Kriz çýkartmak, gerçekte sorun olmayan, uyuyan bir konudan sorun çýkarýp gerginlik yaratmak, sonra da bu gerginlik üzerinden içinde talepler olan pazarlýklar yapmak anlamýna gelir.
Durduk yere sorun yaratýlmasý, aralarýnda zaten anlaþmazlýklar olan devletlerin sýklýkla kullandýðý bir yöntemdir; ancak en az gerçek krizlerdeki gibi ön hazýrlýk yapmayý gerektirir. Zira ders iyi çalýþýlmazsa, önlemler iyi alýnmazsa, kriz üzerinden beklenen amaç tersine döner ve o kriz muhatap devlet tarafýndan kullanýlacak bir malzeme haline gelir.
Daha önceki dönemlerde krizler daha çok toprak ve sýnýrlar ile su sorunu, mülteci sorunu ya da ticaret sorunu gibi tematik baþlýklardan çýkarýlýrdý. Bugün ise giderek krizler insanlar üzerinden yaratýlýyor.
Kiþiler üzerinden yaþanan krizlerin ilham kaynaðý ABD oldu denebilir. Bir ülkeye müdahale edip o ülkenin ya da o ülkedeki örgütün liderini bertaraf etmek, ABD politikasý. Saddam, Kaddafi, Bin Ladin yakýn dönemdeki örnekler.
Kiþileri hedef alan kriz çýkarma ve gerginliði týrmandýrma uygulamalarýna Ýsrail’in Türkiye vatandaþlarýný rehin tutmasý da örnek verilebilir. Ancak bu konudaki en keskin uygulamalarý Rusya’nýn gerçekleþtirdiðini hatýrlatmak gerekir. Ýngiltere ile yaþanan “ajan” krizi ve infazlar oldukça çarpýcý örnekler durumunda.
Anlaþýlan o ki, Suudi yönetimi de benzer bir uygulamayý benimsemiþ. Bir süredir iktidar karþýtý yazar ya da entelektüelleri ya bulunduklarý ülkede bertaraf ediyor ya da kaçýrýp Suudi Arabistan’a getirip orada ortadan kaldýrýyor.
Þimdiki Suudi yönetimi, bir kaç “modernleþme” adýmý attýðýndan ve ABD ile de pek yakýn olduðundan diðer devletler tarafýndan sessizce izleniyor. Muhalifleri ortadan kaldýrma iþlemleri de bir iç mesele olarak görülüyor; Suudi yönetimine karþý darbe yapacak kesimlerin bertaraf edildiði izlenimine sýðýnýlýyor.
Demek ki darbe giriþimine karþý alýnan bu önlem meþru görülüyor denebilir. Ancak genelleme yapýlamayacaðýný en iyi bilen ülke Türkiye.
Bugüne kadar Suudi yönetiminin yaptýklarýna göz yumulmasýnýn nedeni ilkesel olarak darbe karþýtlýðýndan ileri gelmiyor, “Modernistlerin” “Muhafazakarlara” karþý mücadelesi olarak bakýlmasýndan kaynaklanýyor.
Kaþýkçý vakasý ise Türkiye ile kriz çýkarma beklentisine dayanan ama Suudi yönetiminin bu tür uygulamalardan vazgeçmesi baskýsý yaratan bir vaka.
Suudi yönetimi Kaþýkçý’nýn yok edilmesini hem bir muhalifi bertaraf etme hem de Türkiye ile kriz yaratma þeklinde tasarlamýþ olsa da, bu krizi yönetemedi. Suçu Türkiye’ye yükleme giriþimi ters tepti ve tam da suçu baþkasýna yükleme çabasý olduðu anlaþýldý.
Bir yandan günümüz teknolojileri iddialarýn yalanmasýný saðlayacak deliller sunuyor. Öte yandan Türkiye’nin yönetim karþýtý birini bertaraf etmek için nedeni yok, tam tersine bu kiþiye sahip çýkýlýyor. Suudiler kendileri aleyhinde çalýþan birinin Türkiye’de olmasýný öne çýkaran bir tavýr sergilemeye çalýþýrken, Kaþýkçý’nýn kaybolmasýndan Türkiye’yi sorumlu tutuyor. Bu durumda Türkiye’nin Suudi yönetimine yardýmcý olduðunun iddia edilmesi gerekirdi.
“Benim düþmanýmý Türkiye koruyor” demek için yapýlan bir iþ, konsoloslukta, yani Suudi topraklarýnda gerçekleþtiriliyor. Suudi vatandaþý, Suudi Arabistan’da kayboluyor.
Sonuçta Suudi yönetiminin muhaliflerini yok etme yöntemi, Türkiye ile yaratacaðý gerginliðin önüne geçmiþ vaziyette. Bu durum da, Suudilerin uyguladýklarý yöntemi terk etmek zorunda kalacaklarý bir sürece iþaret ediyor. Zira bu tür vahþi yöntemler Suudilerin “desteklenmesi”nin önüne set çekiyor.