Hayatýmýn Yolculuðu-A Walk in The Woods, Robert Redford ve Nick Nolte gibi iki yaþlý kurdu bir araya getiriyor. 70’li yaþlarýnda çok zor bir parkurda trekking yapmaya karar veren iki dostun trajikomik hikayesi...
FÝLMÝN KÜNYESÝ
Filmin orijinal adý: A Walk in the Woods
Yönetmen: Ken Kwapis
Senarist: Susannah Grant
Oyuncular: Robert Redford, Nick Nolte, Emma Thompson
Yapým: 2015, USA, 104 Dk.
Popüler kültür gençlerin ilgi alaný. Böyle olunca sinemaya da damgasýný vuran gençler oluyor. Ama söz konusu gerçekten insanlýk adýna bir þeyler anlatmaksa yaþlýlýðýný yaþayan insanlarýn hikayesi çok daha tatmin edici. Bu hafta kritiðini yapacaðýmýz film hem çok kolay içselleþtirebildiðim hem de söylediklerini biraz yadýrgadýðým bir yapým. Hayatýmýn Yolculuðu - A Walk in The Woods, Sundance film festivalinde gösterilmiþ bir gezi kitabý uyarlamasý. Film bir gezi yazarý olan Bill Bryson’ýn 40’lý yaþlarýn sonunda Amerika’daki Apalaþ Yürüyüþ Parkuru’nu bir arkadaþýyla beraber yürümeye karar vermesini ve orada yaþadýklarýný anlatan kitaptan uyarlama.
Ýki efsene isim döktürüyor
Robert Redford, Bill Bryson’ý canlandýrýrken onun arkadaþý Katz karakterini ise Nick Nolte oynuyor. Filmin hikayesini kýsaca anlatalým... 70’lerindeki Bill hayatý baþarýlarla dolu bir gezi yazarýdýr. Fakat yýllar ilerledikçe insanlara karþý tahammülü azalmýþtýr. Bu tahammülsüzlük biraz da hayatý birebir yaþamaktan korkan ve onu masa baþýnda deneyimlemeyi bir alýþkanlýk haline getiren kiþiliðinden kaynaklanmaktadýr. Özellikle kendi yaþýtlarýnýn cenaze törenleri Billy’nin bir yol ayrýmýna geldiðini kendisine hissettirmektedir. Sonunda yine bir cenaze dönüþünde evinin arka tarafýndaki Apalaþ Yürüme Parkuru’nun iþaret levhalarý dikkatini çeker. Ýþte o anda bu maceraya atýlmaya karar verir. Billy böyle zor bir tecrübeyi denemeye niye karar verir? Eðer filmin senaryosu iyi olsa biz bu sorunun cevabýný rahatça verebilirdik. Ama þimdi sadece el yordamýyla söylemek zorundayýz. Bill hayatý bir koruma zýrhýnýn arkasýndan seyreden tecrübe etmek yerine izleyerek, okuyarak anlamaya çalýþan bir karakter. Yolun sonuna geldiðinde ise bu insanýn ruhunda bir eksiklik yaratýyor tabii. Ýþte bu bütün yaþanmamýþlýðýn verdiði boþluk bizce Bill’i yola koyulmaya itiyor. Bill’in eþi ise böyle tehlikeli bir yolculuðu hiç kabul etmiyor ve yalnýz gitmesini istemiyor. Bill bütün arkadaþlarýný arasa da kimseyi razý edemiyor.
Küskün arkadaþlar kolkola
Sonunda gençliðini beraber geçirdiði ama daha sonra yok saydýðý arkadaþý Katz’dan bir telefon alýyor. Ýstemeye istemeye ve biraz da yokluktan Katz’ýn beraber yola çýkma teklifini kabul ediyor. Katz aslýnda Bill’in tam zýttý bir karakter. Tam bir Carpe Diem insaný. Gününü gün eden, geleceðini düþünmeyen, fazlasýyla zampara bir eski alkolik. Bu iki adamýn gözle görülen soðuk iliþkisinin altýnda aslýnda tecrübe etmeye korktuklarý ama içten içe özlemini çektikleri karþýt hayatlarýnýn etkisi büyük. Katz, Bill’in eþinin ve çocuklarýnýn onun etrafýnda yarattýðý o sýcak havanýn özleminde. Bill ise hayata dair endiþe duymamanýn, onu sonuna kadar sýnamanýn eksikliðini hissediyor. Ýki eski arkadaþ hem bu çekiþmelerle hem de parkurun zorluklarýyla baþetmeye çalýþýyorlar. Kitabýn fazlasýyla komik olan dili filmi de etkiliyor. Ama diyoruz ya gerçek karakterlerin yaþýyla Redford ve Nolte’nin yaþýnýn arasýndaki fark daha dramatik bir öyküyü ortaya çýkarýyor haliyle. Belki de filmin en sevdiðim tarafý öykü bittiðinde size þunu düþündürüyor: Yolun sonuna gelseniz de ne iseniz osunuzdur. Bütün imkansýz çýlgýnlýklara raðmen deðiþmiyorsunuz. Yani kendi yaþamanýza geri dönüyorsunuz. Tam da karakterin kaderindir lafýný doðrulayan bir mesaj. Kaçýrmayýn derim.