Türkiye’nin iç gündemi, beklenenden daha kýsa süre içinde cumhurbaþkanlýðý seçimlerine odaklandý. Bu hýzla giderse siyasi gündemin beklenmeyen çýkýþlar, sürprizler ve ittifaklara oluþacaðýný tahmin etmek güç deðil.
Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan, sadece seçim sonuçlarýna bakarak hareket etmek yerine, ülkenin iç dengelerini, bölgesel geliþmeleri ve elbette tüm bunlarýn küresel ölçekte karþýlýðýný dikkate alarak hamle yapacak. Tansiyonu yüksek tartýþmalarý ve anlamsýz takýntýlarý bir kenara býrakýrsak, ona destek veren ya da vermeyen pekçok kesim, cumhurbaþkanlýðý makamýný istemesini haklý buluyor.
Ancak bu süreci daha geniþ bir alanda okumak gerekiyor. Nitekim Baþbakan Erdoðan, bu konuda son derece dikkatli ve deyim yerindeyse tüm senaryolarý hesaba katan bir yaklaþým sergiliyor. Þu ana kadar çok net hamlelerin ortaya çýkmamasý, biraz da onun bu kýlý kýrk yaran tavrýndan kaynaklanýyor.
Hatýrlayanlar olacaktýr. Cumhurbaþkanlýðý tartýþmalarý konusunda genel kanaate, daha doðrusu oluþturulmak istenen algýya baþýndan itibaren karþý çýkýyorum. Bir kez daha not edelim. Mevcut tablo Erdoðan’ýn iþaret ettiði/desteklediði bir ismin Çankaya’da oturmasýný, kendisinin bir dönem daha Baþbakan olarak yola devamýný söylüyor. En azýndan ben böyle okuyorum.
***
Anayasa Mahkemesi’nin bir anda sahne almasý, Ankara’da yarýþýn nasýl bir alanda geçeceðinin ilk ciddi iþareti. Hoþ, bizde yüksek yargýnýn siyasete bu mesafede müdahil olduðu her dönem, tartýþmasýz kriz anlamýna geliyor. Bunu da unutmayalým.
Burada gerek Anayasa Mahkemesi’ne, gerekse bu süreçte yüksek yargýdan gelecek kritik kararlara, bu kararlarýn altýna imza atan isimler ya da mahkeme baþkanlarý üzerinden bakmak yanýltýcý olacaktýr.
Türkiye’nin cumhurbaþkanlýðý makamýna bu yöndeki son ‘transfer’i hatýrlanacaðý üzere Ahmet Necdet Sezer olmuþtu. Üstelik o dönemde gerek Sezer’in yüksek yargýda görev yaparken ‘demokrasi manifestosu’ ilan edilen konuþmalarý, gerekse benzeri lobi çalýþmalarý ile makama nasýl hazýrlandýðýný herhalde hatýrlayan çýkacaktýr. Ne dediðimi daha iyi anlamak isteyenler için Sezer’in Anayasa Mahkemesi Baþkaný olarak yaptýðý konuþmasýný hatýrlatayým:
‘Düþünce özgürlüðü demokrasinin temeli ve ayrýlmaz parçasýdýr. Düþünce suç sayýlýrsa demokrasi olmaz. Eyleme dönüþmeyen düþünce açýklamalarý cezalandýrýlamaz. Anayasa ve yasalar özgürlüðü engelleyen öðelerden arýndýrýlmalý, özgürlük alaný geniþletilmelidir. Düþünce özgürlüðü alanýnda demokratik deðerlere yer verilmelidir.’
Yanlýþ filan deðil, bu sözler Ahmet Necdet Sezer’e ait.
Peki sonuç? Yýllar yýlý deðiþime direnen bir cumhurbaþkaný ve nice kayýp zaman. Hepsi bu.
***
Türkiye’de karar vericiler diye belli bir güç merkezinden söz etmek kolay deðil. Ama siyaseten belli bir güce sahip olan herkes, cumhurbaþkanlýðý gibi bir makama az önceki örnekte olduðu gibi bir hamle yapmanýn çok akýllýca olmadýðýnýn farkýnda.
Zaten maksat bu deðil. Yani hiç kimse yüksek yargýdan bir ismi bu makama taþýmanýn peþinde deðil. Burada yavaþ yavaþ þekillenen operasyon, Baþbakan Erdoðan’ýn 30 Mart seçimlerinde elde ettiði manevra alanýný daraltmak. Erdoðan’ýn sert tepkisi bu hamleyi doðru okumasýndan kaynaklanýyor.
Aklýnýzdan geçmesi muhtemel bir noktayý ben dillendireyim. Elbette yüksek yargýnýn mevcut yapýsýný, 1990’lý yýllarla karþýlaþtýrmak kolay deðil. Ancak güncel tartýþmalar üzerinden bakarsak, yüksek yargý bu sürecin bir parçasý olacak gibi görünüyor. Bu da gerilimi týrmandýracak ciddi bir etken olarak hesaba katýlmalý.
Yüksek yargýyý iþin içine katmak isteyenlerin bir kez daha düþünmesi gereken nokta burasý.