Genelkurmay, 15 Temmuz darbe giriþimine iliþkin 27 Temmuz’daki açýklamasýnda darbecilerin sayýlarýný verdi:
“Fetullahçý Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe giriþimine 8 bin 651 personel katýldý; bunlarýn 1676'sý erbaþ ve er, 1214'ü askeri öðrenci.”
Ardýndan da bu rakamýn deðerlendirmesini yaptý:
“Bu rakam ordunun yüzde 1,5’una denk geliyor; dolayýsýyla Silahlý Kuvvetler'in kâhir ekseriyeti bu hâin giriþime þiddetle karþý bulunmaktadýr.”
Bu ‘yüzde 1,5’ vurgusu Ankara’da rahatsýzlýk yarattý.
Darbeci sayýsýnýn 600 binden fazla gönüllü Mehmetçik’e kýyaslanmasý doðru bulunmadý.
Zira emir-komuta zinciriyle çalýþan orduda kýyaslama sayýya/niceliðe göre deðil, rütbeye/niteliðe göre yapýlýr.
‘Yüzde’ açýklamasý þöyle eleþtiriliyor;
Genelkurmay’ýn 2 Temmuz 2016’da açýkladýðý rakamlara göre, TSK’da 358'i general ve amiral, 39 bin 287’si subay, 96 bin 391’i ise astsubay olmak üzere 570 bin 111 personel görev yapýyor.
- Kara, hava ve deniz komutanlýklarýnda 325 general ve amiral var. Jandarma (32) ve Sahil Güvenlik’tekilerin (1) dýþýnda sadece bu üç kuvvet komutanlýðýndan 149 ihraç oldu YAÞ öncesi. Bu da yüzde 40’ýn üzerinde bir oran ve yargý sürecinde artacaðý düþünüldüðünde general ve amirallerde ihraç oraný yüzde 50’yi geçer.
- Darbe giriþimine katýlan 8.651 askerden er ve öðrencileri çýkarýnca, geriye kalan subay ve astsubay sayýsý 5.761. Ýhraç edilen subay sayýsý 1.099, astsubay sayýsý 436.
Yani astsubay sayýsýnýn iki katýndan fazla subay darbeye karýþmýþ. Buna göre, darbe giriþimine katýlan subay sayýsý 4 bin civarýnda. Bu da TSK’daki 39 bin 287 subayýn yüzde 12-13’üne karþýlýk geliyor. Ve yine darbe davasýnda ortaya çýkacak yeni isimler hariç.
- Astsubaylar bakýmýndan oran oldukça düþük. Bunu da anlamak mümkün. Zira bu terör örgütü, komuta, kontrol, sevk ve idare noktalarýna yerleþmesiyle tanýnýyor. Bu nedenle baþta kurmay sýnýfý olmak üzere subaylar arasýnda yoðunlaþýyor.
Bu deðerlendirmeyi yapanlar, Genelkurmay’ýn TSK’nýn daha fazla yýpranmasýný önlemeye çalýþtýðý konusunda hemfikir. Bunu bir ölçüde normal de karþýlýyorlar. Zira Ergenekon, Balyoz ve Casusluk davalarý/kumpaslarý ile çok sayýda personelini ‘kaybetmiþ’ olmanýn verdiði bir koruma refleksi anlaþýlabilir bir gerekçe.
Ancak, bu refleksin ‘ikna edici’ olmaktan uzak ifadelerle gösterilmesi, koruma amacýna hizmet etmiyor.
Zira Genelkurmay, önceki açýklamasýnda da, darbecilikten tutuklanan emekli Hava Kuvvetleri Komutaný Akýn Öztürk’ün ‘arabuluculuk için arandýðýný’ belirtmiþ, bu açýklama ‘Öztürk aklandý’þeklinde anlaþýlýnca, bu kez bir ‘gayrýresmi bilgilendirme’ ile “Öztürk’ün arandýðý, ancak bunun, o anda darbe giriþiminin ana üssü olan Akýncýlar’da bulunmasýndaki þüpheyi ortadan kaldýrmadýðý” vurgulanmýþtý.
Bu iki açýklamada rahatsýzlýk yaratan bir baþka sorun da, 15 Temmuz darbe giriþimine iliþkin dava görülmeye baþlandýðýnda, TSK’nýn resmi açýklamalarýnýn önemli olacaðý, gayrýresmi bilgilendirmelerin hukuki geçerliliði olmayacaðý gerçeði.
Ýktidara yakýn kaynaklar, “Ordunun kahir ekseriyetinin bu hain giriþime þiddetle karþý olduðuna kimsenin þüphesi yok. Tanklarýn önüne göðüslerini siper edenlerin ve iki haftadýr meydanlarý dolduran milyonlarca kiþinin TSK’ya da Mehmetçik’e de sahip çýkmasý bunun kanýtý. Ancak, TSK’nýn FETÖ’nün kumpas davalarý sürecinde yaþadýðý yýpranmýþlýk, FETÖ’nün TSK’dan temizlenme sürecine engel olmamalý”diyorlar.
Milletin gördüðünü saklama gayretinin çok manasý yok.
TSK’nýn açýklamalarýnda daha açýk, net ifadeler kullanmasý gerekiyor.
YAÞ kararlarýna gelince;
TSK'daki FETÖ temizliðini darbecilerin maðdurlarý yapacak. Bir açýdan, altlarýnda neler olup bittiðini anlayamayan komutanlara 'kendi itibarlarýný geri kazanma' fýrsatý verildi; hem darbe giriþimiyle zaafiyete uðramýþ PKK, DAEÞ terörüyle mücadelede, hem FETÖ teröristlerini temizlemede...