Yüksek kurdan sabitleme uyanıklığı

AVM’lerde kiraların TL’ye dönmesi ile birlikte pek çok esnaf rahat bir nefes aldı. Şimdi işin teknik yönüne çalışılacak. Yani sabitleme, sözleşmenin ilk yapıldığı günkü kurdan mı olacak yoksa doların son gördüğü rakamdan mı? Herhalde makul olanı, başlangıç rakamı ile son günün bir ortalamasının alınması olacaktır. Fakat bazı uyanıklar “Gel seninle sözleşmemizi tazeleyelim fakat (misal) doları 7 liradan hesaplayalım” gibi ahlaksız tekliflerde bulunuyorlarmış. Bakın bu kısa vadeli hesapların peşinde olanların bir şeyin farkına varması lazım. Piyasa dediğin yer acımasız bir yerdir. Bu tip kurnazlıklar yapanları piyasa affetmez. ‘Sapasağlam’ dediğin koca koca firmaların nasıl bir anda yerle bir olduğunu kimse aklından çıkarmasın.

 

Bu yükü sadece gariban vatandaş mı sırtlanacak?

Dövizle yapılan kira sözleşmelerinin TL’ye dönmesine AVM Yatırımcıları Derneği’nden tepki geldi. Dernek başkanı Hulusi Belgü (mealen) diyor ki;“Bizim ciddi bir borç yükümüz var. Kiraları TL’ye dönüştürürsek ve borçlarımızı bu haliyle ödemeye devam edersek bunun altından kalkamayız.” Şimdi, çok özür dilerim ama bir noktanın altını çizmemiz lazım. Bu canına yandığımın ekonomik sıkıntısını neden sadece maaşlı, işçi, işsiz, emekli falan yükleniyor? En küçük bir dalgalanma olduğunda firmalar zammı basıyor. Ambalajlarda gramajlar eksiliyor. Esnaf yüksekten kirasını ödemeye devam ediyor. İşçi çıkarılacaksa onun ekonomik ve sosyolojik sorunlarını ortadirek dibine kadar yaşıyor. Allah aşkına, bir kuruş da siz zarar etmeyecek misiniz hiç? Bir kuruş yahu. Zerre gram konforunuzdan ödün vermeden mi atlatmak istiyorsunuz bu süreci? Kusura bakmayın öyle olmayacak. Bu millet hangi koşullarda hangi arazilerin nasıl AVM’ye dönüştüğünü, nasıl şartlarda kiralamalar yapıldığını falan biliyor. Bir zahmet böyle kritik bir dönemde de hiç değilse üç/beş zarar ediverin. Hep biz mi katlanacağız? Size hiç mi dokunmayacak bu kriz? Ayıptır yahu!

 

Millet hesabı merkez bankasından değil Erdoğan’dan sorar

Merkez Bankası’nın aldığı faiz yükseltme kararına Erdoğan’ın gösterdiği tepkiyi gördünüz. ‘Sabrımın son safhasındayım’ dedi. Neden? Çünkü 16 yıldır bu ülkeyi yöneten bir isim olarak böylesi kritik bir kararın ne tip sonuçlar doğurabileceğinin farkında. Haklı da olabilir yanılıyor da olabilir. Ancak alınan bir siyasi karar ve bu kararın bir numaralı muhatabı da bizzat kendisi. Şunu söylemeye çalışıyorum. Eğer Merkez Bankası bu kararıyla bir yaraya merhem olmazsa. Yani döviz düşmezse. Buna ek olarak bir de faizler yükselmişse. Üstüne üstlük enflasyon da çıkarsa. Bunun faturası kime kesilecek? Halk sandık başına gidince, merkez bankası başkanını oylamayacak herhalde! Bağımsız, tamam da. Hakikaten bu kadar bağımsız olması doğru mu, artık bunun tartışılması lazım.

 

Belediyeler beleş kitap dağıtmaktan vazgeçmeli

İthal kağıt yüzünden yaşanan sıkıntı malum. Karikatürize edilmiş halini geçenlerde bir tuvalet kağıdı firmasının protesto edildiği sosyal medyada gördünüz. İş tuvalet kağıdı ile bitmiyor. Gazeteler sıkıntıda. Dergiler sıkıntıda. Yayınevleri sıkıntıda. Kağıdı idareli kullanma vaktinin geldiği anlaşılıyor. Şimdi böyle bir ortamda belediyelerin en pahalı kağıtlara basılmış cilt cilt kitaplar dağıtması normal mi? Kültür hizmeti adı altında kimsenin eline alıp okumayacağı kitaplar dolaşıyor ortalarda. Çok lazımsa bu kitapta yer verilen bilgiler, internete yüklersiniz, merak eden gider okur oradan. Belediye başkanlarının bisikletle dolaşmaya başladığı bu günlerde ciddi bir tasarruf kalemi olacaktır, benden söylemesi.