Herkesin elindeki megafonu birbirinin kulaðýna dayayýp ayný þeyi söylediði bir karikatür hatýrlýyorum. Maalesef çizerini hafýzamda tutamadýðým mezkûr karikatür ahvalimizi bedâhet hâlinde resmediyor.
Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan’ýn son dönemde Ak Parti kadrolarýndaki zaaflarla alâkalý mâlûm sözleri dillere pelesenk oldu. Kendilerine çeki düzen vermesi gerekenler, içinde bulunduklarý zaaflarý görmeden hemen yaný baþýndaki dava arkadaþýna veyahut Erdoðan’ýn eleþtirilerinin muhatabý olmayan dava erlerine ayar vermeye çalýþýyor. “Aynaya bakýn” diyeceðim de yüz yok ki neyi görecekler!..
Dünyevî menfaatin olduðu her yerde bu insan müsveddeleri olacak. Bu noktada iþ, zaafý belirleyen yönetim kademesine düþüyor. Kalýn çizgilerle çizilecek sýnýrlar menfaatperesleri sýkar, kaçýrtýr.
Bu aþamada da azim soru þu: Kalýn çizgilerle çizilecek sýnýrlarýn nisbeti ne olacak? Hangi deðerlere göre sýnýrlar çizilecek?
Þu anki kakofoniye kulak týkayýp kendimize nisbet noktasý belirlemeliyiz. Biraz oradan biraz buradanla bir yere gidilmediðini görüyoruz. Nefs, hovardalýkla mollalýðý bir arada götürmekten hoþlanýrmýþ; lâkin sonu da iflas olurmuþ!
“Bütün ve parça münasebeti þeklinde, ahlâk, sosyal yapýnýn temelindedir ve siyasî iktidar bunu kurmak ve korumak zorundadýr; çünkü, teþkilât ve idare eden-edilen ayýrýmýný doðuran sebep budur.” der Salih Mirzabeyoðlu.
15 yýllýk Ak Parti iktidarýnda, televizyonda yayýmlanan evlilik programlarýnýn kaldýrýlmasýna seviniyorsak, oturup hâlimize aðlayalým! Geldiðimiz seviye bu mu olmalýydý? Ki, evlilik programlarý bir sebep deðil bir neticedir; cemiyette saðlanamayan ahlâkýn neticesi…
Evlilik programlarý kaldýrýlýnca ahlâkýmýz kurtuldu mu? Televizyon kanallarýnda yayýmlanan ve evlilik programlarýndaki ahlâksýzlýklarý aratmayacak diziler, reklamlar, yarýþma programlarý ne olacak? Bunlara müdahale etmemenize hangi ahlâkî normlarýnýz müsaade ediyor!
Mevzu anlaþýlsýn diye güncel bir vakadan misâl verdim. Tekrar dönelim azim sorumuza: Her türlü ahlâksýzlýða dur diyecek sýnýrlarý çizerken nisbetimiz ne olacak?
Batý mý? Doðu mu? Hristiyanlýk mý, Yahudilik mi? Yoksa Ýslâm mý?
Türkiye Cumhuriyeti kurucularý bir tercih yaptýlar ve Ýslâm’a ait ne varsa Anadolu’dan silip Batý’nýn deðerleriyle her yaþtan genç ‘yaratma’ya çalýþtýlar! Baþarýlý olup olmamalarý mevzumuz deðil, ne istediklerini biliyorlardý ve ona göre davrandýlar.
Kurucularýn ardýndan gelenler ise, baktýlar böyle olmuyor, biraz ondan biraz bundan ortaya karýþýk bir þeyler yapmaya çalýþtýlar. Tuttu da! Yukarýda da yazmýþtým, nefs, hovardalýkla mollalýðý bir arada götürmekten hoþlanýrmýþ! Yalnýz, cümlenin devamý da var: Sonu iflas olurmuþ! Evet, þu anda ‘ortaya karýþýk’ anlayýþýn iflasýný yaþýyoruz.
Ýktidarda olmasý hasebiyle, sosyal yapýnýn temeli olan ahlâký kurmak ve korumakla zorunda olan Ak Parti, her iflas bir fýrsat, deyip, Anadolu’nun ruh kökünden neþet eden ahlâký yeniden kurabilir. Selçuklu gibi, Osmanlý gibi… Ama ilk önce nisbet noktasýnda karar verilmeli. Ortaya karýþýk olunca bünye kaldýrmýyor ifsada sebep oluyor ve herkesin elinde bir megafon avazý çýktýðý kadar baðýrýyor: “Zaaf var zaaf”.
Diyen kim!.. Duyan kim!.. Anlayan kim!..