Yıldıramazsınız, korkutamazsınız sadece azmimizi bilersiniz

Gazetemizin patronuna silahlı saldırı gerçekleştirildi. Öncesinde gazetemizin önüne bomba konuldu. Çok şükür bomba amacına ulaşılamadan imha edildi. 

Yine çok şükür sevgili kardeşim Murat Sancak’a yönelik suikast başarısızlıkla sonuçlandı.

Bunu kim mi yaptı? Bombanın sahipleri belli... PKK terör örgütüyle işbirliği içindeki bir başka terör örgütü: MLKP...

HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ’ın içinden geldiği örgüt...

Yüksekdağ, MLKP’nin siyasi partisi ESP’nin genel başkanlığından PKK’nın siyasi kanadı olan HDP’nin Eşbaşkanlığına geçti... PKK-MLKP işbirliği... HDP-ESP işbirliği...

Bu süreçte sadece PKK-MLKP işbirliği söz konusu değil, DHKP-C örgütü de bu konsorsiyumun bir üyesi. Suriye Baas rejimiyle bağlantılı başkaca sol-Alevici örgütler de... Düne kadar PKK ile DHKP-C iktidar kavgası için birbirinin gözünü oyuyorlardı. Alan hakimiyeti kavgasında birbirlerinin kanını döküyorlardı. Ama şimdi aynı terör konsorsiyumunun içinde “ortak düşman”a karşı birlikte savaşıyorlar.

Ortak düşman: Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti hükümeti...

Bu konsorsiyumun hangi “üst akla” hizmet ettiğini söylemeye gerek yok. MLKP’nin üslendiği bomba patlamış olsaydı onlarca insanımız hayatını kaybetmiş olacaktı. Bu alçak terör saldırısı karşısında demokrasi ve barışı dilinden düşürmeyen HDP ve Eşbaşkanı Yüksekdağ’dan tek bir kelimelik kınama gelmedi. MLKP daha ileri giderek Yüksekdağ’la ilgili yapılan yayınlardan dolayı Star’ın mutlaka cezalandırılacağını söylediğinde de Yüksekdağ hiçbir açıklama yapmadı. Kendisi için yapıldığı ilan edilen bu terör saldırıları konusunda çıkıp tek laf etmedi. “Niçin benim için Star’ın önüne onlarca masum insanın hayatına mal olabilecek bir bombalı terör girişiminde bulunuyorsunuz? Neden benim üzerimden bir gazeteyi tehdit etmeye devam ediyorsunuz” demedi.

Murat Sancak kardeşimize yapılan bu alçakça terör saldırısı konusunda da hem Yüksekdağ hem de kurumsal olarak HDP hiçbir tepkide bulunmadı. HDP’nin diğer Eşbaşkanının miting meydanında Star vb. gazeteleri sallayarak nasıl hedef gösterdiğini hatırladığımızda bu saldırının arkasında nasıl bir konsorsiyumun olduğunu çıkarsamak hiç de zor değil.

***

Bu ülkenin yasal bir partisi sırtını terör örgütüne dayadığını söylüyor. Bu ülkenin yasal bir partisi ağzından demokrasi ve barış kelimesini düşürmüyor ama kendinden farklı düşünen bir medya grubuna yönelik bir terör saldırısına tepki koymuyor. Alenen bu terörün arkasında durduğunu da göstermekten kaçınmıyor. PKK’nın yayın organına yönelik bir eylem olmuş olsaydı “demokrasi” ve “medya özgürlüğü” bahsinde kıyamet kopartmazlar mıydı? Veya kendilerine arka çıkan medya organlarından birine buna benzer bir eylem yapılmış olsaydı HDP yöneticileri sabah akşam çıkar konuşmazlar mıydı? Aynı şey diğer medya organları için de geçerli... Paralel alçakların medyasına söyleyecek lafımız yok. Ama öteki medyanın Murat Sancak’ın şahsında Star medya grubuna yöneltilen suikast eylemini görme biçimi “medya özgürlüğü” bahsinde ne yana düşüyor dersiniz?

Hala utanmadan sıkılmadan “havuz medyası” demeye devam ediyorlar... Şimdi biz kalkıp onlar için “terör medyası” veya “terör destekçisi medya” mı diyelim? Sırtını teröre dayadığını söyleyen HDP’ye hâlâ laf dokundurmayan malum medyaya sizce ne ad vermek lazım, ne sıfat takmak gerek?

***

Siirt’te 8 askerimiz şehit ediliyor. Bu ülkenin saygın üniversitelerinden birinde öğretim üyesi olan Ayşe Hür kalkıp “Aman ha, hemen PKK’yı suçlamayın, geçmişteki JİTEM’i unutmayın!” türünden twitt’ler yazabiliyor. Yani hemen PKK’ya kol kanat germe ihtiyacı duyabiliyor. Bölgenin yeni JİTEM’inin PKK olduğunu bilmeyen var sanki. CNN Türk’ün spikeri Nevşin Mengü aynı terör olayı karşısında hemen sahne alıp “Aman ha, HDP’yi kriminalize etmeyelim” türünden laflar etme ihtiyacı hissedebiliyor. Sanki kendisi gazeteci-televizyoncu değil de HDP’nin siyasi sözcüsü gibi...

HDP’yi kimsenin kriminalize ettiği yok. Sırtını terör örgütlerine dayadığını söyleyen bir HDP kendini kriminalize etmiş olmuyor mu zaten? “PKK isterse sizi tükürüğüyle boğar” diyen bir HDP’li vekil, “Devletin kurumlarını tanımıyoruz. Özyönetimimizi ilan ediyoruz. Kendi güvenliğimizi de kendimiz sağlayacağız!” diyen HDP’li belediye başkanları HDP’yi kriminalize etmiş olmuyor mu?

Nevşin Mengü gibilere sormak lazım: IŞİD terör örgütünün partisi mecliste olmuş olsaydı acaba aynı hoşgörüyü ve kollamayı o parti için de yaparlar mıydı? “PKK ile IŞİD aynı değil bizim için!” diyorsa Mengü gibiler takdirini aziz milletimize bırakıyorum.

***

Terörle yüreğimize korku salamazsınız. Bize asla diz çöktüremezsiniz. Bizi zinhar yıldıramazsınız. Sadece azmimizi bilersiniz.

Durmak yok, yola devam diyoruz.

Yiğit kardeşim Murat Sancak’a geçmiş olsun dileklerimle...