Yunus, Mevlana ve Þeyh Edebali'yi bir araya getirdik

Haftanýn önemli filmlerinden Yunus Emre: Aþkýn Sesi, Türk sinemasýnda yeni bir yol açabilecek gibi görünüyor. “Bu film bir meydan okuma” diyen yönetmen Kürþat Kýzbaz ve baþrol oyuncusu Devrim Evin, tasavvufun büyük isimlerinin de yer aldýðý filmin dünya çapýnda ses getireceðinden emin.

Türk sinemasý bir ülke sinemasý olacaksa kendi deðerlerini ortaya çýkarmalý. Eðer Anadolu’dan bahsediyorsak derviþleri, evliyalarý anlatmadan kendimiz olabilir miyiz? Olamayýz tabii. Peki sinemamýzda bu anlamda ne var? Yeþilçam döneminden kalma, kalitesi yerlerde sürünen birkaç çalýþma... Ýþte böyle bir açýðý kapatacak önemli bir film Yunus Emre: Aþkýn Sesi... ‘Kendini bulma’ yolculuðuna çýkmýþ bu milletin köklerini hatýrlatan filmin yönetmeni Kürþat Kýzbaz ve baþrol oyuncusu Devrim Evin sorularýmýzý yanýtladý.

-Proje nasýl baþladý?

Kürþat Kýzbaz: Üç yýldýr projeyle ilgili çalýþýyordum, bir yýlý senaryo yazýmýyla geçti. ‘Fikir nereden ortaya çýktý?’ diye sorarsanýz, Mevlana Aþkýn Dansý belgeselini çekerken Yunus Emre’yi keþfettim. Mevlana’yý anlamaya çalýþýrken, Yunus Emre’yi de anlamaya çalýþtýðýmý hissettim. Mevlana projesi 65 ülkede gösterildi. Ben bu sýrada Yunus’u okumaya baþladým. Ýlk önce belgesel düþündük ama sesimizi daha fazla duyurabileceðimiz drama gibi bir þey yapabileceðimizi görünce uzun metraj film olarak kurgulandý.

-Ýlk filminiz 1453’te Fatih Sultan Mehmet’i, ikinci filminizde Yunus Emre gibi tarihi karakterleri canlandýrdýnýz. Sizin için risk deðil mi?

Devrim Evin: Benim için bu tam tersi. 1453 Fatih Sultan Mehmet, Avrupa’da bir buçuk milyon, Arap dünyasýnda iki milyon, Türkiye’de altý milyon giþe yaptý. Fatih Sultan Mehmet’i oynadýktan sonra ne oynayacaksýn?’ diye sorulduðunda, ‘Yunus Emre’ demiþtim ve o zaman böyle bir projeden de haberim yoktu. Yunus Emre benim için risk deðildi, tam tersine güneþ gibi doðdu! Devlet Tiyatrosu’nda 2009-2010 sezonunda Recep Bilginer’in Yunus Emre tekstini oynamýþtýk. Orada tekrar okumaya baþlamýþtým ama bizim dönemimizde ben ortaokul-lisedeyken zorunluydu Yunus Emre okumak. Yani Yunus’la zaten ciddi baðý olan bir adamdým; onun deyiþlerini, þiirlerini, Risaletü’n-Nushiyye’yi kütüphanesinde bulunduran bir adamdým. Çekimlere baþladýðýmýz ilk günden itibaren adeta ben Yunus gibi hazýrdým.

ÝNSANA DOÐRU YOLCULUK

-Bazý roller vardýr, onlara hazýrlanýrsýnýz; Yunus Emre’ye hazýrlanmaksa zor, iyi bir genel kültür ve belki dini bir yorum gerekiyor.

D.E: Fatih Sultan Mehmet için de böyleydi, ben o zaman da bu cevabý vermiþtim. Ben þu an 35 yaþýndayým. Konservatuardan 22 yaþýnda mezun olduðumda böyle sakin yaklaþamayabilirdim. Ama konservatuara 97’de girdim, 17 yýl boyunca bir sürü okumalarým, mesleki birikim oldu ve o birikimler bu rollerle ortaya çýkýyor. Sadece o karakteri deðil, o dönemdeki yaþamý, sanatçýlarý, þairleri, filozoflarý okumak... Ben daha çok bir karaktere yaklaþýrken kendimden de bir nefes katmaya çalýþýrým ona...

-Anadolu kültürünü oluþturan önemli isimlerden biri Yunus Emre. Ama sinemamýzda hakkýnda çok az eser bulunuyor. Sizce neden?

K.K: Yunus Emre filmi yapýlmýþ, 71 yýlýnda. 40 yýldýr kimse yaklaþmamýþ sonra. Bu filmin ortaya çýkmasý aslýnda bir þeylere meydan okuma, belli deðerleri anlatan filmlerin de Türkiye’de yapýlabileceðini, dünyaya ulaþabileceðini gösterme. Ben dün Dýþiþleri Bakanlýðý’ndaydým, daha film yoktu ama ‘Bahreyn, Tiflis, Kopenhag, Bosna, Budapeþte Büyükelçilikleri kendi ülkelerinde göstermek istiyor’ diye duydum.

BÝR RÜYA SAHNESÝ GÝBÝYDÝ

-Filmde Taptuk Emre, Edibali gibi tarihi isimlerin de yer aldýðý ‘Yolculuk’ dikkat çekiyor.

K.K: Aslýnda her þey fiziksel ve manevi bir yolculuk. Kendini arayýþýnýn öyküsünü anlatmaya çalýþtýk. Tabii bu yol içerisinde Anadolu’da yüzyýllar boyunca farklý tarihlerde de olsa iz býrakmýþ, sevgiyi barýþý anlatan, Yunus’un olgunlaþmasýna zemin hazýrlayan fikirleri oluþturan kiþilerle Yunus’un buluþmasýný istemiþtim. Belki Yunus yaþadýðý dönemde köydeki yaþlý bir anadan bu maneviyatý aldý ama onun karþýsýna Barak Baba’yý, Sarý Saltuk’u, Mevlana’yý, ayný coðrafyada bile yaþamadýðý Hallacý Mansur’u çýkarmak bir rüya sahnesi gibiydi. Bunu müthiþ oyuncularla canlandýrmak da çok güzeldi.

D.E: Bir de bütün bunlarýn dýþýnda bir bireyin varoluþ yolculuðu var. Her birey kendi dünyasýnda doðumdan itibaren ölümüne kadar bir varoluþ mücadelesi verir ve kendini arama yolculuðuna çýkar aslýnda. Ya zaaflarýna yenik düþerek ‘týrnak içinde’ gidebilir ya da temizleyebilir. Burada Yunus’unki insanoðlunun zaaflarýndan arýnarak nefsini terbiye etme yönüne giden bir yolculuk. Yunus diyor ki ‘Bir ben vardýr bende benden içeri’, ‘Ne ararsan ara kendinde ara’. Bir insan þu yaþamdaki her þeyi, dönüp kendi içinden çýkarabilir ya da yeniden kendi içine koyabilir.

MISIR’DAKÝ GALA, YUNUS EMRE MERKEZÝ’NDE YAPILDI

-Hollywood hümanist bir tema olarak Budizm ve tasavvuf felsefesini çok kullanýr.  Türk sinemasýnda tasavvuf neden yok?

D.E: Biz sadece kahramanlýk destanlarý arýyoruz; bir yerleri kýlýçla alan, yýkan. Ama biz böyle bir toplum deðiliz. Biz Anadolu’yuz, binlerce yýldýr birçok kültürü, dili, dini bir arada tutmuþ, türküleri, þarkýlarý, deyiþleri olan müthiþ renkli bir coðrafya... Oysaki kýlýçla bu hale gelmedi. O savaþlardan önce de coðrafya o haldeydi. Hatta o coðrafya kýlýçlar devreye girince bozulmaya baþladý. Dünya sýnýrlarýn, dilin, kültürün, dinin dýþýnda insaný temel alan bir yaklaþým üzerinden baktýðý için bizden iyi görüyor. Mýsýr’daki galamýz Yunus Emre Kültür Merkezi’nde yapýldý. Amerika, Belçika, Ýsviçre’de de Yunus Emre var. Bizdeyse bugün ilköðretim okulunun adý olarak kalmýþ ‘Yunus Emre’ var.

ÜNLÜ ÝSÝMLERÝN ÝKÝ DAKÝKALIK ROLLERÝ VAR

-Filmin kadrosu inanýlmaz: Bülent Emin Yarar, Ahmet Mekin, Altan Erkekli, Burak Sergen, Altan Gördüm. Bu isimleri nasýl bir araya getirdiniz?

K.B: Filmdeki her karakter çok önemli. O karakterleri çok iyi taþýyabilecek oyuncularla çalýþmayý çok istedim ve çok þükür hepsi benim kadar inandýlar iþe. Hepsi aslýnda bugüne kadar kendi filmlerinde baþrol olmuþ insanlar. Senaryoyu gönderdim önce, sað olsunlar karakteri çok sevdiler. Mesela Altan Erkekli’nin topu topu iki dakikasý vardýr ama çok severek, onur duyarak geldi.

-Kültür ve Turizm Bakanlýðý ya da baþka resmi bir kurumun hiçbir talebi olmadý mý?

K.B: Kimse hiçbir þey istemedi. Sanýrým sorunuz tam olarak bitirmediniz ama kimse bir þey istemedi...

-Yani bu bir sipariþ deðil...

K.B: Tabii ki deðil.