Zaman, maman diyorlar, benim gözüm mamanda...

Hayatta fazla bir şey öğrenmemiş olsam da bir şeyi iyi biliyorum: Doğru zamanda, doğru yerde bulunmanın ve orada durmanın gerekliliğini...

‘Zamanlama’ hayati öneme sahip...

Gezi Parkı eylemcileri doğru zamanda tepkilerini verdiler; hükümet eylemlere hazırlıksız yakalandı ve zamanlama hataları yaptı... Şimdi ise tersi oluyor: Hükümetin zamanı doğru değerlendirerek itidal noktasına varmasına karşılık verirken, eylemciler zamanlama hatası yapıyorlar...

Eylemciler adına yapılan ilk açıklamaya göre, Gezi Parkı’nda toplananlar, orada kalmaya ve ‘ülkede yaşanan her türlü haksızlığa ve mağduriyete karşı direnişe’ devam edeceklermiş...

Zamanlamada doğru yerde durarak kazandıklarını, zamanlama hatası yaparak kaybetmeleri çok mümkün eylemcilerin...

Benim gönlümün itirazcı gençlerden yana olduğu biliniyor. Eylemlerin ilk gününden başlayarak kendilerini anlama ya ve anladığım kadarıyla anlatmaya çabaladım. Olaya ‘üç-beş ağaç için’ eylem yapıldığı sanılan günlerde bile daha ötesini gözeterek konuya yaklaştım. Kışkırtıcılara bakıp verilen yanlış tepkilere karşı çıktım, doğru değerlendirmenin nasıl olabileceğini göstermeye çalıştım. Gençlerimizin sadece Türkiye için değil, hatta sadece bölge ülkeleri için de değil, bütün dünya için önemli bir çıkış yaptıklarını savundum.

Demokrasi, sanıldığının tersine, dünyada geriliyor. Kimi ülkelerde (sözgelimi Fransa’da) ciddi bir liderlik sorunu var;

Fransızlar cumhurbaşkanlarından ülkeyi yönetemediği için sikâyetçiler... İtalya’da ve Yunanistan’da seçilmişler başarılı olmadığı için, ülke yönetimleri bir süreliğine teknokratlara teslim edildi... Avrupa’nın hemen her ülkesinde ‘tehlikeli’ sayılan eğilimler yükselişte...

Ülkemizin en büyük kentinde başgösteren çevre ve tarihi mirasa sahip çıkma duyarlılığına dayalı meşru itiraz, hükümet tarafından olumlu cevap verildiği taktirde, olgunlaşmaya yüz tutan demokrasimizin içini doldurabilecek bir gelişmeydi. Öyle de oldu.

Eylemleri vesile edip kendi kısır çıkarları istikametinde kullanmaya kalkışan örgütlerin parazit yapmalarına ve itirazların başlangıçta doğru değerlendirilmemesi yüzünden güvenlik güçlerine gereksiz müdahaleler yaptırılmasına rağmen hem de...

Açığa düşenler arasında, ‘fırsat bu fırsat’ diyerek başarılarıyla gıpta edilen ülkemizi zora sokmak için devreye girenler ön sıralarda: Ekonomisine zarar vermek, itibarını zedelemek, demokrasisini rafa kaldırtmak, hükümeti ve başba

kanı gözden düşürmek isteyenler içten-dıştan koşuştular... Kimi yangın çıkardı, kimi yangına körükle gitti, kimi alevlerinüzerine sıkılacak suyu işlevsiz bıraktı...

Medya... Uluslararası ekonomi çevreleri... Bazı patronlar... ‘Dost’ maskeli ülkeler...

Hiç saklanmasınlar; başlarını gizleyebilseler bile gerileri ortada çünkü...

Gençlerin zamanlaması mükemmel çıkışlarına doğru teşhis koyup hemen karşılık verebilseydi siyasiler keşke; zamanlama uyuşması gerçekleşseydi de arada meydana gelenler yaşanmasaydı...

Senkron bozukluğunun da yararı olmadı değil: Çıkışı doğru kavrayamadıkları için yanlış tavırlar sergileyenler de, yaptıkları zamanlama hatalarıyla, kendilerini ele verdiler... Böylece pek çok bilinmeyen bilinir oldu.

Zamanlama becerisini şimdi hükümet yakalamış durumda; eylemciler adına davrananlar ise senkronizasyon bozukluğu yaşıyor ve yaşatıyorlar...

Umarım, hükümet yeni bir zamanlama hatası yapmaz; gençleri ve Gezi Parkı’nı kendi haline bırakır... Bu saatten sonra sorunu ‘zaman’ çözecektir çünkü...