1987-1990yýllarý arasýnda rahmetli Ali Nar hocaya destek vermek için Ýslami Edebiyat Dergisi’nin sahipliðini ve yazý iþleri müdürlüðünü yaptým. 1989 yýlýnda da Dünya Ýslami Edebiyat Birliði’nin (DÝEB) Ýstanbul’da toplanan 2. Uluslararasý Kongresi’ni organize ettim.
DÝEB’in Fas temsilcisi el-Miþkat adýnda bir dergi yayýnlayan Hasan Emrani de misafirlerimiz arasýndaydý.
Emrani Fas’adöndükten sonra beni telefonla arayarak Kazablanka’da ‘Ýslam Dünyasýnýn Bugünü ve Geleceði’ konulu bir sempozyum yapýlacaðýný, bu sempozyuma Erbakan’ý davet etmek istediklerini söyledi ve benden hocaya bu daveti iletmemi istedi.
* * *
Hoca’yý aradým kabul etti ve 1990 yýlý Eylül ayýnýn son günleriydi birlikte Kazablanka’ya gittik. Ýki gün süren sempozyumun programý önceden belirlenmiþ kimlerin teblið sunacaðý önceden belirlenmiþ ve teblið metinleri de basýlý olarak davetlilere daðýtýlmýþtý.
Bizim konuþma hakkýmýz yoktu, sadece dinleyici olarak katýlmýþtýk. Ancak müzakere bölümünde 5 dakikalýk bir deðerlendirme yapma hakkýmýz vardý.
Erbakan hoca için ikinci gün öðleden sonra müzakere bölümünde konuþmasý için söz istedik.
O gün akþam Hoca’yla 6 saat çalýþarak Adil Düzen’i anlatan bir konuþma metni hazýrladýk. Ben Arapça’ya çevirdim.
* * *
Ýlgililerle konuþtum bir de tepegöz temin ettik. Hoca dünyanýn dört bir yanýndan gelmiþ uzmanlara uzun bir sunum yapacaktý ama süre sadece 5 dakikaydý.
Sempozyumun bütün oturumlarýnýn baþkanlýðýný Evkaf Bakaný yapýyordu sýký bir disiplin uyguluyordu.
SýraHoca’ya gelince kürsüye çýktýk grafiklerle resimlerle orijinal bir sunum yapmaya baþladýk. Hoca Türkçe konuþuyor ben Arapçaya çeviriyordum.
5 dakika dolunca sempozyum baþkaný olan Evkaf Bakaný, ‘Sayýn Erbakan süreniz doldu toparlayýn’ diye ikaz etti.
Aman Allahým, salon ayaða kalktý. ‘Biz Erbakan’ý dinlemek istiyoruz’ diyerek hazýrun kürsüye yürüdü ve bir alkýþ tufaný koptu.
Bakan neye uðradýðýný þaþýrdý izin vermek zorunda kaldý. 5 dakika için kürsüye çýkan Erbakan hoca tam 45 dakikalýk bir sunum yaptý. Allah rahme eylesin hoca beni gördükçe ‘Benim gaza arkadaþým.’ derdi.
* * *
Nereden mi hatýrladým.
“Birleþmiþ Milletler Genel Kurulu’nda liderlerin konuþma süresi 12 dakikadýr ama Erdoðan tam 27 dakika konuþtu. Kimse müdahale etmedi, edemedi.
Dünya 5’ten büyüktür dedi, vicdanlý olun, korkmayýn, omurgalý olun dedi. Kimse itiraz etmedi, edemedi.
Suriye’ye girdik gerekirse Musul’a da gireriz dedi. Kimse bir þey diyemedi.
BM Genel Kurulu bu þekilde yürümez dedi. Sorunlarý çözemiyor sorun çýkartýyor dedi. Kimse bir þey diyemedi.
Bunlarý tüm dünyanýn gözlerinin içine bakarak söyledi.”
* * *
Güçlülerin haklý olduðu günümüz dünyasýna haklýlarýn güçlü olmasý gerektiðini ancak karizmasý olan yüreði olan cesareti olan birileri söyleyebilirdi.
Recep Tayyip Erdoðan15 Temmuz’da DÝRÝLÝÞ destanýný yazan bu milleti layýkýyla temsil edip göðsümüzü kabartacak bir performans sergiledi BM’de ki konuþmasýnda ve temaslarýnda.
Dünyanýn gýpta ile seyrettiði bir cumhurbaþkanýna sahip olduðumuz için ne kadar þükretsek azdýr.
Erdoðanbir sosyalist, bir liberal ya da mason olsaydý ona her dakika küfretmekten geri duramayanlar onu göklere çýkarýrlardý. En büyük devrimci ilan ederlerdi,Nobel’e aday gösterirlerdi.
Tüm baþarýlarýna raðmen ondan nefret ediyorlar. Sebebi çok basit çünkü o hem dindar hemmilli hem de baðýmsýz.
Þeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye öðütlerindendir der ki, “Haklý olduðun mücadeleden korkma! Bilesin ki atýn iyisine doru, yiðidin iyisine deli derler.”
Hayýrlý cumalar!