Zaman

Aslýnda, kendi koþullarýmýzda, beynimizde þekillendirdiðimiz bir kavramdan söz ediyoruz...

Zaman, bize göre, “geçmiþ-bugün-gelecek”ten oluþan bir taným...

Geçmiþ, yaþanýlmýþ olaylarýn bütünü... Yani deðiþtirilemez...

Bugün... Yaþadýðýmýz an, kararlarýmýz ile geleceði belirleyeceðiz...

Gelecek... Bilinmeyen!..

Gerçek öyle mi?

Zaman sonsuzdur...

Akýp gider...

Nerede baþladýðý, nereye gittiði bilinmeyen maddi dünyanýn çok ötesinde çok farklý bir “boyut...”

Sonsuzluðu olan bir kavramý, gezegenin hafýzasý ve deðerleriyle bölüp, parçalamak ise bizim iþimiz...

“Yýl” dediðimiz kavrama ihtiyaç duyuyoruz... Týpký saat, saniye veya çok daha düþük zaman birimlerine ihtiyaç duyduðumuz gibi...

Birincisi, “hafýzasý” olan tek varlýðýz, bu nedenle, beynimize depoladýðýmýz anýlarýmýz için bir “zaman belirleyicisine” ihtiyacýmýz var...

Ýkincisi, gözünü geleceðe dönmüþ ve sürekli araþtýran varlýðýz, içinde yaþadýðýmýz “kainat”ýn sýrlarýnýn peþinde koþarken zamandan yararlanmamýz kaçýnýlmaz...

Hepimiz bugün, bir “yýl”ý daha bitirip yenisine baþlamanýn keyifli heyecanýný yaþýyoruz ama bundan “zaman”ýn haberi yok!.. Avustralya veya Japonya’da yaþayanlarýmýz “yeni yýl”a bizden önce, Fransa veya Amerika’da yaþayanlarýmýz ise bizden sonra girecekler...

Çünkü o, “akýp gidiyor...”

Týpký bir nehir gibi...

Bizler o nehrin suyu üzerinde akýntýya kapýlýp giden aðaç gövdeleriyiz...

Bu nedenle...

“Kainat”ta zamana baðlý olmayan tek varlýk Allah’týr...

“Zaman” üzerine teoriler üretmiþ felsefeciler, bu kavramý geçmiþ-bugün-gelecek þeklinde ayýrarak tanýmlamamýzýn yalnýz günlük yaþamýmýz açýsýndan pratik bir yorum olduðunda birleþirler.

Filozoflarý, ilahiyatçýlara yaklaþtýran ana yaklaþým, “zaman eðer bir boyut ise baþlangýcý bugünü ve yarýný zaten var olan bir kavramdýr ve bizim bugün bilinmeyen kabul ettiðimiz gelecek de aslýnda kainattaki varlýðýný korumaktadýr” düþüncesinde þekillenir...

Zaten, biz buna “kader” diyoruz...

“Kainatýn yaratýlmasý için Tanrý’ya ihtiyaç yoktu” diyen ünlü fizikçi Stephen Hawking’in, “CERN’deki deneylerde “tanrý parçacýðýný” bulamayacaklar” deyip iddiaya girmesi ve 100 dolar kaybetmesinin de zaman denilen bu kader çizgisindeki hoþ sürprizlerden biri olduðunu kabul edelim... 

Hubble teleskopunun “süper nova”lardan bizlere taþýdýðý bilgiler, Hawking’in “büyük patlama” teorisinin doðru olduðunu ve yaklaþýk (bizim zaman kavramlarýmýzla) 13.7 milyar yýl önce yaþandýðýný gösteriyor. Buna nasýl ulaþýyoruz? Kainatýn ýþýk hýzýna baðlý zaman nehrinde bilimsel yolculuk yaparak. Hubble’ýn kainatýn derinliklerinden taþýdýðý görüntüler bize bugünü deðil, milyarlarca yýlýn öncesini gösteriyor... Ýçinde yaþadýðýmýz “sonsuz plazma”nýn günümüze kadar sakladýðý sesleri çözümleyen bilimadamlarýnýn, “büyük patlamadan yalnýz 400.000 yýl sonra yaþanýlmýþ kainat seslerini” yakalamalarýný hangi zaman dilimine göre anlatabilirsiniz?

Güçlü senaristlerin filmlerde yarattýklarý bir “zaman makinesi”nden söz etmiyoruz...

Bir, sonsuzluk ile karþý karþýyayýz...

2011 Nobel Fizik Ödülü’nü, çalýþma arkadaþlarý Brian P. Schmidt ve Adam Reiss ile birlikte alan astrofizikçi Saul Perlmutter’in, “kainatýn günümüzde de geniþlemeye devam ettiðini” ispatlamasý, ayný zamanda “zaman”ýn da sonsuzluk yolculuðunun devam ettiðini gösteriyor...

Zaten, bildiðimiz anlamda “madde”nin yalnýz binde dördünü, buna karþýlýk yüzde 74’ünü tam olarak kavramlayamadýðýmýz “karanlýk enerji” ile yüzde 22’sini “kara deliklerin” oluþturduðu bir sistemin içinde yaþayýp gidiyoruz...

Yaþayýp giderken de, silahlar üretiyoruz, sýnýrlar çiziyoruz, savaþýyoruz, birbirimizi öldürüyoruz, “nimetlerden” çok yararlanmak için “öteki”nin sefaletini görmezlikten geliyoruz, komplolar kuruyoruz, hatta ayný “yaratýcý”ya ait farklý kitaplardan yola çýkarak din savaþlarý yapýyoruz...

Oysa, “zaman” denilen nehrin içinde baktýðýnýzda birlikteliðimiz ne kadar kýsa...

...Ve biz “yaþam” denilen “þey”i kendimizi kainatýn merkezi sayacak kadar ne çok önemsiyoruz...

Baktýðýnýzda, havada uçuþan bir toz taneciði bile deðil...

Bugün yýlbaþý...

Kendi kavramlarýmýz içinde geçmiþi geride býraktýðýmýza ve geleceðe dönük yeni bir adým attýðýmýza inanýyoruz...

Tadýný çýkarýn... Umutlarýnýzý tazeleyin... Geleceðe dönük planlar yapýn...

Bilinmeyenler ile yüklü kainatýn içinde mavi, güzel ve yaþam dolu bir gezegende “o an”ý yaþayýn...

Ama...

Bir ara gözünüzü yukarý, sizi saran kubbenin ötelerine çevirip bir bakýn...

Hepsi bu...