‘Yetti artýk, asker gelsin de kurtarsýn!’

Türkiye'de darbeler hep yurt dýþýnda tezgahlanýr! Eðer Türkiye hükümeti ülke çýkarlarýný örneðin NATO ya da "Dünya durdukça dostumuzsun seeennnnn!" diye adýna türküler çýðýrdýðýmýz rahmetli Bayar'ýn "Hedefimiz bellidir... Biz küçük Amerika olacaaaazzzzz" diye nutuk attýðý ABD'nin çýkarlarý üstünde tutarsa vah ki ne vah vah! Baþýmýza taþ yaðsa bin kere daha iyi diye aðlaþacaðýmýz darbeler çanýmýza ot týkadý her seferinde. Bu darbelerin en acýmasýzý hiç kuþkusuz 12 Eylül rezilliðidir, baþýmýza taþ deðil kayalar yaðsaydý çok daha iyiydi. Bu 12 Eylül darbesini, baþta Amerika sonra da 17 yaþýnda bir çocuðun yaþýný büyütüp ipe çekme fikrinin mucidi, tuvalete giderken bile "ben ve konsey arkadaþlarým" diyerek her eylemi paylaþtýran, ülkenin gelmiþ geçmiþ en büyük düþünürü Mustafa Kamil Zorti diye bilinen Kenan Evren'e borçluyuz elbet. Bugün adý caddelerden, sokaklardan, kýþlalardan kazýnan Evren aldýðý her emri yerine getirmeyi görev bilmiþ ve Fransýz devriminin, acýmasýzlýðýyla tarihe geçmiþ Robespier'ine bile rahmet okutmuþtur! 

  

ADIM ADIM DARBE

Askeri müdahale fikri Kahramanmaraþ olaylarýndan sonra milletin gündemine yerleþti! Ne oldu Kahramanmaraþ'ta? Bomba patladý. Ne zaman? 19 Aralýk 1978'de! Kahramanmaraþ'ýn neresinde? Çiçek Sinemasý’nda! Hemen ardýndan çoðunlukla solcularýýn gittiði bir kahve tarandý. Bunu izleyen günlerdeyse bombalamalar ve taramalar karþýlýklý olarak devam etti. 

Ýlk bombanýn atýlmasýndan dört gün sonra 23 Aralýk 1978'de, Kahramanmaraþ halký topyekun bir savaþýn içinde buluverdi kendini. Ýlk belirlemelere göre ölü sayýsý 100'ü geçmiþ, yaralý sayýsýysa binlerle ifade ediliyordu. Buna benzer olaylar daha önce Çorum ve Malatya'da da meydana gelmiþti. Önceleri saðcý ve solcu öðrencilerin vuruþmasý olarak nitelendirilen bu "kavgalar" zaman zaman da olsa Alevi-Sünni çatýþmasýna dönüþüyordu. Ayný senaryo ufak tefek deðiþikliklerle birçok ilde sahneye kondu. 

Darbe ya da müdahele fikri ilk kez bu olaylardan sonra ortaya atýldý. Darbenin þart olduðu halkta da taban bulmuþtu artýk! "Yetti canýmýza; ordu gelsin kurtarsýn !!"

Ancak terör 1978 yýlýna özgü bir olgu deðildi. Ülkücü örgütlenmenin ülke genelinde etkin bir konuma gelmesiyle baþlayan gerginlikler, sol-sað çatýþmasýna dönüþmüþtü. Ancak Ýçiþleri Bakanlýðýna gelen bilgiler sað ya da sol örgütlerin silahlarý hep ayný kaynaktan geliyordu! Silahlar genellikle Bulgaristan üzerinden gizlice ülkeye sokuluyordu. Peki kimdi bu silahlarý gönderen? Buna kimse cevap veremiyordu. Banka soygunlarý, uçak kaçýrma eylemleri ve Alevi-Sünni gerginliði derken, sað-sol karþýtlýðý TBMM'ye de yansýmýþtý. Artýk darbenin eli kulaðýndaydý. Hatta birçok örgüt üyesi, darbe geliyor diye yurt dýþýna kaçmaya baþlamýþtý bile!