Yüzde 54...

Yok, haddimi bilirim, seçim sonuçlarına dönük tahminleri işin uzmanlarına bırakırım, hiç karışmam... Başlıktaki yüzde 54, 7 Haziran seçiminde herhangi bir partinin alacağı oy oranı tahmini değil elbette... 

Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan’ın, savunma sanayi fuarı IDEF’in açılışında sözünü ettiği bir oran: Türk savunma sanayi artık, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarının yüzde 54’ünü karşılayacak düzeye gelmiş durumda...

Bu, dünyanın en istikrarsız bölgesinde sınırları bekleyen ve yine, dünyanın en büyük ordularından biri olarak kabul edilen Türk Silahlı Kuvvetleri açısından “stratejik” bir eşik...  Ordunuzu, dünyanın en mükemmel silah sistemleriyle donatabilirsiniz, ama, bir savaş halinde o ordunun mühimmat ve cephe gerisi destek/üretim sistemlerini ıskalarsanız, durum hayli vahim demektir...(Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon güçleri Yemeni bombalıyor, atılan her füzenin yerine yenisini üretemiyorsan, iki de bir Washington’a telefon açmak zorundasın, işin özeti budur.)

Bu nedenle, IDEF’i gezerken en çok dikkatimi çeken TSK’nın Arifiye’deki 1.Ana Bakım Merkez Komutanlığı’nda üretilmiş POYRAZ oldu. Bu komutanlık, ünlü FIRTINA 155’lik obüs toplarını üreten göz bebeğimiz ama, bir savaş halinde o obüsler atışa başladığında “mühimmat ikmal garantisi” en az o top kadar öne çıkıyor. Fuarda POYRAZ ismi verilmiş  mühimmat ikmal aracıyla karşılaşmış olmak ayrı bir duygu... Arifiye’de belli ki, işler iyi gidiyor... Makine Kimya Endüstrisi Kurumu’nun (MKEK) standında beni, yüzde 100 milli üretim “Milli Piyade Tüfeği/MPT-76” karşılıyor... 40 uzmanımız 2 yıl gibi kısa bir zaman dilimi içinde bu silahı üretmek için adeta birbirleriyle yarışmışlar ve ortaya NATO standartlarının üstünde, patenti bize ait bir piyade tüfeği çıkmış... MKEK standında
karşılaştığım ve 180 cm’lik bir sığınak betonunu ikili patlamayla delip geçebilen “Nüfuz Edici Bomba” (NEB) ise gerek AR-GE bütçesi, gerek günümüz üretim maliyetlerinin düşüklüğü, ama en etkili sonuç alma özelliğiyle dünyanın bir numaralı mühimmatlarından biri olarak kabul ediliyor. Onu da Türk uzmanlar geliştirmişler...

Yazılımda artık biz de varız...

Türkiye’nin “milli helikopteri” ATAK önünde durup bilgi alıp, yine “milli tank” ALTAY ile karşılaşmak farklı bir duygu. ATAK artık terörizme karşı mücadelede ön safta görev yapıyor, pilotun kaskıyla, uçağın önündeki silah sistemini ortak hedefte buluşturan tüm yazılım programları “bizim uzmanların” bilgi ve birikiminin eseri. ALTAY tankının zırhının Türkiye’nin en zengin maden kaynağı bor madeninin karışımıyla yapılmış olması ve şu anda dünyanın en güçlü zırhı olarak kabul edilmesi ayrı bir anlam taşıyor...

Yazılımda HAVELSAN’ı, yine ürettikleri yeni nesil sistemlerle ROKETSAN ve ASELSAN’ı anlatmaya kalksam, sayfalar yetmez, ama ASELSAN’ın özellikle güdümlü füzelere karşı geliştirdiği “GPS karıştırma” savunma  sistemlerini, bu yıl ilk kez tanıttığı dünyada tek olarak kabul edilen Torpidoya Karşı Tedbir Torpidosu TORK  ile hava savunma sistemi KORKUT’u ayrı bir dikkatle incelediğimi söylemeliyim.  Hava Kuvvetleri’nin seçimi olan insansız hava aracımız ANKA, bize zamanında bu tür araçları yüksek bütçelerle satıp, bir de bilgisayar yazılımlarına istediği zaman girme yeteneğini koruyan “bazı ülkelere” nispet yaparcasına karşımıza çıkıyor...

Savunma sanayi barış teminatıdır...

IDEF’ten yazılacak çok detay var... Özel sektöre çok fazla girmek istemiyorum ama, özellikle zırhlı araç üretiminde dört özel sektör kuruluşunun güçlü bir rekabet yaşadıklarını görmek bile yeterli... Bundan 20 yıl önce düşünemediğimiz görüntüler bunlar. Bu arada, daha düne kadar battı-batıyor denilen köklü kuruluş BMC’nin sermaye değişiminden sonra kendini hızla toparlaması ve fuara iddialı ürünü VURAN 4x4 başta üç yeni proje ile katılması da moral yükseltici bir gelişme. Madem özel sektörden söz ettik bir hak edeni daha analım, üç tarafı denizle çevrili memleketin sahil muhafazasını dünya standartlarının üstüne taşıyan Yonca-Onuk’un artık hedefinin bir okyanus ülkesi olan Amerika olduğunu duymak bile geldiğimiz noktayı göstermesi bakımından önemli... Sakın, bütün bu an-
lattıklarımdan savaş yanlısı bir beyin kimyam olduğunu düşünmeyin. O, devletlerin, “savunma” bakanlıklarının adının “savaş bakanlığı” olduğu, ulusların silahlanarak birbirlerine saldırdıkları döneme ait bir kavram. Şimdi, “etkin savunma” için “güçlü sanayi” dönemi...

Yani, fuardaki tüm malzemeleri savaşmak için değil, bir gün bir meczubun bize sataşmasını önlemek için üretiyoruz...

Ordunuzun sırtını ne kadar güçlendirir, onu, şunun bunun hibe programlarına muhtaç olmaktan ne kadar kurtarırsanız, sataşanınız da o kadar azalır...

IDEF gösterdi... Sırtımız sağlam...