ABD mahkemesindeki Reza Zarrab davasýnýn yargý ile hukuk ile alakalý olmadýðý, 17/25 Aralýk siyasi darbe giriþiminin, FETÖ elemanlarýnca yurt dýþýna belge çýkartýlarak okyanus ötesine taþýndýðý, insaf sahibi herkesin gördüðü bir gerçek.
ABD konsolos çalýþanýnýn FETÖ’cü emniyet ve yargý mensuplarýyla birlikte ABD’ye gittiði artýk bir sýr deðil.
ABD’deki yargýlamaya AK Parti iktidarýný bitirecek bir manivela olarak bakanlar var. Baþý da Kýlýçdaroðlu ve bazý CHP yöneticileri çekiyor…
CHP’nin, Cumhuriyeti kuran parti olduðunu hatýrlayarak, bir yabancý ülkede kurulan kumpasýn asýl Türkiye’ye zarar vereceðini, bunun bir dýþ saldýrý olduðunu görenler de var.
10 yýl Washington Büyükelçiliði yapan ve 22 ve 23. dönem CHP milletvekili olan Þükrü Elekdað, bu isimlerden biri. Elekdað'ýn deðerlendirmeleri þöyle oldu:
“Bu dava Türkiye'nin aleyhine geliþiyor. Hedef Ýran deðil. Dýþiþleri Bakanlýðý'na girdiðimden bu yana 65-66 yýl geçti. Bu dönem zarfýnda ben hiçbir zaman Türkiye'nin veya bir Türk liderinin Amerikan ve Batý medyasý tarafýndan bu kadar ortaklaþa bir bombardýmana tutulduðunu görmedim, bugüne kadar. Bunun sebebi Amerika. ABD, Obama döneminden itibaren Cumhurbaþkaný Erdoðan'ý Atlantik sistemi içinde güvenilir bir lider ve müttefik olarak görmüyor. Onun ne Batý ne de Türkiye'ye bir yararý olduðunu düþünüyor. Onu yýkmak için elinden geleni yapýyor.”
Tecrübenin, saðduyunun, insafýn gördüðü gerçek bu.
Niye bu gerçeði, Kýlýçdaroðlu ve ekibi görmüyor/göremiyor?
Daha önce CHP ile birlikte hareket eden medyada ise bu defa farklý bir duruþ var.
Bilhassa Doðan medyasý, meselenin kamuoyunca milli bir mesele olarak algýlandýðýnýn, ABD mahkemesinin kararý ne olursa olsun bundan Erdoðan’ýn ve AK Parti’nin zarar görmeyeceðinin farkýnda. Doðan medyasý bu defa Erdoðan’ý karþýsýna almayacak. Ýktidara tam destek veren medya gibi olmasa da, Doðan medyasýnýn bu duruþu, bir ilke olarak devam etmelidir.
Sözcü gazetesine gelince. Rahmi Turan, dünkü yazýsýnda þunu yazdý: “AKP'nin yanlýþ dýþ politikalarýný eleþtirmek herkesin hakkýdýr, ancak, AKP'nin dýþ politikalarýna muhalefet etmek demek, dýþ dünyanýn yanýnda yer almak anlamýna gelmez. Aklý baþýnda olan her Türk vatandaþý, dýþarýdan gelecek saldýrýlara karþý yurdunu, milletini, devletini cansiperane savunmalýdýr.”
Henüz samimiyetine inanmakta zorlansam da Sözcü gazetesinin bu noktaya gelmesi bir merhaledir. Gazete okuyucusunun hissiyatýný kollayarak frene basmak olarak anladýðým bu duruþu, samimiyet konusunda sorgulamamýn sebebi, diðer yazarlarýn ve aðýrlýklý olarak haberlerin, hala 17/25 Aralýk algýsýný pompalamalarýdýr.
28 Þubat’ta da görev alan bazý medya gruplarýnýn, maalesef 17/25 Aralýk, MÝT týrlarý ihaneti, Cumhurbaþkanlýðý seçimi ve ‘Evet-Hayýr’ referandumunda kötü bir sýnav verdiklerini gördük.
Cumhurbaþkaný Erdoðan’a yönelik uluslararasý karalama kampanyalarýnda hevesle kalemþörlük yapanlar oldu. FETÖ’nün Fuat Avni hesabý üzerinden yürüttüðü algý operasyonlarýnda devletimizin güvenliðini hedef alanlar, asla gazetecilik yapmýyorlardý.
Batý odaklý dezenformasyon bombardýmanlarýna cephane taþýmak gazetecilik deðildir. Cumhurbaþkanýmýzýn þakaðýna Avrupa baþkentlerinde tabanca dayanýrken, içerden bu gözü dönmüþlüðe “Saray, Sultan, Diktatör” yaveleri ile destek çýkmak evet, Türk milletini rahatsýz ediyor.
Medya, Türkiye’ye karþý açýlmýþ bir savaþta düþman cephesinde mevzilenemez. Demokrasiye müdahale dönemlerinde Türkiye’de bazý medya gruplarýnýn nasýl kötü bir imtihan verdiðini unutmadýk.
Ayrýcalýklarýný kaybetmenin sýkýntýsýný yaþayanlar için hala milletin ve demokrasinin safýna dönüþ imkâný var. Ýlk yapacaklarý þey, kendilerini milletin ve seçtiklerinin üzerinde görmemeleridir…