Yurttaþ ve millet tanýmý nasýl yapýlmalý?

Her karakol baskýný yememiz ve çok sayýda þehit vermemizden sonra kürt meselesine iliþkin farklý görüþler ortalýða saçýlýyor.

Bu görüþlerin bir bölümü yaþanan son felaketin bizzat kendisine, baþka bir bölümü de son felaket üzerinden daha kuramsal alanlara iliþkin.

Felaketin kendisine yönelik yorumlara Çarþamba günü Sayýn Yaðmur Atsýz’ýn “Bir ‘sanki-imiþ-gibi ordusu” yazýsýný okuduktan sonra fazla ilave edecek bir þey bulmak kolay deðil.

Ýlave edebileceðim belki tek konu þu: Gazetelerde, ekranlarda “gündeme endeksli saldýrý” diye bir tabir kullanýlýyor; tabir bir yönüyle anlamlý ama baþka bir yönüyle de çok düþündürücü.

Düþündürücü olan yönü de þu: Demek ki, PKK ya da bu adla baþkalarý, gündeme endeksli olarak diledikleri her an bir birliðimize, bir karakolumuza saldýrýp çok sayýda þehit verdirtebiliyor, gündemi deðiþtirebiliyor. Gerçekten çok ama çok sorunlu bir durum.

Gelelim ana konuya yani yaþanan felaket üzerinden kürt meselesinin özüne iliþkin yapýlan yorumlara.

Konuya girerken üç alanda temel varsayýmlarýmý da belirtmek isterim.

Birincisi, kürt meselesinin nasýl çözüleceðini, ne ya da neler yapýlýrsa gerçekten bir çözüme ulaþýlacaðýný bilmediðim; ama çok iyi bildiðim konu ne yapýlmazsa (Anayasa 66) kürt meselesinin çözülmeyeceði.

Ýkincisi, bence yanlýþ bir ifadeyle kürt meselesi denen konunun özünün Türkiye Cumhuriyeti’nin yanlýþ yurttaþlýk tanýmý, anlayýþý ve uygulamasý olduðu.

Üçüncüsü ise, ikinci varsayýmýma baðlý olarak, Türkiye’de bir kürt meselesinin deðil, azgýn türk milliyetçiliði kökenli, destekli bir türk sorununun olduðu.

Meselenin özü yurttaþlýk tanýmýnýn, buna baðlý olarak da yanlýþ bir millet tanýmýnýn yapýlmýþ olmasý.

Aslýnda, 2012 senesinde millet kavramý üzerinden bir tartýþma hiç de anlamlý deðil; bu tartýþma artýk iktisat tarihçilerinin ilgi alanýna, araþtýrma programlarýna býrakýlmasý gerekebilecek bir konu.

Bugün, zeka ve sezgileri mediokriteyle malûl bir grup, AB’nin borç krizinden istifade edip, bu süreci yanlýþ, anlamsýz açýlardan eleþtiriyorlar; oysa, AB süreci denen süreç ulus-devleti ve ulus devlet yurttaþlýk tanýmýný, millet tanýmýný aþmaktan ibaret bir süreç, anlayanlar için küresel trend tam da bu ama anlaþýlan bu süreç biraz düþmeli kalkmalý yaþanacak.

Bir an için süreç analizlerini unutalým, tarihi dondurup yurttaþ ve millet kavramý üzerine düþünelim.

Aþýlma süreci çoktan baþlamýþ ama hala çaðdaþ olarak da nitelendirilebilecek millet kavramý bir devlete hukuki vatandaþlýk baðý ile baðlý olan insanlarýn bütünü demek ve sadece de bu demek.

1982 Anayasasý’nýn yaptýðý gibi bu vatandaþa, bir millete bir sýfat takmak (türk) büyük bir yanlýþ.

Tasa ve kývanç kavramlarýndan kalkarak bir millet bütünlüðü tanýmak da ayný ölçüde yanlýþ; yine Türkiye üzerinden gidelim, 75 milyon insanýn ayný tasa ve kývançlarý paylaþmasýný beklemek, istemek kadar baskýcý bir millet anlayýþý yoktur herhalde.  

 

75 milyon yurttaþ Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaþlýk baðý ile baðlýdýr ve millet dediðimiz de bu 75 milyonluk bütündür; bu yurttaþlara ve yurttaþlarýn bütünü demek olan millete anayasal sýfat takmak sorunlarýn baþlangýç noktasýdýr.

Son bir konu: Türkiye Cumhuriyeti yurttaþlarýnýn bütünün oluþturduðu millet kavramý içine giren etnik unsurlar sayýlýrken türk etnisitesinin dýþarýda býrakýlmasý, “türk milleti kürtlerden, çerkezlerden, araplardan, boþnaklardan vs, oluþur” demek de büyük sorunlara çanak tutmaktýr.

Ortada yurttaþlar bütünü olarak bir millet vardýr, bu milleti oluþturan etnik unsurlardan biri ama sadece biri de türklerdir; bu baðlamda hukuki bir millet ya da yurttaþ kavramýnýn önüne türk sýfatýný eklemek türk etnik unsurunu buranýn sahibi, diðer etnik unsurlarý da kiracý gibi görmek demektir.

Kürt sorunu yoktur, türk sorunu vardýr derken muradým da tam da budur.

Ama bu arada, millet ve yurttaþý türklük üzerinden tanýmlamak uðruna ülkede yaþayan çok sayýda, biri de benim galiba, türk etnisitesine sahip insanlarý etnik anlamda yok saymak türk milliyetçilerinin büyük bir özverisi doðrusu, önlerinde saygýyla eðiliyorum.