Yorgunluk edebiyatı!

Her sene, ama her sene; sürekli gündeme getirdiğimiz, ahını vahını yaptığımız konulardan biri, Avrupa kupalarına katılan takımlarımızın maç yoğunluğu ve yorgunluğudur.

Şikayet... Şikayet... Yeter be!

Hamama giren terler, öğrenin artık. Seninkilerin canı can da, Avrupa’dakilerin patlıcan mı? Onlar bizim gibi 3 kulvarda değil; İngiltere ve İspanya’da olduğu gibi 4 ya da 5 kupada birden oynayanlar var.  Hele Real Madrid, Barcelona, Bayern Münih ya da Manchester United gibi takımlar; kıtalararası şampiyonluklar için Güney Amerika’ya ya da Japonya’ya kadar onca yol tepiyorlar. Arada yardım, jübile ya da farklı amaçlar için yapılan maçlar da cabası... Adamlar “Yorgunuz” diye, bizim gibi yırtınıyor mu?

Ağlamaya gelince, en büyük yaygarayı siz koparıyorsunuz.

Kesin sesinizi!

***

Avrupa’nın hiçbir ülkesinde, uluslararası kupa maçı oynayan takımın lig mücadelesi ertelenmez. Bizde (Eskisi kadar çok olmasa da) bu uygulama hala devam ediyor. Nitekim Brugge için Beşiktaş’ın maçını ertelediler. Daha ne istiyorsunuz?

Süper Lig, Ziraat Türkiye Kupası ve Avrupa maçları; her zaman hep birlikte oynanır. Geçmiş senelerde bu böyle değildi de, şimdi başlatılmış bir şey değil. Yıllardır şikayet ediyorsunuz da, ne değişti? Kurtuluş yok, bunları oynayacaksınız. Kıvırmaya, ağlamaya, dırdır etmeye, mazeret üretmeye gerek yok. Yapamayacaksan, bırak kardeşim. Kafamızı ütüleme!

***

NBA’de basketbolcular bir gün yolda, bir gün maçta; doğru-dürüst idman yapmaya bile fırsat bulamıyorlar. Adamların ömrü yolda ve salonda geçiyor. Bir Allah’ın günü “Yeter artık” dediklerini duydun mu?

Yıllık milyon eurolar, maç başı paralar, primler, maaşlar derken; nice işadamından (Üstelik sıfır riskle) daha fazla kazanıyorsunuz. Verginizi bile kulüpler ödüyor. Allah’tan korkun!

Kusura bakmayın ama, yorgunluğunuza üzülecek değiliz. Keşke biz de öyle yorulsak da, öyle kazansak.

Başka ülkelerde gündem oluşturmayan bir konuyu, ısıtıp ısıtıp her sene önümüze koymayın.

Gına geldi.