Böyle dönemler, ak ile karayý olduðu gibi ortaya çýkaran dönemlerdir; bu dönemlerde gri yoktur; ya içindesindir çemberin ya dýþýnda...
Yine bu dönemlerde, seni daha önce hangi çemberin içine aldýklarý da ortaya çýkar; farkýna varmazsýn hiçbir þeyin eskisi gibi olmadýðýný ve eskisi gibi devam edersin... ki, daha önce de þimdi de gerçekte ‘kim’ olduðun, neye hizmet ettiðin olduðu gibi ortadadýr artýk. Ama sen tam þimdi geçmiþte yaptýklarýndan, söylediklerinden farklý bir ‘þey’ söylemiyorsundur. Ama fark, yaþanýlan zamandadýr; geçmiþte -yine yanlýþ olan- söylediklerini ve yaptýklarýný, bu dönemin zamaný, yakalar ve tarihe ve þimdiye de... yazar ki... sen çemberin içinde bir ‘hiç’miþsin!
Yaklaþýk bir yýlý aþkýn bir süredir etrafýnýzda olan bitene bakýn; sizi þaþýrtýyor deðil mi gördükleriniz, tespit ettikleriniz, bu kadar da olmaz dedirtiyor deðil mi...
Aslýnda sizi þaþýrtan þu an hayatlarýmýzýn içinden geçmekte olan zamanýn ruhudur.
O þaþýrdýðýnýz insanlar, kurumlar, örgütler, partiler zamanýn ruhuna suç üstü yakalanmýþlardýr. Zamanýn ruhu, onlarý deþifre eder, gerçekte kim olduklarýný ortaya çýkartýr. Tam burada þunu da söylemek istiyorum; içinde bulunduðumuz zaman -dönüþüm- þimdiye kadar insanlýðý alýp sürekleyen bütün dönüþüm fýrtýnalarýndan daha kapsamlý ve kökten... Ýçinde bulunduðumuz bu büyük kara delikten çýktýðýmýz zaman, hiç þüphesiz çok baþka bir dünya bulacaðýz ve tüm eski dünyalarýn insanlýk dýþý ideolojilerini -tarihte baþýmýza gelmiþ kötülüklerin anlatýsý olarak- geride býrakacaðýz.
Bu kara delikten çýktýðýmýzda, öteki zamana yalnýz insan için olanlarý götüreceðiz. Ýnsan için olmayan tüm gelenekler, alýþkanlýklar, teoriler, anlatýlar bir kandýrmacanýn eski ve kanlý araçlarý olarak, bir önceki zamanda kalacak ve onlarýn ruhu da artýk insanlýðýn belleðinde kirlenecek.
Batý’nýn kirli sarý ýþýklarý da sönüyor...
Buraya kadar çok soyut olduðunun farkýndayým; o halde somutlayalým:
Türkiye ve Türkiye gibi birkaç ülke, insanlýðý bir baþka zamana götürecek ve bütün 19. ve 20. yüzyýla damgasýný vuran, insanlýk dýþý sistemi aþacak yeni dinamikleri barýndýyorlar.
Batý’nýn Doðu’ya karþý tarihsel egemenliðinin ekonomik nedenlerini en isabetli anlatan teorisyenlerden biri olan A.G. Frank, son baþyapýtý olan ‘Yeniden Doðu’da þunu yazar; Avrupa, önce Asya’nýn sýrtýna týrmanmýþ, sonra da omuzlarýna (geçici olarak) oturup kalmýþtýr.’ Frank daha sonra bütün kitapta, Avrupa’nýn þimdi biten ‘yanlýþ’ tarihini, Asya’nýn sýrtýnda nasýl yükseldiðini ve bundan sonra da Asya’nýn nasýl yukarý çýkacaðýný anlatýr. 1800’lerden önce, dünya ekonomisinde baskýn bulunan ülkelerin Çin’den baþlayarak gerçek yerlerini alacaðý yüzyýlýn adý 21. yüzyýldýr; Frank’a göre... Tabii Frank’la benzer tespitleri Giovanni Arrighi’de yapar.
Frank’ýn ölmeden 10 yýl önce, 20. yüzyýlýn son yýllarýnda eriþtiði gerçeðe, Ýslam dünyasýnda Ýbn-i Haldun’dan, Seyyid Kutup’a ve Bediüzzaman’a deðin, dönemine ve bundan sonraki bütün insanlýk zamanlarýna damgasýný vurmuþ/vuracak alimler zaten ulaþmýþlardý. Ama insanlýðýn tarihi, þu ana dek, Frank’ýn dediði gibi, Avrupa’nýn sokak lambalarýný ýþýðý altýnda yazýlmýþtý ve böyle olunca bu silik, sarý bir ýþýðýn ‘aydýnlattýðý’ tarihti ve dolayýsýyla resmi ve yanlýþtý.
Bu, ‘modern’sokak lambasý deðil,
Doðu’nun Güneþ’i
Aslýnda ‘gerçek’ aydýnlatýlmamamýþtý. Þimdi ise Doðu’dan doðan güneþin aydýnlýðýnda yeni bir tarih yazýyoruz. Artýk yalnýz gerçekleri haykýrmayacaðýz; gerçekleri bulacaðýz ve bu gerçeðin hakký neyse o olacak.
O halde tam þimdi, bugün bütün bildiklerinizi unutun... Daha çocukken ezberletilen bütün yanlýþ bilgileri silin hafýzanýzdan... Eðer silmezsiniz, þu çok açýk ki, zamanýn ruhu sizi suç üstü yakalar...
Erdoðan’ýn iddiasý...
Mesela Türkiye’de Cumhurbaþkanlýðý seçimleri oldu, Erdoðan’ýn halkýn seçtiði bir Cumhurbaþkaný olarak devletin tepesine çýkmasý çok önemliydi ama bundan daha önemlisi Erdoðan’ýn iddiasý idi. O iddia da, ekonomiden baþlayarak halkýn -ülkenin- çýkarlarý doðrultusunda yeni bir devlet örgütlenmesi ve devletin tüm kurumlarýnýn, bir avuç sermayedarýn çýkarlarý doðrultusunda deðil, hepimizin çýkarlarý için yenilenmesi idi... Ama bunun ilk þartý, Türkiye’nin ekonomi alanýnda, IMF reçeteleriyle, 1947’den beri dayatýlan tüm kurumsal ve fiili -de jure ve de facto- müesses nizam’ý yýkmasý ve yerine hýzla yenisini inþa etmesidir.
Bunun ilk iþaretlerini, özellikle 2013 baþýndan beri hem Erdoðan’ýn söylemlerinde hem de yapýlan düzenlemelerde görmeye baþladýk.
Davutoðlu’nun baþarýlý dýþ politikasýna, ekonominin, Erdoðan’ýn inisiyatifiyle ayak uydurmaya baþlamasý da -özellikle enerji politikalarý ve anlaþmalarý ile- buradaki önemli deðiþim iþaretleridir.
Ýþte Moody’s’den Fitch’e kadar, 20. yüzyýlýn kirli finans oligarþinin denetiminde olan derecelendirme kuruluþlarýnýn, seçimden sonra sistemli Türkiye saldýrýlarý ve Merkez Bankasý’ný tehdit etmeye kadar varan cüretleri, bu yolun, Erdoðan’ýn CB döneminde süreklilik kazanmasý ve Türkiye’nin ‘zaman’ atlamasý korkusu yüzündendir.
‘Faiz inerse günümüzü göreceðiz’(!)
Ama bunlarý biliyoruz; peki biraz önce söylediðimiz gibi bu deðiþimde turnusol kaðýdý iþlevini görüp ne olduklarýný açýða çýkaranlara ve zamanýn ruhuna suç üstü yakalanlara da rastlamýyor muyuz; hiç rastlamaz olur muyuz, iþte; Moody’s’den de Fitch’ten de daha ‘þahin uyarýyý’ bizim bir ‘eski’ Merkez Bankamýz Baþkaný yaptý, tam þunu söyledi ve Fitch’in, ‘faiz indirirseniz, not da iner’ tehdidini içeriden tamamladý; ‘faiz inerse gününüzü görürsünüz’ evet aynen böyle söyledi. Peki bu halk, bu ülke yýllardýr yüksek faizden gün yüzü gördü mü; 1947’den beri IMF baþta olmak üzere, senin de amentü bellediðin neoliberal iktisadý köküne kadar uyguladýk, gün yüzü gördük mü? Zamanýn ruhuna yakalandýn iþte suç üstü... Allah, senin faizle olan kirli dansýndaki, günahlarýný baðýþlasýn, bunu dilerim... Ama bununla da bitmiyor zamanýn ruhuna suç üstü yakalananlar...
Riba ve Riya üzerine hiçbir þey olmaz!
Geçen hafta Yiðit Bulut, Baþbakan’ýn Baþdanýþmaný olarak, þaibeli ve güç durumda olan bir bankanýn bir kamu bankasýna satýlarak kurtarýlmasý söylentilerini yalanlamýþtý. Ama bu bankanýn TMSF’ye devredilmesini önlemek için -çünkü TMSF’ye devir olursa yedi sülalelerine kadar olan kirli saadet zinciri ortaya çýkar- yoðun bir faaliyet ve adý geçen kamu bankasýný bu iþe zorlayan bürokrasinin olduðunu duyuyoruz. Ben öncelikle þunu söyleyeyim, bu kirli faaliyetten bir þey çýkmaz, hele Ýslami bankacýlýk hiçbir þekilde çýkmaz. Riba ve riya üzerine Ýslami olan hiçbir þey bina edilmez.
Zamanýn ruhuna ve bu ülkenin çýkarlarýna teslim olun, ancak bu, sizi temizler...