Hayat tercihlerden ibarettir;
Kötülük yerine iyiliði,
Takýntý yerine sevgiyi,
Umutsuzluk yerine umudu,
Geçmiþ yerine günü,
Üzülmek yerine sevinmeyi,
Aðlamak yerine gülmeyi,
Zarfa bakmak yerine mazrufu okumayý tercih etmek doðru yönde geliþerek büyümenin anahtarlarý deðil midir? Ýlim ve bilime dayalý inançlý bir geliþme, toplumda irfanlý bir ilerleme saðlar, zarfta takýlý kalmak ise duraðanlýktýr. Olaylarý okumadan; alýnmasý gereken dersleri ve önlemleri almadan yaþayan birey ve toplumlar ne geliþir ne de geliþtirirler. Öylesine bir hayat yaþamak, sormayan sorgulamayan, yüzeysellik üzerine deðerleri ve yaþamý oluþturmak; çulu, hýrkayý veya sahip olduklarýmýzý aç bir þekilde sözde daha pahalýsý veya þaþaalýsýyla ikame etmek bizdeki cehaleti ortadan kaldýrabilir mi? (Bu konuyla ilgili çok veciz atasözlerimiz de bulunmaktadýr)
Kitaplarý olduðu kadar olaylarý ve insanlarý da okumayý öðrenmek gerekmektedir. Aksi halde bakýþ açýlarýmýz yavanlaþýp, analizlerimizde gitgide adaletten uzaklaþýrýz. Ötekileþtirmek deðil aslolan. Ýnsandan beklenen, ALLAH’ýn hepimizi lütuflandýrdýðý donanýmlarý, yýkmak ve yok etmek yerine sevmek ve birleþtirmek için kullanmaktýr. Sevgi bir kar tanesi, her bir damla diðeriyle buluþtuðunda daha da çoðalarak yol alýr. Bizim yolumuz sevgiden geçenlerden. Zaman çok deðerli ve fýtratýmýzda nefrete yer yok, “yaradýlaný Yaradandan ötürü sevmek var”, daha güzel daha mutlu bir dünya için...
Belki de toplumumuzun yüzleþtiði veya yüzleþemediði en önemli sorun bu: Sevgiyi ve sevgiyi doðru yaþamayý bilememek. ALLAH’dan gelip ALLAH’a gideceðimiz bu yolda ruh sahibini arar ve O’na yönelip ilâhî vahiy doðrultusunda “insana yakýþan þekilde yaþamakla” huzur ve mutluluða kavuþur. Ýlâhi düzende fýtrat buna göre yaradýlmýþtýr. Bunun yeri “beþeri sevgilerle” doldurulamaz. Kiþi en büyük yanlýþý iþte bu noktada yapýyor... Kalden hale geçirilmesi gereken; öncelikle ALLAH sevgisi ve sonrasý Hz. Muhammed (sav)’e duyduðumuz sevgi, sonra vatan ve aile sevgisi olmalýdýr.
Hz. Muhammed (sav) “Vatan sevgisi imandandýr” buyurmuþtur. Ve bu sevgi son derece kutsaldýr. Sahte ve aldatýcý cennetlerde þekilsellik kýskacýnda takýlý kalmak yerine fýtratýna uygun yaþayanlar için yarýnlarýn olduðu gibi bugünün de adý umut, yeþererek büyüyen ve geliþen ülkenin adý da Türkiye... Atatürk’ün adýný dillerine pelesenk edenler, ecdadýmýzla dalga geçenler bu hakikatten yoksun bir gaflet içinde yaþamaktadýr. Unutulmamasý gereken; bu ulus öyle bir ulustur ki Türkiye Cumhuriyeti çatýsý altýnda bu ülkenin evlâdý olma mutluluðunu paylaþan herkes kanýnýn son damlasýna kadar savaþmanýn þerefini bilir.
“Ne mutlu Türküm diyene” , “Etnik kökeni farklý olsa da ne mutlu bu ülkenin evlâdý olma þerefini yüreðinde taþýyana.” Türkiye Cumhuriyetinin bölünmez bütünlüðüne ve baðýmsýzlýðýna hizmet eden tüm vatansever, namuslu yiðitlere selâm olsun... ALLAH YÂR VE YARDIMCIMIZ OLSUN...