Dün Türkiye’nin ekonomik kalkýnmasýnda hem fiziki hem de simgesel açýdan tarihi bir yeri olan 3. Havalimaný’nýn temeli atýldý. Bu projenin niceliksel boyutu üzerinde durmayacaðým; yýlda 150 milyon yolcu kapasitesi bile tek baþýna, iþin niceliksel boyutunu anlatýyor. Bu proje, bize Türkiye’nin, kendisi ile birlikte hem batýsýný hem de doðusunu deðiþtirdiðini anlatýyor.
Geçen gün Rusya kaynaklý bir haber ajansý bana; Türkiye, Rusya’nýn Avrasya Birliði’ne katýlýr mý diye sordu; ben de ‘Türkiye, artýk hem doðusuna hem de batýsýna bakýyor, hiçbir þey eskisi gibi deðil; batýda da, doðuda da, Türkiye halkýnýn çýkarlarý gereði olacaðýz. Biz niye Rusya’nýn ‘birliðine’ katýlalým, biz birlik kurarsak Rusya’da isterse o katýlýr’ dedim. Þimdi þundan eminim bu güveni, artýk Türkiye’de yaþayan herkes, kendinde -siyasi nedenlerle kabul etmeyenler olsa bile- hissediyor ve bence bu bile bir devrim.
Ekonomi de suikaste uðradý...
Bu baðlamda Baþbakan’ýn TÝM Genel Kurulu’nda yaptýðý konuþmaya deðineceðim; Baþbakan son 12 yýlda Türkiye ekonomisinin büyük badireler atlattýðýný, siyaset kadar ekonominin de, yakýn zamana kadar kendi çýkarlarý için seçkinci bir oligarþik yapý oluþturan çevrelerin suikastýna uðradýðýný belirtti. Baþbakan, Türkiye’de yakýn zamana kadar bu oligarþinin çarkýnýn döndüðünü ve bu çarkýn içinde, bazý tekeller, ‘sivil toplum’ kurumlarý ve medya olduðunu söyledi. Bütün darbelerin ve darbe giriþimlerinin, bu çarký oluþturan egemen azýnlýðýn iþi olduðunu kaydeden Baþbakan, þimdiye kadar, Türkiye’de yalnýz Ýstanbul ve Batý’ya yatýrým yapan sermaye çevrelerinin kazandýðý, baþta Doðu olmak üzere, Anadolu’nun kaybettiðini söyleyerek artýk tüm Türkiye kazanacak, bunu hazmedin dedi.
Tabii bu vurgularýn çatýsý, köklü bir rejim deðiþikliði olmasa bile, ona yakýn bir sermaye birikimi deðiþimi ve buna baðlý büyük dönüþüm diyeceðimiz süreç... Baþbakan buna Anadolu ihtilali diyor.
Bu da þu sözlerinde belirginleþiyor; ‘biz sermayenin belli ellerde toplanmasýný deðil, daðýlmasýný saðlamaya çalýþtýk; bu da bazý güç odaklarýný rahatsýz etti ancak buna devam edeceðiz.’ Buna katýlýyorum; gerçekten özellikle 2008’deki yol ayrýmýna baðlý olarak, 2009 küçülmesi geçildikten sonra, AK Parti bu adýmlarý atmaya çalýþtý.
Temerküz deðil, infak...
Ancak bundan öte bu yol, Baþbakan’ýn biraz da Ýslam ekonomisinden esinlenen, ekonomi anlayýþýnda var. Yani faize dayanmayan ve daha çok üretim ve ticaret yoluyla elde edilen kazancýn, yeniden bir öncekilerden daha fazla katma deðer üretecek yeni alanlara yatýrýlmasý ve bu sermaye birikiminin kamusal mekanizmalarla yaygýnlaþtýrýlmasý... Bu modeli günümüz Ýslam ekonomisinde pekala yeni-güncel bir ‘infak’ müessesesi olarak da anlatabilirsiniz. Sermaye birikiminin tabana yayýlarak çoðalmasý, þüphesiz çok güçlü bir kamusal düzenleme gerektirir. Bu kamusal düzenleme, örneðin finansal alanda kamu varlýklarýnýn tümüyle halka arzý ve bunlarýn kamusal üst kurumlarca kârlýlýk perspektifinde yönetilmesi þeklinde olabilir ki, bu model, günümüz Türkiye’sinde hemen uygulanabilecek bir modeldir.
Yine bu hafta Azerbaycan devlet enerji þirketi SOCAR Ýzmir-Aliaða’da yaptýðý dev petro-kimya yatýrýmý için 18 yýl vadeli 3.29 milyar dolarlýk proje finansmaný saðladý. Bir devlet þirketi olan ama yalnýz Türkiye’de deðil, Kafkasya ve Avrupa coðrafyasýnda, yakýn gelecekte enerji piyasalarýný düzenleyecek en büyük oyunculardan birisi olmaya aday SOCAR’ýn piyasa dýþý bir devlet þirketi olduðunu söyleyebilir misiniz; tam aksine bugün SOCAR gibi þirketler, eski küresel tekelci yapýyý kýrarak, piyasalarý doðru yönde -hem fiyat hem de arz olarak- regüle ediyor. Ýþte SOCAR’ýn gelip, Baþbakan’ýn bürokratik oligarþi dediði yapýya raðmen, bu devasa yatýrýmý yapmasý ve bu kadar uzun vadeli yatýrým projesi kredisini Türkiye’ye getirmesi hem bize yeni Türkiye’yi anlatýr hem de piyasaya dayanan ama mülkiyetin önemli olmadýðý, tabana yayýlan yeni bir sermaye birikimi çevrimini anlatýr.
Yeni bir model
Ayný þeyi yakýnda ismini daha çok duyacaðýmýz TPAO için söyleyebildiðimiz gibi Halk Bankasý için de söyleyebiliriz. Demek ki burada karþýmýzda, Baþbakan Erdoðan’ýn öteden beri söylemeye çalýþtýðý, yeni bir model var. Ancak bu model, hem Türkiye’nin þimdiye deðin oligarþik bir azýnlýðýn elinde olan ‘eski’ vesayetçi modeli ile çeliþiyor hem de þu an dünyadaki küresel hakim güçlerin yürütmekte olduðu modelle...
‘Erdoðan olmasýn cephesi’ geniþliyor
Bu açýdan þu günlerde þöyle hikayeler çok duyuyorum; ‘Ýngiltere’den -ülke önemli deðil, bunu ABD falan diye de deðiþtirebilirsiniz- bir heyet gelmiþ, Türkiye’deki bütün siyasi parti, grup, çevrelerle özel görüþmeler yapýyor ve Türkiye’nin bundan sonraki yolu için Erdoðan’sýz çok geniþ bir ittifak oluþturmaya çalýþýyormuþ.’
Bu gibi söylentiler doðru ya da deðil ama gerçek olan þu var; Türkiye’de, Baþbakan’ýn TÝM Genel Kurulu’nda çok keskin konturlarla ayýrdýðý ‘Eski Türkiye’ tablosuna dönmek isteyen oligarþi çeperini geniþletiyor; geriye dönmenin, CHP ve onun takipçisi ulusalcý dar kafalýlýða mahkum yapýlarla mümkün olmayacaðýný anladýlar. Þu an þu formüle razýlar; yalnýz Erdoðan olmasýn; hadi bu da olmadý Erdoðan’ýn etkinsizleþtirildiði bir çözüm bulalým. Bunun için, þu an CHP içine oynamaktan vazgeçip orayý kendi haline býraktýlar ama kesinlikle kendi haline býrakmadýklarý bir AK Parti var. Ama burayla da sýnýrlý kalmýyor; Türkiye’nin bütün sivil ve resmi köklü kurumlarý, yapýlarý, kiþileri üzerinden çok geniþ bir anti-Erdoðan cephesi oluþturulmaya çalýþýlýyor. Bu -yeni- cephenin içinde kesinlikle, þimdiye deðin, Baþbakan’a en aðýr hakaretlerde bulunan, diktatör diyen ulusalcý takýmý yok. Bu yeni cephe, tam aksine, ‘Baþbakan biraz yavaþ gitmeli, bu ‘eskilerle’ artýk konuþmaya baþlamalý, ayný gemideyiz nihayet’ diyenleri de kapsýyor. Ancak, eski Türkiye’nin egemenleri ile kesinlikle ayný gemide olmadýðýmýza inanan koca bir Türkiye var ve Baþbakan da zaten bu Türkiye’yi yüksek sesle haykýrýyor. Ýþte bu, kesinlikle bir yol ayrýmý...
Zaten bu yol ayrýmý bu denli belirginleþmesiydi Türkiye, dün dünyanýn ticari ve ulaþým aðýný deðiþtirecek 3. Havalimaný projesinin temellerini atamazdý. Uzak Asya ile Avrupa’yý birleþtiren, ticari aðlarý örmeye Marmaray’dan baþlayamazdý. Bu bir yol ayrýmý... Herkes tercihini yapmalý...