Amasra'dayýz.
Yaz sýcaðý herkes hafif giyinmiþ, hiç kimseyi kýyafetinden tanýmak mümkün deðildi.
Lakin sonra, yaný baþýmda cemaatten biri olarak namaz kýlan þahsýn Amasra Kaymakamý olduðunu görmek de etkileyiciydi.
Bir mülki amirin resmiyetten uzak halktan biri gibi halkýn içinde olmasý önemlidir.
Amasra kaymakamý Kadir Perçi beyin halk ile bütünleþmiþ hali de etkileyiciydi. Türkiye Yüzyýlý mülki amirlerinden biri olarak göze çarpýyordu.
Cuma namazýnýn akabinde Þehid Ýsmail Heniyye için gýyabi cenaze namazýný kýldýktan sonra Cide üzerinden Doðanyurt ilçesine geçtik.
Aslýnda Türkiye son 22 yýlda þehirlerarasý yollarda muasýr medeniyetler seviyesinin üzerine çýkma baþarýsýný göstermiþtir.
Bu gerçeði Ýstanbul'dan Amasra'ya kadar çok net görüyorsunuz. Otobanlarýn ötesinde batýnýn otobanlarý düzeyinde duble yollar bu gerçeði çok net gösteriyor. Hele sayýsýz modern tüneller 22 yýlýn ne anlama geldiðini çok net hatýrlatýyor.
Biz Bartýn'dan sonra görmediðimiz sahil yollarýný tercih ettik,
Amasra Ýnebolu arasýný kýyýya paralel uzayan dað yolundan geçerek tabiatý görmek istedik.
Sol tarafýmýzda Karadeniz görünüyor ama Karadeniz ile aramýzda yer yer adeta uçurum vardý. Kývrým kývrým yollardan güzergâhtaki köylere selam vererek geçtik.
Yollar öylesine dik ve sert virajlýydý ki selam verdiðimiz köylüler þaþýrýyor ve hayretle 'Buralarda ne iþiniz var?' diye soruyorlardý.
Doðanyurt ilçesine kadar yorucu bir yolculuk ettik.
Bedenimiz yorulmuþ olsa da gördüðümüz tabii güzellikler yorgunluðumuzu alýrcasýna içimizi ferahlatýyordu. Çýplak toprak parçasý göremediðimiz gür orman ve yeþillik insanýn gözünü de gönlünü de ferahlatýyordu.
Hele Anadolu insanýnýn misafirperverliði, anlatýlmaz yaþanýr.
Küçük bir ilçe olan Doðanyurt'ta sahildeki Öðretmenevi'nde dalgalarýn hýþýrtýsý eþliðinde geceledik.
Bu arada sadece gece konakladýðýmýz Doðanyurt'ta Belediye Baþkaný Ahmed Kaya'nýn Öðretmenevine gelip programlarý sebebiyle bize eþlik edemediði için üzüntüsünü belirtmesi Anadolu insanýnýn misafirperverliðinin ayrý bir tezahürüydü.
Ertesi gün Ýnebolu Abana üzerinden Sinop'a geçtik.
Bölgedeki tabii güzellikleri ne kadar methetsem anlatmýþ sayýlmam. Mevla'nýn bahþettiði bu güzelliklere ne kadar þükretsek azdýr!
Cide'ye 11 km. uzaklýktaki Gideros Koyu'nun adýný çok duymuþtuk levhasýný görünce indik gördük o harika ortamda biraz dinlendikten sonra tekrar yola koyulduk.
SÝNOP
Yazlarýný memleketi Sinop'ta geçiren Prof. Dr. Abdurrahman Dodurgalý Hoca bir gün önceden bize, 'Kahvaltýya bekliyorum bir þey yemeyin!' diyerek sert bir ültimatom verdi.
Hakkari ziyaretimizde de bize ev sahipliði yapan hocanýn tabiatýný bildiðimiz için sesimizi çýkarmadýk, iyi ki de çýkarmamýþýz.
Abdurrahman Hocanýn rehberliðinin tadýna doyum olmaz.
Bildiði her yeri içtenlikle gezdirmek göstermek ister, siz yorulursunuz ama o yorulmaz.
Öðleden sonra bizi þehir turuna çýkardý.
Alaaddin ve Seyyid Bilal camileri, meþhur Sinop hapishanesi, kale, tabyalar, Hamsilos derken biz yorulduk. Hoca illa 40 km ötede bir köye götürmek istedi. Ýzin istedik. Hoþuna gitmedi çünkü o daha fazla gezdirmek istiyordu.
Allah herkese Abdurrahman Hoca gibi gönlü geniþ eli açýk dostlar nasip etsin.
Camiamýzýn Sinop'taki deðerlerinden biri olan Cengiz Tokmak beyin mekânýný ziyaret ettik ve Sinop turuna noktayý koyduk.
Sinop tabiatýyla ve tarihi dokusuyla güzel þehirlerimizden biri. Ama bu þehrin en güzel tarafý da içinde Abdurahman Hoca gibi Cengiz Tokmak gibi dostlarýn bulunmasýdýr.
Abdurrahman hocanýn delaletiyle Üniversitenin Ahmet Muhip Dýranas Uygulama Oteli'nde konakladýk.
Ertesi gün kahvaltýdan sonra Samsun üzerinden Sinop'a doðru yola çýktýk.
Bölünmüþ yollar batýnýn otoban standardýnda kaliteli maþallah.
Samsun'dan geçerken Ýlkadým Belediyesi'ninin Ihlamur Kafe tesislerinde biraz dinlendik. Ihlamur Kafe'nin Ýstanbul'un meþhur mekânlarýndaki kaliteyi yakalamýþ olmasý dikkat çekiyor!
Tokat'ta uzun müddet birlikte çalýþtýðýmýz Muhlis Yeþiyurt beyle orada buluþtuk geçmiþi yâd ettik.
Geceyi Ordu'da geçirmek üzere yola çýktýk.
Karadeniz Sahil Yolu yeni ilavelerle ve tünellerle muasýr medeniyet seviyesinin üstüne çýkmýþ maþallah.
Yollarýn kalitesine diyecek yok. Tek bir kusuru var o da sahil boyunca uzayan yolun üzerindeki yerleþim birimlerinin hemen hepsinde çok sýk trafik ýþýklarýnýn bulunmasý.
Oysa dal-çýk yöntemiyle bu sorun rahatlýkla çözülebilir.
O ýþýklarý gördükçe Melih Gökçek beyin Ankara'da yaptýðý çok sayýda dal-çýk alt geçitlerini hatýrladým. Bu geçitler sayesinde transit araçlar hiç durmadan Ankara'nýn içinden geçerler!
Karadeniz sahil yolunun böyle bir uygulamaya ihtiyacý var.
Dikkat çeken çok önemli biri husus da Karadeniz Sahil Yolu boyunca yayalar için yapýlmýþ sayýsýz üst geçitlerin her birine bir þehit isminin yazýlmýþ olmasý!
Bence bu yolun adý Þehitler Yolu olarak deðiþtirilmeli.
Adým baþý bir þehidin ismini görmek insanýn milli/manevi duygularýný canlý tutuyor.
Ben þahsen çok etkilendim.
Allah þehitlerimize rahmet eylesin.
(Devam edecek)