim döktü sizleri birden ortalýða... Ayný günler, ne tesadüf, 18 Mart Üniversitesi’nden akademik unvan taþýyan bir ilahiyatçý (!) da genelev olarak kullanýlan –tövbe ya Rabbim- camiler üzerine konuþuyor. Neymiþ, 1924’te olmuþ bu. Yalan!.. 

Derdin ne, kimi kime karþý kýþkýrtmaya çalýþýyorsun? Ya da 28 Þubat sürecinin hangi aktörlerini toplumun en azýndan bir kesiminde aklamaya çalýþýyorsun? 

Bitmedi… Bunlarýn hepsi 28 Þubat’ýn yýldönümüne 10 gün kala üst üste yaþandý, atlamak olmaz… 

Bir baþkasý da “asansörde halvet” konusuna balýklama atladý, durduramadýk, yorgan battaniyeye de dolandý… Bir sorunun varsa, git doktora bir sakinleþtirici versin, takma kafaný böyle þeylere… 

 

Tenis maçý izler gibi  

Biri buradan bir laf ediyor, hop, diðer taraftan geniþletilmiþ bir kampanya!.. Vay efendim, “asansörde halvet” meselesi tartýþýlmalýymýþ, falan... Derdiniz kalmadý mý, her “hýyarým” diyene elinizde yoðurt kasesiyle koþacak mýsýnýz, üstelik bunlardan bir cacýk da olmaz… 

Yok, ortada bir telaþ var, 28 Þubat “emperyalist saldýrýsý” enine-boyuna tartýþýlmasýn, bu iþin sivil-asker iþbirlikçileri ile arkasýndaki ABD-Ýsrail ittifaký ele alýnmasýn, soðukkanlý analizlerle sorumlularý hesap vermesin… 

Öttür oralardan birilerini, atla lafýn üzerine, ortalýðý toz duman et, rahatla... 

 

Bu iþi örtemezsiniz

Oysa gerçek ortadadýr: 28 Þubat sürecinin tüm sivil unsurlarý, 2013 Gezi Parký, 17-25 Aralýk ve 7 Haziran 2015 seçiminin de ayný aktörleridir, yerleri deðiþmemiþtir. 15 Temmuz baþarýlý olsaydý, hep birlikte, “ordunun memleketi bir diktatörden kurtardýðýný, artýk, yeni bir demokrasi inþa etmenin gerektiðini” söyleyerek ülkeyi, týpký 28 Þubat’ta olduðu gibi emperyalizme peþkeþ çekmekte tereddüt göstermeyeceklerdi. 

Boþ yere çýrpýnmayýn, 26 yýllýk kýsa bir tarih bu, hiçbir þeyi örtemezsiniz… 

Ortalýða dökülenlere de söylüyorum,  kesin sesinizi, özellikle de Mustafa Kemal ile uðraþmayý da býrakýn...