Zalimleþen büyüme!

Büyüyen bir ekonomide geliri artan insanýn mutluluðu azalýr mý? Ýþsizlikten kurtulan insanoðlu iþ bularak muradýna ermiþ olmuyor mu? O zaman ekonomi büyürken nasýl zalim olabilir? Gelin örneklerle konuyu inceleyelim:

Mesela büyüyen bir ülkede

otomobil üretimi ve satýþý artýyor: Ne âla ki otomobil sahibi oluyoruz. Oysa;

Otomobil satýþlarý artarken

kullaným alaný olan yollar artmýyorsa; artan trafik ve bu trafikte boþa geçen zaman, yollarda heba olan-kavga eden insanlar büyümeye mi dua ederler.

Otomobil satýþlarý ile

trafik kazalarý her gün can almaya devam ediyorsa; otomobiller ile Azrail arasýnda bir bað kurulmuþsa acaba otomobil satýþlarý kimi mutlu eder.

Otomobil satýþlarý ile eskiden aile bütçesinde yeri bile olmayan

park fiyatlarý baþýný alýp gitmiþse,

emniyet-trafik vakýflarý geliri araç çekmekte bulmuþsa, maliye bütçeyi otomobiller üzerine kurmuþsa bu büyüme daha çok kimin bütçesine yarar.

***

Mesela büyüyen bir ülkede konut üretimi artýyor:

Konut üretimi artarken insanlarýn yürüyebileceði

yaya yollarý bile kalmýyorsa, boþ yeþil alanlar rezidans oluyorsa, þehir merkezlerinde nefes alacak yeþil alan kalmýyorsa kiracýlýktan kurtulup evsahibi olmanýn hazzý ne ifade eder.

Konut üretimi artarken iþyerleri ile konut mesafesi kilometrelerce açýlýyorsa, konut için zaman feda edecek noktaya gelinip aileler birlikteliklerini azaltýyorsa mutluluk kimin olacak.

***

Büyümenin asýl zalimleþen yönü ise þirketlerdir.

Geliri artan ülkenin bu geliri þirketleri daha da besleyip-büyütüp artan zenginlikle þýmartýyorsa;

þirketler de halký eziyor, aldatýyor ve eziyet ediyorsa mutlu mu oluyoruz.

Müþteriye hizmet yerine, kasasýný doldurmayý amaçlayan bir þirket modeli geliþmiþse

, müþteriye kusursuz mal yerine kusursuz ambalajlý kusurlu mal sunuyorsa ne diyebiliyoruz. 

Kanunlarý bile kurduklarý veya kiraladýklarý avukatlýk bürolarý ile vatandaþa karþý tehdit ve korkutma amaçlý kullanýyorlarsa bu þirket düzeni hukuki-adil  bir düzen midir.

Ýthalat ile coþan milli gelir ve ithalat vergisi ile kasasý dolan ülke bütçesinde ithal mallarý sorumsuzluðu yaþanmaz mý?

Ýthalatçý þirketlerin muhatapsýzlýðý, satýþ sonrasý hizmetsizliði, iadesiz çalýþma sistemleri, 'ben bilmem merkez bilir' diye sýnýrlarý aþan iliþki düzeni ile nasýl mutlu olur Türkiye vatandaþý.

***

Azalan iþsizlik-artan istihdam ile iþ kazalarý ve iþçi ölümleri artýyor, iþçi gelirleri azalýyorsa bu

büyüme ve zenginlik kýsaca ölümleri besler hale gelmiþse bu zenginlik para ile ifade edilebilir mi?

Bir tarafta ya iþ hayatý ya da iþsizlik;

diðer tarafta hayatýn kendisi tercih edilebilir mi?

DÜNYADA DURUM

Küresel ekonomik sistem 70-80 yýlda bir gelen kriz ötesi derin bir buhran dönemi yaþýyor.

Dünya, mevcut kapitalizmin vahþiliðini taþýyamýyor. Özellikle finansallaþma ve ahlaksýz ekonomik düzen insanlýk adýna yaþamý çekilmez noktaya getirdi.

Liderler insanlýk adýna derin sorunlar barýndýran buhran yerine daha basit, parasal çözümler içeren kýsa dönemli krize odaklanmýþ görülüyorlar.  Buhrana yol açan temel sorunlar adeta insanlýktan saklanýyor.

Sorunlar konuþulmuyor, tartýþýlmýyor; çözümler üretilmiyor.

ABD, uzun yýllar yaþamaya devam edeceði duraklama dönemine girerken, Avrupa tarafý çok daha derin sorunlarla uðraþýyor. 

Ýþin garip tarafý ise mali kesim odaklý bu büyüme modelinin yol açtýðý sorunlarýn çözümü; yine bu modelin ezdiði geniþ halk kitlelerine yükü yüklemekte aranýyor.

SERMAYE ALTINDA EZÝLÝRKEN

Bugün refahý ölçerken acaba sadece gelire bakmamýz yeterli olabilir mi?

Yýllarca

gelirin daðýlýmýný tartýþtýk; oysa gelirin elde edilmesi kadar

gelirin harcanma sorununu doðru dürüst ele almadýk.

Ticari hayatýmýza baktýðýmýzda karþýmýza çýkan bir kaç noktaya bakalým:

1-Büyüme

sistemimiz faize dayalý geliþiyor. Mali kesim büyümesi milli gelirin kat be kat üzerinde. Türkiye'nin kredileþme oraný son 10 yýlda yüzde 10 seviyesinden yüzde 50 sýnýrýna dayandý.

2-Mali kesimde çalýþanlar ve oraný devlet tarafýndan belirlenen memur, emekli, asgari ücretli dýþýnda kalan

özel sektör çalýþanlarý, artan milli gelirden pay almayý býrakýn reel ücret kaybýndalar.

3-

Ortaklýk kültürümüz, yani borsamýz bir türlü geliþemiyor. ÝMKB koalisyon hükümetleri dönemi olan 2000'lerde dahi milli gelirin yüzde 75'lerine ulaþan piyasa deðerine sahipti. Oysa bugün ÝMKB GSMH'nýn sadece yüzde 35'lerinde bir piyasa deðerine sahip.

Bu üç temel çarpýklýðý neden verdik?

Ekonomide

makro baþarýyý alt katlarda

paylaþamýyoruz:

A-Burada borsanýn baþarýsýzlýðý çok önemlidir.

B-Burada özel sektörde çalýþanlarýn kaybý çok önemlidir.

C-Burada kâr rekorlarý kýran bankacýlýk sektörünün durumu çok önemlidir.

Borsanýn sadece endeks olarak ele alýnmayýp yatýrýmcý tabanýnýn geliþmesi olarak görülmemesi gerekir.

Þirketlerin halka açýlma ile aldatma ve hile artýþý yerine yatýrým ve istihdam artýþý olarak incelenmesi de gerekiyor.

Sahi bu ÝMKB reel olarak koalisyon hükümetinin ulaþtýðý zirveye, muhteþem 10 yýllýk büyümeye raðmen neden çýkamýyor.

***

Mevcut tabloda karþýmýza

faize dayalý bir büyüme modelinde paylaþmayan bir ekonomik sistem çýkýveriyor.

Mevcut tabloda karþýmýza büyüme uðruna baþta bankalar olmak üzere

þirketlerin zalimlikleri çýkýyor.

Mevcut tabloda karþýmýza büyüme uðruna her gün

iþ kazalarý ile ölen iþçiler ve trafik kazalarý ile ölen insanlarýmýzýn cenazeleri çýkýyor.

***

Ve artan gelir insanlarý þýmartýp "orta gelir tuzaðýna" düþürürken þirketleri de maalesef zalimleþtiriyor.