Tabii ki CHP'den bahsediyorum!
Bu sözün sahibinin Çanakkale'den Trablus'a, Sakarya'dan Büyük Taarruz'a kadar hayatının önemli bir kısmının üniformalı ve savaş komuta ederek geçtiği düşünülürse CHP'nin mevcut yöneticilerinin oldukça "nahif" olduğunu söyleyebiliriz.
Bunun stratejik bir tercih olduğunu varsayabiliriz ancak arkasını dolduracak bir yaklaşım, açıklama falan da gelmiyor. Duyduğumuz şeyler "Ortadoğu bataklığı", "Ne işimiz var Libya'da", "Erdoğan Karabağ'a cihatçı gönderiyor" gibi mesnetsiz iddialar ya da kaba önyargılardan ibaret. Türkiye'nin devlet ve askeri kapasitesinden bihaber lakırdılar...
Üstelik bu sözleri sadece onlar da söylemiyor, Türkiye'nin muarızları ile aynı cümleleri kuruyorlar. Haliyle ortada bir strateji varsa da onun Türkiye lehine olduğunu söylemek mümkün olmuyor.
Türkiye'nin sınır ötesinde terörle mücadele için Meclis'ten aldığı tezkereye ilk kez bu "yeni CHP" döneminde hayır oyu kullanıldı. CHP'nin, "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" sözünü nasıl tevil etiğini anlamak için iyi bir örnek bu.
Kürt halkını PKK'ya canlı kalkan yapmak için uğraşan DEM ile aynı safta buluşmuş olan bir CHP'den söz ediyoruz artık.
Nasıl oldu, bu noktaya nasıl gelindi? Uzun hikaye...
Oralara girmeyelim ama yolun buraya çıkacağı bence başından belliydi. CHP'nin en temel ideolojisi, amblemindeki 6 ok falan değil. Tek kırmızı çizgisi var o da sekülerleşme ile kayıtlı modernleşme. Batılılaşma da diyebiliriz buna. Dolayısıyla başka her şey teferruat.
CHP'nin bugünkü kurmaylarına bakınca arzuladıkları şeyin "sinirleri alınmış" bir Türkiye olduğunu görmek zor değil. "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" lafını da böyle anlıyorlar. Neredeyse "savaşma seviş" şeklinde tevil edecekler.
Bu yaklaşıma göre Türkiye'nin Kıbrıs'ta da işi yok. Bakmayın siz Bülent Ecevit'i "Kıbrıs fatihi" diye payelendirdiklerine. O zaman da CHP içinde Kıbrıs çıkartmasının hata olduğunu düşünenler vardı. Necmettin Erbakan olmasaydı belki Ecevit buna cesaret edemeyecekti. Bunlara kalsa Hatay'ı geri almak Atatürk'e değil belki bugün Tayyip Erdoğan'a nasip olacaktı; Karabağ hala Ermenistan toprağıydı.
CHP'nin içinde Türkiye'ye yönelik "Ermeni soykırımı" suçlamasını, içinin yağları eriyerek dile getirenlerin sayısı hiç de az değil, malum.
Libya'da İtalya'nın, Fransa'nın; Filistin'de, Akdeniz'de İrail'in; Suriye'de Esed ve YPG'nin, Ege'de Yunan'ın, Karabağ'da Ermenistan'ın çıkarları hilafına duruş sergilemek.... CHP bunu yapıyor işte!
Dışişleri Bakanı başta olmak üzere yeni Suriye yönetimindeki isimlere bakılınca pek çoğunun Türkiye eğitimli olduğu görülüyor. Yeni Suriye'de Türkiye'nin imzası olacağı kesin. Bundan bile mutlu olamayan bir muhalefetimiz var. İnsan sormadan edemiyor. Ne olsun istiyorsunuz? Ne olsa mutlu olursunuz?
Tamam biliyoruz, AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan dünyanın en doğru işlerini yapsalar da siyaset anlayışınız gereği doğruya doğru demeyeceksiniz. Ama ortaya bir öneri koyabilirsiniz. Devrilmek üzere olan katil "Esed ile görüşün" fikrinden ya da "Suriyelilerin tümünü geri gönderin"den daha parlak bir öneriniz yok mu?
Hadi geçmişi bir kenara koyalım, olan oldu. Bakın şimdi ortada çok ciddi bir konu var; YPG meselesi... Türkiye tarafı zinhar buna müsaade etmeyiz diyor. O Türkiye'nin içinde siz de varsınız! PKK-YPG'nin sürdüğü Suriyeli Kürt gruplar geri dönsün, PKK'nın Suriye Kürtleri üzerindeki baskısı son bulsun; biz ancak buna razı oluruz diyor. Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız diyor.
Suriye'deki yeni yönetim tüm silahlı unsurlara silahlarını bırakma çağrısı yapıyor.
Belli ki bu süreçte Türkiye çok aktif olacak.
Siz ne diyorsunuz bu işlere? Ne olsun istiyorsunuz?
Sizi ne mutlu eder?