Bir ülkenin ana muhalefet partisi liderini düþünün; kendi ülkesine açýkça düþmanlýk eden odaklardan hesap soracaðýna, kalkýp onlarla ayný dili konuþuyor.
Yetmezmiþ gibi, bir de kalkýp onlara adeta yalvarýyor.
Güya kendi ülkesini savunur gibi yapýyor, yalvardýðý o güçlerden el aman dilerken.
Diyor ki mealen:
“Bizim yüzümüz Avrupa’ya hep dönük oldu. Bundan sonra da olacak. Ne olursunuz, o kýzdýðýnýz bir kiþi için ülkemize yaptýrýmlar uygulamayýn.”
Ýþin ilginci, bunu diyen adam “solcu” ve “ulusalcý”…
Yüzünü çevirdiðin yer önemli deðil, asýl durduðun yer önemlidir!
Nerede duruyorsun, kimin safýnda duruyorsun, kime hizmet ediyorsun?
O bir kiþi dediði, bu ülkenin seçilmiþ Cumhurbaþkaný.
Halkýnýn hür ve helal oylarýyla seçilmiþ ve halký tarafýndan ölümüne sevilen bir Cumhurbaþkaný.
Ve bu ülkenin “solcu” ve “ulusalcý” ana muhalefetlideri, kalkýpkendi halkýnýn seçtiði Cumhurbaþkaný’ný kurtlarýn ve çakallarýn önüne atýyor.
Kendi ülkesinin Cumhurbaþkaný’na ve Hükümetine, týpký o kendini bilmez çakallarýn aðzýyla düþmanlýk yapýyor.
“Merak etmeyin” diyor. “Biz, sizden daha fazla o bir kiþiye düþmanýz. Ve týpký sizin gibi düþünüyoruz. O bir kiþinin iþini býrakýn biz bitirelim.”
Tabii ki tek baþýna sandýkta bitiremeyeceðini çok iyi biliyor.
Demek istediði þu:
“Sizin desteðinizle, o bir kiþinin yönetimine biz son veririz. Destek sizden, yöntemini belirlemek bizden.”
Ýhanetin ve iþbirlikçiliðin bu kadarýna pes!
***
Bu adamýn partisinin orta yerinde “halk” var.
Ama halk týrnak içinde.
Cumhuriyet var bu adamýn partisinin baþýnda.
Ama Cumhuriyet cim karnýnda nokta deðil.
Daha doðrusu savunduðu Cumhuriyet, sandýðý esas alan bir Cumhuriyet deðil.
Halk ne istiyorsa, onu önceleyen bir Cumhuriyet deðil.
Sandýktan çýkan iradeyi, artýk kendi iradesi olarak kabul eden bir Cumhuriyet deðil.
Onun savunduðu Cumhuriyet, cumhurun kendi özgür iradesiyle belirlediði bir yönetim biçimi de deðil.
Onun savunduðu Cumhuriyet,“sandýksýz ve halksýz” bir Cumhuriyet.
Kendileri sandýksýz gelecekler, silah ve süngü zoruyla iktidarda kalacaklar ve ülkede saltanat rejimine taþ çýkartacak bir hanedanlýk rejimi kuracaklar.
Halk için diyecekler mecburiyetten, ama halka raðmen bir yerde duracaklar.
Halk için neyin doðru veya yanlýþ olduðuna kendileri karar verecekler.
Halk, onlarýn getirdiðine karþý çýktýðýnda da buna “Cumhuriyet düþmanlýðý” veya “rejim karþýtlýðý” diyecekler.
Halk neyi istiyorsa veya hangi þeyi getirmek istiyorsa bunu bir “rejim tartýþmasý”na dönüþtürecekler.
Ve bunun için de Atatürk’ün adýný kullanacaklar.
Halkýn istemediði bir yönetim biçimini, halka dayatmanýn adý olarak “cumhuriyetçiliði” ve “Atatürkçülüðü” kullanacaklar utanmadan.
Sonra da kalkýp “halkçýlýk” ve “cumhuriyetçilik” taslayacaklar.
Bunlar düpedüz Jakoben’dirler.
Bunlarýn istediði Cumhuriyet, tastamam Jakoben bir Cumhuriyet’tir.
Diktatoryal ve otoriteryan bir Cumhuriyet’tir.
***
O “bir kiþi” diye düþmanca suçladýklarý kiþi, bugüne kadar halkýna raðmen bir þey yapmadý.
Halký ne istiyorsa hep onu yaptý.
Ve halkýnýn gönlüne taht kurdu.
Davamýzýn lideri, yedi düvele karþý tek baþýna halkýnýn ve ülkesinin çýkarlarý için savaþýrken; þimdi o adam yani o malum zat, kalkýyor ülkesinin ve halkýnýn düþmanlarýyla iþbirliði yapýyor.
Bakmayýn siz, Cumhurbaþkaný'mýzý diktatör söylemi üzerinden yýpratmaya çalýþtýklarýna.
Bu ülke ve aziz milletimiz, adýna Hitler’den mülhem “Milli Þef” denilen diktatörlerin yönetiminde az acýlar çekmedi, az kýyýmlar yaþamadý.
Geçmiþiniz belli, siyasi genleriniz belli…
Keþke sadece yüzünüz dönük olsaydý, sizin asýl durduðunuz yer sorunlu.
Sadece gövdenizle buraya aitsiniz.
Küresel efendilerinize yalvarmaya devam ediniz ki, o kara yüzünüz daha bir görülsün sizin.