Bülent Arýnç’ýn o sözleri. Hakan Fidan’la ilgili kýsmý öne çýktýðý için muhalefetin “oradan bir yarýlma ihtimali çýkar beklentisine yönelik” ilgisi dýþýnda yeterince deðerlendirilemedi. Aradan zaman geçti ama ben deðerlendirmeyi faydalý buluyorum. Önce uzun bir alýntý yapayým:
“Biz yüzde 50 oy alýyoruz. Fakat geriye kalan yüzde 50’de bir nefret söylemine dönüþüyor. Biz eskiden sokaða çýkardýk taraftarýmýz bizi çok severdi. Karþýdaki muhalifler de saygý duyardý. Þimdi bir nefretle bakýþ seziyorum. Kemikleþme, kamplaþma var. Bu bizim yüzde 50 oyumuza engel olmaz. Ama Türkiye yönetilebilir bir ülke olmaktan çýkabilir. Biz yumuþatmalýyýz. Siyasette yumuþak dil çok önemlidir. Baðýrarak, çaðýrarak, küçülterek onu güçsüz kýlarak bir noktaya getirdiðiniz zaman misal doðru mudur bilmiyorum ama kediyi çok sýkýþtýrýrsanýz sonunda yüzünüzü cýrmalar.
Davutoðlu çok iyi bir kimlikle çýktý. Yüzü gülen bir insan. Sözü yumuþak olan, tarihten gelip bugünü bilen bir insana ihtiyacýmýz varmýþ. Bu insanýn siyasette þiddet dilini kullanmamasý lazým. Þu anda kullanmýyor. ‘Ben de modaya uyayým da bir gürleyeyim’ derse kitleler üzerinde bir kutuplaþma beni korkutuyor. Ýnsanlara hükmeden, dayatan bir siyaset dilini kullanmamak lazým. Hele hele hakaret edici, küçültücü hiçbir davranýþýn içinde olmamalýyýz.”
Bu, yabancýsý olduðumuz bir tema deðil. Bir kesim, Ak Parti’ye karþý muhalefeti bu söylemle yürütüyor.
Bunlarý Arýnç’tan dinlemek, bu söylemin Ak Parti bünyesinde de, üstelik “kurucu abiler” ve Hükümet sözcüsü planýnda yansýmalar yaptýðýný ortaya koyuyor. Bilmiyorum bunlar, parti ve Hükümet içinde de müzakere konusu olmuþ mudur, ama sayýn Arýnç’ýn partisine yönelik muhalefet çýkýþlý deðerlendirmelerin, üstelik bunlarýn politik kýymet-i harbiyesini en iyi görecek bir insan olarak kamuoyu ile paylaþmasýnýn ilginç bir durum oluþturduðunu ifade etmek lazým.
Ben de bunlarýn özeleþtiri anlamýnda içerde konuþulmasýný yararlý görürüm. Bir partinin hem kendi ulaþtýðý oyun niteliðini, neden bu insanlarýn kendi yanýnda durduðunu, hem de oy vermeyenlerin, hatta karþý olanlarýn neden karþý olduðunu ve hele iktidar partisi iseniz bunlarýn nasýl kazanýlacaðýný, en azýndan nasýl icraattan memnun hale getirileceðini müzakere etmesi kadar tabii bir þey olamaz. Bu çerçevede, vitrindeki aktörlerinizin üslubu da, insani iliþkileri de deðerlendirme konusu olabilir. Parti imajý, lider imajý, her þey her þey konuþulabilir.
Dýþardan bir kanaat önderi olarak ben de, bütün partileri deðerlendirdiðim gibi, Ak Parti’yi de, üstelik misyonuna önem veren, ülke için baþarýlý olmasýný temenni eden bir insan olarak, tahlil edebilirim. Doðrusu ben de zaman zaman “Ak Parti’nin çok daha geniþ killeleri kucaklayan bir dil üretmesini, kendisine yönelik çok önceden farklý saiklerle oluþturulan kategorik muhalefetleri kolay dönüþtüremese bile, en azýndan “Ben karþýyým, asla oy vermem ama adamlar da çalýþýyor” gibi bir noktaya getirmek için çaba göstermesini önemli bulurum.
Ben eminim, sayýn Arýnç’a “Ak Parti yüzde 50 civarýnda oy alýyor ama muhalefet yüzde 50’nin de sizden nefret ettiðini söylüyor, buna ne dersiniz?” þeklinde bir soru sorulsa, vereceði çok güçlü cevaplar vardýr. Mesela demesi beklenir ki:
“Diyelim ki muhalefet, bize oy vermeyen yüzde 50’nin bizden nefret ettiðini düþünüyor, bu mantýkla CHP’den toplumun yüzde 75’inin, MHP’den yüzde 85’inin, HDP’den de yüzde 90’ýnýn nefret ettiðini kabul etmemiz gerekmez mi? Bu mudur?”
Ak Parti’de parti yararý açýsýndan içerde konuþulmasý gerekenlerin dýþarda konuþulmasýný, üstelik Arýnç gibi özgül aðýrlýðý yüksek “Kurucu Abiler”in böyle davranmasýný gerektiren saikler nedir, bilmiyorum. Kuþkusuz Ahmet Davudoðlu’nun, üstlendiði Baþbakanlýk, Genel Baþkanlýk gibi farklý odaklarýn hedefi olacak yeni sorumluluklar sebebiyle üslup vs., açýsýndan uyarýlara, tavsiyelere ihtiyacý olacaktýr. Misyonu taþýma noktasýnda bir farklýlýk yoksa, -ki Davudoðlu için bu sýfýr ihtimal bile deðildir- uyarý ve tavsiyelerin özel mutfaklarda yapýlmasý saðlýklý olur. Daha yürünecek bir hayli yol vardýr. Üç dönem vs gibi durumlarýn, bu parti ile bir “misyon yolculuðu”na çýkanlar için sahiplenme noktasýnda inkýtaya yol açmamasý gerekir.
Zaman zaman toplumdaki kaygýya iþaret ediyorum ya... Yine onu hatýrlatacaðým.