‘Yüzde 50 þartý’ gitmeli, baþkanlýk sistemi devam etmeli

Türkiye, tam bir yýl önce bugün fiilen yeni sisteme geçmiþti. 

Ülke, 16 Nisan Referandumu ile vesayet çukurundan kurtulmuþtu ama CHP ve yandaþlarý ilk seçime, “Bize destek verin, parlamenter sisteme dönelim” sloganýyla gitmiþti. 

Milletle açýkça dalga geçiyor, “Bize oy verin, ülkeyi çýkardýðýnýz vesayet çukuruna tekrar yuvarlayalým” diyorlardý. 

Aslýnda “boþ” konuþtuklarýný kendileri de iyi biliyorlardý ama olmayacak þeyi vadederek, Erdoðan karþýtlarýndan oy kapmaya çalýþýyorlardý. 

Hatta Kýlýçdaroðlu, “nefret saflarý”ný sýklaþtýrmak için “Hayýr Bloku” lafýný “yapýþtýrýcý” olarak kullanýyordu. 

Bu psikolojiyle “Seçim ikinci tura kalacak ve Erdoðan hayatýnýn yenilgisini alacak” diyorlardý ama millet eski Türkiye’ye dönmeyi onaylamadý. 

Þimdi de bir yýllýk uygulama hakkýnda konuþuyorlar. 

Efendim, aksayan taraflarý varmýþ. 

Aman ne garip... 

Yeni evlenen çiftler bile birbirinin huyunu-suyunu bir yýlda ancak öðreniyor, ondan sonra “uyum”dan söz ediliyor. 

 

Eksiler, artýlar...

Öve öve bitiremediðiniz 95 yýllýk parlamenter sistem, defalarca rot-balans ayarý yedi, rektifiye edildi ama yine de her tarafý dökülüyordu. 

Kaldý ki “bakkal hesabý” bile böyle yapýlmaz. Sistemin sadece “eksileri”ni deðil, “artý”larýný da ortaya koyar; sonra sonuca bakarsýnýz. 

Sistemin gerektirdiði yapýlanmanýn henüz tam oluþmamasý sebebiyle bürokrasi yönetiminde bazý týkanmalardan bahsedilebilir. 

Ama emperyalist kuþatmalarýn askerî, siyasî, iktisadî; her çeþidini yaþadýðýmýz bu dönemde “eski Türkiye” olsaydý ne hallere düþeceðimizi ben tahayyül edemiyorum. 

Trump’ýn, Twitter mesajlarýyla yönettiði bir dünyada, 2007 gibi en güçlü iktidar döneminde bile uzaktan kumanda ile darmadaðýn edilebilen bir hantal yönetim sistemiyle, dünyanýn girdap olup döndüðü bu bölgede siz nasýl dinamik yönetim sergileyecektiniz? 

Hepsi bir kenara, ÝHA ve SÝHA’larýn tarifsiz katkýsý yanýnda, MÝT’ten TSK’ya, Emniyet’ten Jandarma’ya bugünkü ahenk saðlanamasaydý, terörle mücadelede bu mesafe asla alýnamazdý. Bu kurumlarýn Türkiye’yi feda pahasýna didiþtiði dönemleri herkes unuttu tabii... 

Sadece Kaþýkçý Cinayeti konusundaki kriz yönetimi baþarýsý bile, her kafadan bir ses çýkan eski Türkiye’den kurtulmuþ olmamýz sayesindedir. 

 

En önemli aksaklýk

Bana göre yeni sistemin en önemli “arýza”sý, “yüzde 50 artý 1” zorunluluðudur. 

Bu yüksek çatý, partileri sun’i ve saðlýksýz iþbirliklerine zorladý. 

Hiçbir ortak yönü bulunmayan partiler, bu zorunluluk sebebiyle, onursuz pazarlýklarla ayný çatý altýnda toplandý. 

Nitekim düne kadar “Ýlk fýrsatta parlamenter sisteme döneceðiz” masalý anlatan Kýlýçdaroðlu, bu bol istismarlý ama bol kârlý iþbirliðinin tadýný alýnca, “Eski sistemi istemiyoruz, çünkü sorunluydu” demeye baþladý. 

Sevsinler sizin parlamenter sistem aþkýnýzý... 

Yüzde 45 teveccühe mazhar olan bir partinin, bu yüzde 45’in isteðini deðil de, eksiðini tamamlayan “kilit parti”nin isteðini yapmak zorunda kalmasý nasýl bir demokratik düzendir? 

Hasretiyle yandýklarý “parlamenter sistem”de (2002 Genel Seçimleri) bir parti yüzde 35 oy ile parlamentonun yüzde 66 çoðunluðunu alýyor ve ülkeyi “demokratik” bir sistemle yönetiyordu. 

“Yüzde 50” dayatmasýyla siyaseti sun’i kamplaþmalara zorlamak yerine, “katýlanlarýn oy çokluðu” esas alýnabilirdi. 

Madem sistemi tartýþýyoruz, vataný ve milleti için siyaset yapan herkes bütün önyargýlarý bir tarafa býrakarak, “yüzde 50 artý 1” zorunluluðu baþta olmak üzere yeni sistemin aksayan yönlerini düzeltmeli ve millet bu sistemle yoluna devam etmelidir.