Martin Luther King’in oy hakkýný serbestçe kullanabilmek için yaptýðý üç protesto yürüyüþünü odaðýna alan Özgürlük Yürüyüþü-Selma, Oscar adaylarý içinde favorilerden biri. Ama “Bunu sinemasal baþarýsýyla mý saðlýyor?” tartýþma götürür.
Karþýmýzda bir Oscar adayý film daha var. Bu hafta vizyona giren Özgürlük Yürüyüþü-Selma, Martin Luther King’in Selma kentinde gerçekleþtirdiði üç protesto yürüyüþünü odaðýna alýyor. ABD’deki siyahiler, oy verme hakkýna kavuþmuþtur. Ama özellikle güney eyaletlerinde memurlar tarafýndan bir þekilde engellenmektedirler. Çeþitli sebeplerle kendilerini seçmen listelerine yazdýramayan siyahilerin Martin Luther King’in arkasýnda toplanýp polis þiddetine raðmen yaptýðý 87 kilometrelik protesto yürüyüþü oy hakkýnýn kanuni güvence altýna alýnmasýna yarayan kanunlarýn çýkarýlmasýna sebep oldu. Dönemin ABD Baþkaný Johnson’un isteksiz tavýrlarý, King’in buna karþý verdiði mücadele izlenmeye deðer. Filmi seyrederken bu gibi protestolarýn yaþandýðý ülkemizde 9. Cumhurbaþkaný Süleyman Demirel’in söylediði bir söz aklýma geldi: “Yollar yürümekle aþýnmaz”. Hal böyle olunca bu hikaye özelinde Martin Luther King’in becerisinden mi yoksa Baþkan Johnson’ýn politik duruþundan mý övgüyle bahsetmek gerekir bilemedim.
OYUNCULUK ÇÝZGÝNÝN ALTINDA
Filmin konusunu kýsaca özetlersek... 1965 yýlýnda Alabama’nýn Selma kentinden eyalet baþkentine giden 87 kilometrelik yolda, tarihe geçen üç protesto yürüyüþü yapýldý. Martin Luther King öncülüðündeki bu yürüyüþler kamuoyunu ateþledi ve ABD Baþkaný Johnson’un Oy Hakký Kanunu’nu çýkarmasýný saðladý. Film, bu tarihi olaylar zincirinin 50’nci yýlýnda direniþin filizlenip dev bir insan haklarý savaþýna dönüþtüðü, tehlikelerle ve baskýlarla dolu üç aylýk sürece odaklanýyor.
Bu filmin iki þekilde kritiðini yapmalýyýz. Birincisi oyuncularýn performanslarý ve yönetmenin filme kattýklarý. Baþta Martin Luther King’i canlandýran David Oyelowo ve diðer oyuncularýn performansý çizginin altýnda. Oyuncularýn ortak bir dil tutturabildiðini söylemek imkansýz. Oyelowo ve diðer protestocularý canlandýran çoðu isim neredeyse belgesel tadýnda oyunculuklar sergilemiþ. Oyelowo dýþýndakilerin diyaloðu çok az. Bir kýsým oyuncu var ki bunlar daha ünlü isimler. Tim Roth, Tom Wilkinson ve Giovanni Ribisi Hollywood tarzýný uyguluyor; büyük ve etkili oyunculuklar. Bu iki oyunculuk tarzý birbiriyle çatýþýyor. Sýrf bu sebep bile filmin ortak bir dil tutturamamasýna sebep oluyor. Bu karmaþa filmin müziklerinde de kendini gösteriyor.
AMAÇ OSCAR ALMAK MI?
Siyahi halkýn vazgeçilmez özellikleri arasýnda bulunan müziðin bu filmde etkin olmamasý beklenemez. Öykünün ortalarýnda konuyla sýmsýký baðlý Glory þarkýsý ne kadar öykünün anlatýmýný ve atmosferini destekliyorsa finaldeki bir rap parçasý o kadar bu bütünlüðü parçalýyor. Oyunculuklarda yaþanan ayrýþma burada da hissediliyor.
Filmin yapýmcýlarý geçen yýlýn Oscarlý yapýmý 12 Yýllýk Esaret’i çeken þirket. Bu filmle tekrar ýrkçýlýk karþýtý mücadeleye dönüyorlar. Ýnsan da düþünmeden edemiyor. Bu kiþiler ýrkçýlýk karþýtý mücadeleyi önemsedikleri için mi bu filmleri çekiyor yoksa Oscar ödüllerine göz kýrpmak için mi? Filmin geneli yakýn çekimlerle gidiyor, sadece yürüyüþlerin yapýldýðý köprü çekimleri genel ve etkileyici planlara sahip. Yine de yakýn çekimler sinemanýn muhteþemliði yerine dar açýlar yüzünden bir eksiklik hissi uyandýrýyor. Köprü planlarý dýþýnda en etkileyici sahneler Martin Luther King’in söylevleri. Fakat o da konuþma kürsüsünden indiði anda bütün liderlik vasýflarýný kaybediyor. Yönetmenin ve yapýmcýlarýn buna bir açýklamasý var: “Biz þimdiye kadar filmi yapýlmayan Martin Luther King’i tanrýsallaþtýrmak istemedik. Onun insani tarafýna yönelmeye çalýþtýk.” Bu aslýnda Türk sinemasýnda Atatürk filmlerinde yaþanan tartýþmalara benziyor. Bir liderin insani tarafýna odaklanmak demek onun zayýflýklarýnýn üstüne gitmek demek deðildir. O liderin seçimlerinin sebeplerini ortaya koymak demektir.
Bu filmi seyreden bir insanýn King’in þiddet karþýtlýðýný aþýrý pasifizmle karýþtýrmasý çok mümkün. Filmi izlerken insan þunu da düþünmedenedemiyor: Amerikan politikasý ve sosyal anlayýþý aslýnda ýrkçý bir kökenden geliyor. Bunu hem sahipleniyor hem de bununla mücadele ediyorlar. Ama dönemimizde yaþanan savaþlara baktýðýmýzda, ABD halkýnýn Müslümanlara karþý takýndýðý tavýrlarý düþündüðümüzde demin bahsettiðimiz kökenin bu ulusun kimliðinin hala bir parçasý olup olmadýðý kafamýza takýlýyor. Filmi seyrederken sanýyorum siz de bu sorularý kendinize soracaksýnýz.
Süngerbob Karepantolon
Dünyanýn en sevilen, su altýnda yaþayan omurgasýzý olan Süngerbob Karepantolon, hayatýnýn macerasýný yaþamak için kýyýya çýkýyor. Bikini kasabasýnda hayat, Süngerbob, Patrick Yýldýz, Squidward Dokunaç, Sandy ve Bay Eugene H. Yengeç için çok güzel geçmektedir. Yengeç Burger’in çok gizli tarifi çalýnýnca Süngerbob ile Sheldon J. Plankton güçlerini birleþtirir.
Yaban
Jean Marc Vallee’nin yönettiði filmde Strayed, hiç deneyimi olmadan, kocaman aðýr bir çanta ve zayýf düþmüþ iradesinin etkisiyle, ABD’deki en uzun ve en vahþi transit yol olan Pasific Crest Yol’unu tek baþýna yürümeye karar verir. Bu zorlu yürüyüþe baþlamasýndan bir müddet sonra býrakmayý düþünür fakat azminden vazgeçmez, yoluna devam eder. O birkaç ay boyunca korku, yorgunluk ve tehlikenin içinde ona cesaret ve güzelliði hatýrlatanlara rastlar.
Turist
Ruben Östlund’un yazýp yönettiði Turist, Alplere kayak tatiline giden Ýsveçli bir ailenin dað manzaralý bir restoranda öðle yemeklerini yedikleri sýrada çýð düþmesi ve ailenin bu felaketten kurtulmasý sonrasýnda babanýn davranýþýný ele alýyor. Ýnsanlar stresli durumlarla karþýlaþtýklarýnda aptalca þeyler yapabilirler. Bu olayda çýð, hayatta karþýlaþtýðýmýz günlük mücadeleleri bitiriyor, çekirdek aile kavramýný yerle bir ediyor.
Sevimli Tehlikeli
Özcan Deniz’in yönettiði Þükrü Özyýldýz ve Ayça Ayþin Turan’ýn rol aldýðý Sevimli Tehlikeli, aksiyondan drama kadar birçok temayý masallarla birleþtiriyor. Filmde Beyaz Atlý Prens, Robin Hood, Rapunzel, Sindrella gibi birçok masal komik bir dilde anlatýlýyor. Filmdeki Zarok, yýllar önce Edirne’de beþikteki bir çocuðu çalýp büyük acýlarýn yaþanmasýna sebep olur. Yýllar sonra bu vicdan azabýndan kurtulacaðý bir fýrsat yakalayan Zarok, kaçýrdýðý kýzý ikinci kez kaçýrýp gerçek ailesine geri götürür...
Jüpiter Yükseliyor
JupIter Jones dünyaya geldiðinde, kaderinde çok büyük olaylarýn var olacaðýna dair birçok iþaretler vardýr. Þimdi bir yetiþkin olan Jupiter, yýldýzlarý hayal etmekte ama her gün kötü ayrýlýklarla biten iliþkilerinin soðukluðuyla uyanmaktadýr. Bir gün Jupiter’i bulmak için eski bir asker olan Caine, dünyaya geldiðinde, Jupiter Jones’un kaderi de ortaya çýkmaya baþlar. Wachowski Bro.’nun yönetmenliðini üstlendiði ABD yapýmý filmde Channing Tatum, Mila Kunis ve Sean Bean rol alýyor.