Yine ‘keşke’ demeseydik keşke

Keşkeler insanın öğrenmesini sağlar derler ama nedense bizim öğrenmemiz gereken çok şey var hala. Aynı konuda yaşanan pek çok keşkelere rağmen üstelik... Tabii ki keşke dedikten sonra kayıpları geri getirmek mümkün değil, basit bir keşke demek de yetmiyor işte yeni kayıpları engellemeye. Geçtiğimiz haftalarda Hatay’da yaşanan selden bahsediyorum. Dörtyol ilçesi Göcek Yaylası’nda yaşanan sel, beş can kaybına, 12 kişinin yaralanmasına neden oldu. Maddi hasardan söz etmiyorum bile...

Her sene yaz yağmurları sezonunda can kayıplarının yaşandığı bu olaylar tekrarlanıyor maalesef. Sebebi çok basit ve hepsinin nedeni neredeyse aynı. Dere yatağına yapılan evler. Bu çarpık yapılaşma, sıradan normal sınırlarda diyebileceğimiz yağışları sele, taşkınlara dönüştürüp olayı afet boyutlarına taşıyor ister istemez. 

Aslında afetler yaşamın normal birer parçası. Tıpkı sıradan bir günün yaşanması gibi deprem, hortum, sel veya yanardağ patlaması... Bunlar doğanın varlığının gerçekliği kadar sahici ve olağan. Tuhaf olan Türkiye’nin afetlere hazırlıksız yakalanması. Benzer her tecrübeden sonra yaşanan olumsuz sonuçlar, can ve mal kayıpları, defalarca söylenen keşkelerin sonucunda değişen çok fazla bir şey olduğunu söyleyemeyiz. Hala yanlış yapılaşma, dere yataklarına inşa edilen binaların kullanılmaya devam ediliyor oluşuna söyleyecek tek söz bulamıyorum.

Afet yönetim sistemi bütün kuruluşlar için öncelik teşkil etmediği sürece, doğa ihmalleri, hataları affetmemeye devam edecektir. “Afete hazır mısın?” sorusuna “Evet” cevabı verebilmenin sırrı sadece depreme karşı önlem almaktan geçmiyor maalesef. Hatta sadece depreme karşı önlem almak diğer afet türlerini hiçe saymak anlamına gelir ki bu, büyük kayıplara neden olabilecek ciddi bir hatadır.

YAĞIŞ TRENDLERİ DEĞİŞİYOR

Küresel iklim değişimiyle birlikte Türkiye’nin bazı bölgelerinde kuraklık ve uç hava olaylarının sıklaşacağı yıllardır söylenegeliyor. Üstelik artık örnekleriyle yaşanıyor gözümüzün önünde... Hatay’daki selde dört saatte metrekareye 121 kg yağış düştüğü belirlendi, hatta o dört saatin iki saatinde metrekareye düşen 121 kg yağışın 105 kilogramının yağış olarak yere indiği ölçülmüş. Dolayısıyla iki saat içinde çok yüksek miktarda bir yağış toprak buluştu, ani sel ve heyelanın yaşanmaması sürpriz olurdu...

Artık yağış trendleri değişiyor. Birkaç saat içindeki yoğun yağış, ani sellere yol açabiliyor dere yataklarında. Eskiden çok nadir ve hafif hortumların yaşandığı Türkiye’de artık şiddetli büyük çaplı hortumlara şahit oluyoruz. Görünen o ki bu tip hava olaylarının sıklığı ve şiddetinin artacağı apaçık ortadayken, halen dere yataklarındaki evlerde yaşamanın çok da mantıklı olduğunu söyleyemeyiz.

En önemlisi afetle kastedilen kavram tam anlamıyla açıklanmalı, tanımlanmalı, yasalarda tüm kurum yönetmeliklerinde tam olarak tarif edilmeli. En azından Türkiye’de sıklıkla görülebilen ve ciddi kayıplarla sonuçlanabilen afetlerden bazıları tüm ayrıntılarıyla bilinmeli. Bunlara karşı önlem alınmalı. Somut adımlarla ilerlenmeli. Aksi durumda keşkelerin, can kayıplarının sayısı artmaya devam edecektir.