Türkiye’nin yakýn gelecekte nerede duracaðý ve nasýl bir rol üstleneceðini konuþurken, bazý önemli açýklamalara dikkat çekmekte yarar var. Çünkü süreç giderek hýzlanýyor ve bir Ankara bu yeni bölgesel dengedeki rolüyle ilgili þaþýrtýcý ve hýzlý virajlara giriyor.
Rusya Devlet Baþkaný Vladimir Putin, Macaristan Baþbakaný Viktor Orban ile düzenlenen basýn toplantýsýnda, Türkiye ile iþbirliðinden vazgeçmeyeceklerini anlattý. Bakýn neler söylüyor Putin:
‘Türk partnerlerimizle anlaþtýk, þimdi ‘Hayýr, Avrupa bize baþka bir þey teklif etti’ demek güzel olmaz, ayrýca kendimizi saçma bir duruma sokabiliriz. Bugün Avrupa Komisyonu reddetti, yarýn tekrar kabul edip, daha sonra tekrar reddedebilir. Bu yüzden biz daha önce olduðu gibi ciddi uzun vadeli iþbirliðini tercih ediyoruz.’
Putin, Rusya’nýn her zaman çok güvenilir bir partner olduðunu, her zaman da böyle olmaya devam edeceðini ifade ediyor ayrýca.
Bu açýklama, bölgemizde olup bitenlerin, özellikle de Türkiye merkezli yeni sürecin okunmasýnda önemli bir þifre olarak görülebilir. Bir bakýma Ankara’nýn sýkça uðradýðý karþý operasyonlarýn da perde arkasýna bakmamýzý saðlýyor. Çünkü Türkiye-Rusya iliþkilerinde yeni dönemin hayli farklý olduðunu, bu durumun sanýldýðýnýn aksine küresel ölçekte de karþýlýk bulduðunu artýk daha fazla konuþmamýz gerekiyor.
Sýkça birbirine karýþtýrýlan bir husus var. Türkiye’yi küresel dengelerde ABD-Rusya hattýnda geçmiþtekine benzer bir rolle algýlayanlar; son yýllarda kazandýðý gücü görmezden gelenler. Oysa artýk aktif denge diye tarif edebileceðimiz bir rolü var Ankara’nýn ve bunu geçmiþle kýyaslamak çok yanýltýcý olabilir.
Hangi ölçekte olursa olsun sorunlarýn çözümünde masada yer almayan, hatta kendisine sorun dayatýlan bir ülke olmayý kabullenen Türkiye yerini, bölgesel ve küresel ölçekteki tüm sorunlarda sözü olan bir ülkeye býrakýyor. Bu ülkenin cumhurbaþkaný binlerce kilometre ötede, dünyanýn patronlarýna çaðrýda bulunuyor. Müslümanlarý hedef alan cinayetlerin hesabýný tüm dünyanýn gözleri önünde soruyor ve muhataplarý buna kayýtsýz kalamýyor.
Bu büyük yürüyüþte belki de en önemli viraj, Türkiye’nin kritik baþlýðý olan müzakere süreci. Bu süreci, baþýndan itibaren sadece siyasi sýnýrlarýnýz dahilinde deðil, hatta Kürtlerin yaþadýðý coðrafyada da deðil, küresel ölçekte okumak gerektiðini hatýrlamakta yarar var. Ankara, sýradan bir barýþ projesine imza atmýyor. Kendi içinde kangren haline gelmiþ bir sorunla ilgili ciddi bir aþamanýn yaný sýra, bölgesel anlamda da önemli bir hamle gücü elde ediyor.
Yeri gelmiþken, böyle bir güçle beraber kader ortaklýðý yapmak yerine, hala Soðuk Savaþ artýðý zihniyetle sözüm ona direnmek, müzakereyi kendi çýkarlarýnýn bir parçasý olarak dayatmak ya da algýlamak kime nasýl bir yarar saðlayacak anlamýþ deðilim.
Gerek sýnýrlarýmýzda, gerekse ötesinde yaþayan Kürtler, bu kader ortaklýðýndan bir gelecek inþasýna gideceklerini görmeli. Kuþkusuz ayný durumu sýkça Ankara’ya da hatýrlatmak lazým. Þunu unutmadan. Etrafýmýzda yeni bir dünya kuruluyor. Bize verdiði sözleri önemseyen ve onlarý yerine getirme konusundaki gayretini dünyaya ilan edenleri biraz daha dikkatle takip edelim.
Hepimiz için en iyi yol bu.