Bugün siyaset dýþý bir konuyu yazmak istiyorum. Bu biraz kendi gönül dünyamýza, kalb iklimimize, dimað yapýlanmamýza bakmak anlamýna da geliyor. Son derece hayati.
MAK Danýþmanlýk Þirketi'nin “TÜRKÝYE'DE TOPLUMUN DÝNE VE DÝNÝ DEÐERLERE BAKIÞI ARAÞTIRMASI” geçtiðimiz günlerde epeyce tartýþýldý.
Araþtýrmada insanlara “Allah'a iman” dahil Ýslam'ýn inanç esaslarýna, Ýslam'ýn namaz dahil ibadet alanýna ne kadar baðlý olduklarý, ibadetleri ne kadar icra edip etmedikleri sorulmuþ, sonuçta da “Yüzde 99'u Müslüman ülke” tanýmlamasýný pek de doðrulamayan rakamlar ortaya çýkmýþ.
Benzeri araþtýrmalar daha önce baþka araþtýrma kurumlarý tarafýndan da mesela gençlik alanýnda, mesela ÝHL öðrencileri arasýnda gerçekleþtirilmiþ ve “kaygý verici” sonuçlar ortaya çýkmýþtý.
Sonuçlarý “kaygý verici” diye nitelediysem, bunun herkes için geçerli olmadýðý, daha çok dindar toplum kesimleri için böyle olduðu þerhini düþmem gerekiyor.
Yapýlan kimi yorumlarda ise tam aksine “Yüzde 99'u Müslüman diyordunuz, iþte sonuç, bundan sonra Türkiye'yi tanýmlarken haddinizi bilin” gibi bir üslubun hakim olduðu gözlemlendi.
Ben konuyu deðerlendirirken þu hususlara dikkat edilmesi gerektiðini düþünüyorum:
-Dindar toplum kesimleri kaygýlanmakta haklý. Ýnsanlarýn din ile iliþkide, inanç alaný dahil kýrýlmalar yaþanýyorsa, oturup bin kere düþünmek gerekiyor. Neden?
-Benim yayýn yönetmeni olduðum ve 32 yýldan bu yana çýkan Altýnoluk dergisi, “Ýslam – Ýnsan, Ýslam – Müslüman ve Ýslam – Toplum iliþkileri”nde ortaya çýkan açý farklarýný görmeye ve onu ulaþtýðý insanlarýn gündemine taþýmaya çalýþýyor. Bunu, herhangi bir Müslüman'ýn kendi bireysel dünyasýnda görmesi de “din ile iliþki” açýsýndan önemli. Bunu Diyanet'in ya da Ýlahiyat alanýnda çalýþan bilim insanlarýmýzýn analiz etmesi ve toplumu aydýnlatýcý bakýþ açýlarý geliþtirmesi de hayati önem taþýyor.
-Ayrýca konu sadece dindarlarý kaygýlandýrmasý gereken bir konu da deðil. Bu sonucu anlamak, analiz etmek, Türkiye ile ilgili deðerlendirme yapacak herkesin sorumluluðu. 1000 yýldan bu yana Ýslam'la içiçe olmuþ ve Ýslam'ýn bütün yücelme heyecanlarýna ortaklýk ettiði bir toplumun bu iliþkide sarsýlýþlar yaþamasýnýn sebebi nedir? Küresel kültürün aþýndýrýcý etkileriyle kökten bir deðer aþýnmasý mý yaþanýyor, Ýslam algýsýnda sapmalar var da onun aþýndýrmasý mý söz konusu, Ýslam aþýnýnca onun yerine insanýmýz hangi deðerle buluþuyor, o deðerin insani özü ne vs... Bu konu, sosyal yapýmýzdaki savruluþlarýn toptan analizini ilgilendiriyor ve baþlý baþýna bir geniþ analizi gerektiriyor.
-Toplumsal bir kimlik ve deðer sancýsý yaþadýðýmýz konusunda sanýyorum tartýþma yok. Gazetelerin “Üçüncü sayfa” haberleri ya da tv'lerin ana haber öncesinde sunduklarý “Sýcak gündem”ler, “Felaketin boyutlarý”ný gösteriyor. “Bonzai çocuklarý” yürek kanatýyor. Ancak, ben MAK'ýn araþtýrmasýnda sorulan sorularý ve alýnan cevaplarý “Toplumun Ýslam'la iliþkileri” için yeterli kýstas olarak kullanmanýn saðlýklý olmayabileceðini düþünüyorum. Baþka türlü sorular baþka sonuçlar getirebilirdi, diye düþünüyorum.
-Sorular, hani deyim yerindeyse “Tahkiki iman” diye nitelenen seviyeye gelmiþ insanlarýn cevaplayabileceði nitelikte. Ama geniþ toplum kesimleri için “Allah ile, Ahiret ile, Peygamber ile Kur'an ile, daha genelde Din ile iliþki” çok daha fonksiyoneldir, sadedir, hayata dokunan boyuttadýr.
-Onun için mesela soruyu “Öldüðünüzde cenaze namazýnýzýn kýlýnmasýný ister misiniz?” diye sorduðunuzda alacaðýnýz cevabý düþünün. Bu soru, tam da insanlarýn “Ahiret inancý”ný idrak alanýna getiren bir sorudur. Ýnsan normal hayatý sürerken “Ölümden sonrasý”ný düþünmez de, iþ baþa gelince, yani o yolculuk baþlayýnca jeton düþer.
-Düþen uçakta ateist bulunmaz, denir onun için. Kur'an'da da insanlarýn açýk denizde fýrtýnaya yakalandýðýnda “Allah” dediði, karaya çýkýnca unuttuðu ifade edilir.
-Ne diyelim, dindarlar baþlarýný elleri arasýna alsýn düþünsün. Böyle bir hassasiyeti olmayanlar da Türkiye'yi düþünsün. Deðer aþýnmasý insanlýk için felakettir.